1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Asiye Dilipak'tan sitem: 30 yıllık dostlarımız bir telefon dahi açmadı!
Asiye Dilipak'tan sitem: 30 yıllık dostlarımız bir telefon dahi açmadı!

Asiye Dilipak'tan sitem: 30 yıllık dostlarımız bir telefon dahi açmadı!

Asiye Dilipak, Abdurrahman Dilipak’ın İstanbul Sözleşmesi’ni ve sapkınları eleştirdiği yazısının çarpıtılması sonrası yaşanan sürecin kendilerini derinden yaraladığını ifade etti.

22 Eylül 2020 Salı 15:12A+A-

Yeni Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak'ın eşi Asiye Dilipak son olaylar üzerine bir mektup yazdı... Asiye Dilipak, kaleme aldığı mektubunda; çarpıtılan bir yazısı sebebiyle hakkında 81 ilde suç duyurusu yapılan eşi Abdurrahman Dilipak’ın, 28 Şubat sürecinde bir yandan cuntacılarla mücadele ederken, diğer yandan başörtülü kızlarımızın yanında yer aldığını ve bugün kendisine dava açanların haklarını savunmak için defalarca hakim karşısına çıkarak maddi-manevi bedel ödediğini dile getirdi.

dilipak-2.png

Asiye Dilipak'ın mektubu:

YA RAB! “Sen ondan razı, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön” buyurdun Fecr Süresi ayet 28’de. Senin rızanı kazanmak en büyük duam. Ömrümü; elimden geldiğince böyle yaşamaya çalıştım. Başım örtülü olduğu için ortaokuldan sonra okuyamamıştım. O zamandan başlamıştı mücadelemiz. Önce rahmetli Şule Yüksel Şenler ablamız bize rehberlik etmiş, onun açtığı yolda biz de kardeşleri olarak yürümeye devam etmiştik.. Yağmur-çamur demeden ev ev gezerek, Müslümanların haklı davalarını anlatmaya çalıştık hanımlara. Onların kalplerini fethedersek bu işi başarmamız daha kolay olurdu. 3-4 kişi başlamıştık tebliğe. Hem öğrendik hem anlattık. Sonra siyasi mücadelemiz başladı. Çocuklarım küçüktü ve onları “Sen”den başka emanet edebileceğim kimsem yoktu. Babaları zaten hep seferdeydi. Şimdi de anneleri evde yoktu... Onlar için zordu ve yalnızdılar. Bizi merak ediyorlardı. İğne ile kuyu kazarcasına ilerliyorduk. Azmimiz vardı ve başaracaktık.

dilipak-3.jpg

Emine Erdoğan hanım ve gönüllü bir çok kardeşimizle aynı masanın etrafında oturuyor, “daha fazla neler yapabiliriz”leri konuşuyorduk. Herkesin büyük bir samimiyetle sadece Allah rızası için çalıştığı dönemlerdi. Hiç kimsenin “şu makama ve mevkiye geleyim, adımı duyurayım, eşime dostuma şu imkânı sağlayayım” diye bir derdi yoktu. Merhum Necip Fazıl Kısakürek’in Sakarya şiirindeki mısraları gibi:

“Hamallık ki; sonunda, ne rütbe var, ne de mal,

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;

Ve ayrılık; anneden, vatandan, arkadaştan…”

dilipak-4.jpg

Ben yoksam başkası da yoktu. Hiç kimse arkasına bakmıyordu. İnandığımız doğrular uğruna mücadele etmek, zamanın adil şahitleri olmak, geleceğe güzel bir miras bırakmak… Bu şuur ile çalıştık. Başörtüleri yüzünden okula alınmayan evlatlarımız için, çocuklarımızla birlikte fakülte önlerinde eylemler yaptık. “Cahil ve örümcek kafalı” diye yaftalandığımız dönemlerde, inançlarımızdan taviz vermeden, sesimizi duyurmaya ve toplumsal aktörler olmaya gayret ettik.

dilipak-5.jpg

Ya Rab, Sen’den davamız uğrunda beraber koşturacağım bir eş istedim, nasip ettin çok şükür. 45 yıl; çileli ama “sevgi ve saygı”nın eksik olmadığı bir evlilik hayatımız oldu. Abdurrahman Bey yazdığı yazılar ve düşünceleri yüzünden hep sanıktı. Onu bazen günde 4-5 mahkemeye yetiştirmeye çalışıyordum, araba kullanamadığı için. O içeride yargılanırken, ben dışarda her zaman olduğu gibi dua ediyordum “Allah’ım sen güç kuvvet nasip et, yardımcısı ol” diye. 28 Şubat sürecinde, gazetenin Güven Erkaya’ya yönelik attığı “Hakkımı helal etmiyorum” manşeti ve eşimin yazısında kullandığı “toprağı bol olsun” ifadesinden dolayı tazminat davası açıldı. Bu dava sonucu evimizi, eşyalarımızı haczettiler. Mülkün sahibi de; alan da, veren de sensin. Çevik Kuvvet polislerinin evimizi adeta bir terör yuvası gibi basması, o gün yaşadığımız gerilim ve yaşananları korkuyla izleyen çocuklarım... Sonra posta kutusuna bırakılan yüce dinimize ve şahsımıza yönelik hakaret mektupları, gece yarıları gelen tehdit telefonları, küçük kız çocuklarıma yönelik iğrenç tecavüz ve sevdiklerime yönelik ölüm tehditleri, daha burada yazmakla bitiremeyeceğim bir çok acı tecrübe yaşadık… Bir eş ve anne olarak korkuyordum elbette. Ben aciz bir kul ve yalnız bir insandım. Sen’den başka sığınacak kimsem yoktu. Başım secdede, Hz. Yakub’un (as.) duasında dediği gibi, hüznümü ve kederimi sadece sana arz ediyordum. Senin koruduğuna kim ne yapabilirdi, ne zarar verebilirdi ki! Daha sonra FETÖ’cülerin algı operasyonlarına ve iftiralarına maruz kaldık. Bunlara da sabrettik, direndik… Sen her şeyi gören ve bilensin. Yolumuz senin istediğin istikamette olduktan sonra, ne gam. Bugün yine yeni bir süreç ve imtihan ile karşı karşıyayız. Gazeteci bir hanımın attığı bir Tweet ile başlayan, sayısını bilmediğim kadar çok kişinin hakaret ve küfürleriyle büyüyen, Abdurrahman Bey’in maksadı dışında yorumlanan bir ifadesi üzerinden, AK Parti yönetimi ve AK Partili kadınlar bir iftira ve linç kampanyasına başladılar. Televizyonda önce Lütfiye Selva Çam hanımın, sonra da Cumhurbaşkanının eşime yönelik sert ithamlarını ve bu ifadeleri avuçları patlarcasına ayakta alkışlayan kadınları içim acıyarak, ibretle izledim bizi karalayan ak kadınları(!?)

dilipak-6.jpg

Şimdiye kadar yaşadığımız hiçbir şey beni bu kadar yaralayıp üzmemişti, içim kan ağlıyordu. Günlerce, yapılan yanlışlığı anlarlar ve dava açmazlar umudu taşıdım. Birçoğuyla 30 yılı aşkın arkadaşlığımız vardı. Evimize gelmişler, evlerine gitmiş, aynı masada yemek yemiştik. Bir tanesi bile telefonu açıp “durum nedir” diye sorma zahmetine katlanmadı. Bu kadar bile hukukumuz yokmuş bu insanlar nezdinde, bunu görmüş oldum. Suç duyurusunda imzası olanlar makamlarında yükselirken, biz birbirimizden uzaklaşmışız demek ki. Hak, hukuk, kadir, kıymet değil; “makam-mevki” geçer akçe olmuş. Bu mesele karşısında, “doğru nedir”, “Allah rızası nerededir” demek yerine, “teşkilatım ne der”, “yöneticim ne düşünür” diye endişelenir olmuşlar. Bu mesele adeta bir turnusol kâğıdı görevi gördü, kimler vefalı birer dost, kimler değil; kim hasbi kim hesabi bu vesile ile görmüş olduk.

Ya Rab, bu dünya gelip geçici bir yer. Esas olan ahiret dünyamız. Hayatımızda bize çok bedel ödetmeye çalıştılar. Hiç şikâyetim yok. Başta da dediğim gibi; “Sen razı ol yeter.” Burası imtihan yeri ve biz bu imtihanı başarmak istiyoruz. Onlar bu dünyanın mahkemelerine verdiler dilekçelerini ve ispat etmek istercesine poz poz resimler çektirdiler. Vicdanları el veriyorsa devam etsinler, polisler eşliğinde onlar da göndersinler haciz memurlarını ve alsınlar eşyalarımızı. Mal, mülk, makam ve mevki hiçbir zaman bizim derdimiz olmadı. Ben ise; Rabbim, dava dilekçemi Sana sunuyorum. Sen hakimler hakimisin ve hesabı çabuk görensin. Bize bu haksızlığı reva gören AK Parti yönetiminden ve bize dava açan 81 ildeki kadınlardan tek tek şikayetçiyim. Mazlumla senin aranda perde yok. Onların bizi tanıması gerekirdi. Halkın Kurtuluş Partisi, Gazeteciler Cemiyeti, KADEM ve AK Parti bu konu çerçevesinde ortak bir noktada buluştular. Bu durum bana yine Merhum Necip Fazıl’ın “baba katiliyle, baban bir safta” dizelerini hatırlattı…

dilipak-7.jpg

Hep şeffaf bir hayatımız oldu. Elli yıla yakın bir ömrü, karınca kaderince senin yoluna adamış birisinin üstü, bir kalemde çizilmemeliydi. “Dilipak soyadı” bazı çevreleri ne kadar rahatsız ediyorsa, Sana sonsuz şükürler olsun ki, aynı “soyadı”, kardeşlerimiz arasında gittikçe büyüyen bir sevgi halkasına vesile oluyor. Ben inanıyorum ve biliyorum ki sen sevdiğini sevdirirsin.

İlk tazminat davasında olduğu gibi, evimize gelerek, arayarak, dua ederek destekleyen tüm kardeşlerimizden Sen razı ol. Bizim en büyük zenginliğimiz onlar. Allah’ım sen birbirlerine dua eden Müslümanları arşının altında gölgelendireceğini buyurdun.  Bizi onlarla Peygamber Efendimizin sancağı altında haşret. Sırat-ı müstakimden ayırma. Birbirimizi hayırla yad edecek bir ömür nasip et. Bizi bize bırakma. Hasbunallahu ve nimel vekil.

HABERE YORUM KAT

18 Yorum
  • AHMET UZUN / 31 Ekim 2023 19:47

    İyi gün dostu çok.Kötü gün dostu bulmak zor. Gerçek dost kötü günde yanında olandır.

    Yanıtla (0) (0)
  • YAŞAR DEMİR ve AİLESİ / 29 Eylül 2022 10:53

    ALLAH sabrenlerle baraberdir. Kul nekadar günah işlerse kendi hesabına yazılır. Tevbe ederde yolundan dönerse ALLAH affeder.Gönlümüzde duamız sizile

    Yanıtla (0) (0)
  • Halil İbrahim Çördük / 12 Nisan 2022 01:27

    Bu davada ne kadar çile çekersen o kadar değersiz bilmiyorlar ki bu dava bu insanların sayesinde okultuklarda oturuyorlar

    Yanıtla (0) (0)
  • Şehmus Uğur / 30 Eylül 2020 20:39

    Dilipak ailesine reva gören bu anlayış ak partiyi fena sarsacaktır. Artık Ak parti mazlumlar ve müminler nezdinde de cazibesini kaybetmiştir. Ak parti kadrosuyla, düşünce ve benimsediği siyaset anlayışıyla müslümanların geleceğe dair umuduna pranga vurmuştur. Maalesef yönetimde yer alan Ak Partili kadınların büyük bir kısmı İslam ve iman derdinden fazlasıyla uzaktırlar. Oysa bir zamanlar hak ve hukukları elinden alınmış mazlum ve samimiyetin en güzide insanlarıydılar. Biz bile zindanlarda onları meydanlarda görürken kendi esaretimizi unuturduk. Ama şimdi mahkûm değil, hakimdirler. Zayıf değil, güçlüdürler. Ama bu güç onların aklını başlarından aldı. Basiret ve ferasetleri bağlandı. Dost ve sevdiklerine karşı demokrasi kılıcıyla kuşandılar.Kendilerine destek veren dostlarına bile uzaktırlar, acımasız ve merhametsizdirler. Bir değil, iki değil tam 81 ilde topyekün güçleriyle müslümanları sindirmeye çalışıyorlar. Yazıktır, günahtır desem bile herkes kendisine yakışanı yapıyor aslında. Allah Teala bizleri Müslümanları üzenlerden beri kılsın. Bize doğru yaşamayı, doğru düşünceyi ve doğru dostlarla yürümeyi nasip etsin.

    Yanıtla (0) (0)
  • Z. Cabbaroğlu / 24 Eylül 2020 05:48

    Dilin bazen sert (isine gelmeyenlere!)olsa da hakkı söylediğine şahidiz Abdurrahman abimiz.. Lakin sistemin diledigini kendine benzetme gücünü de zaten biliyorduk.. Sürpriz değil dişlileri arasına girenleri kendisine benzetmesi duzenin.. Yakından uzağa..

    Yanıtla (0) (0)
  • Hüseyin Sipahi / 23 Eylül 2020 22:11

    Allah c c yar ve yardımcınız olsun inşallah. Allah doğruları söylemekten alı koymasın. Maalesef bu ülkede halkın kabullendiği sayın Soyluyu bile yemeye çalıştılar. Hemde o Çam denen kadın da dahil. Allah sizlere bizlere yardım etsin inşallah. Allah var Gam yok

    Yanıtla (0) (0)
  • serdar koçak / 23 Eylül 2020 16:43

    Allah cc ın rızasına malik olmak ve" emrolunduğun gibi dosdoğru ol "düsturuna riayetle hareket eden aynı zamanda kınayanın kınamadan korkmadan hakikati dile getiren mücahid Abdurrahman Dilipak ağabeyimizden bizler razıyız sende ondan razı ol Ya Rabbi. Biz zamanın ifsada uğramış düzenine hakikati korkmadan ünleyen ağabeyimize şahidiz. Şimdi mezkur konuda sessiz kalan sözde müslüman aydın ve ilahiyatçılarada şahidiz Ya Rabbi.

    Yanıtla (0) (0)
  • hüseyin sabaz / 23 Eylül 2020 15:37

    abdurrahman abimizin söz konusu dava acilmasına sebep olan yazısını okudum kesınlıkle hakaret içeren bir ıma yok yazıda ak parti içindeki akepe li olan tuzu kuru madde sarhoşları hak ve hakikat yolunu unutup malesef hakkı söyleyen insanları hedef alıyorlar yazıktır istanbul sözleşmesi kesin nas değilki aklı selım bır fikirle tartışılabılır ne var bunda malesef ak parti bu konuda yanlış yapiyor şu sıkıntılı dönemden gectiğiğmiz su evrede birlik olmamız gerekirken davaya gönul veren kardeşlerimizi harcıyoruz

    Yanıtla (0) (0)
  • Av.Ali Tanriverdi Adana İHl 1958 / 23 Eylül 2020 10:28

    Haklisiniiz sabirli olalim gorelim mevlam neyler neylerse guzel eyler

    Yanıtla (0) (0)
  • Hakkı Yılmaz / 23 Eylül 2020 09:24

    Dilipak ailesinin yaşadığı aslında son dönemde çoğu Müslümanın yaşadığı bir durum. Derdini anlatamamazlık, anlaşılamamazlık, dışlanmışlık, yalnız bırakılmışlık, hatırlanmamazlık, aranmamazlık, sorulmamazlık, vefasızlık... Fakat biz bu yola birileri için girmedik ki... Kimi kime şikayet edelim. Kime kimden dert yanalım. Mükafatını Rabbimizden dileyerek sabırla, metanetle, yılmadan, yorulmadan doğru bildiğimiz yolda ilerleyeceğiz inşallah.

    Peygamberimiz vefat ettiğinde Hz. Ömer "Rasulullah ölmemiştir ve sağdır. Kim Muhammed öldü derse onu kılıcımla iki parça ederim" diyordu. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir "Ölümünde hayatın gibi temiz, ya Rasulallah!" dedi ve topluluğa hitaben "Kim ki Muhammed (s)'e tapıyorsa, bilsin ki, Muhammed (s) ölmüştür. Kim ki Allah'a ibadet ve kulluk ediyorsa bilsin ki, Allah diridir, ölümsüzdür." tarihi konuşmasını yaptı. Daha sonra da Al-i İmran Suresinin 144. ayetini okudu. "Muhammed yalnızca bir elçidir; ondan önce de (başka) elçiler gelip geçtiler: Öyleyse, o ölür yahut öldürülürse, topuklarınız üzerinde gerisin geri mi döneceksiniz? Ama, topukları üzerinde gerisin geri dönen kişi hiçbir şekilde Allah'a zarar veremez -halbuki Allah, (Kendisine) şükreden herkesin karşılığını verecektir."

    Yanıtla (0) (0)
  • Abdullah / 23 Eylül 2020 04:33

    Artık memleketteki müslümanlar zarar ancak kendilerine dokunduğunda zulmün ve haksızlıkların farkına varıyorlar. Bu meselenin benzeri pek çok hadise yaklaşık beş yıldır her gün yaşanıyor. Neden gözler görmüyor peki. 80ler ve 90larda kimliğine kökenine bakmaksızın haklının yanında duran hak ve adalet deyince herkesin aklına düşen müslümanlar bugün ne olursa olsun iktidarın kabileci bir ruhla tarafında yer alıyor, haksızlık ve zulümlerini dolaylı biçimde onaylıyorlar ve mağdur ve mazlumları görmezden geliyorlar. FETÖ'den öğrenilmiş bu zihniyet zihniyet sürdükçe de kaçınılmaz son ve tek çare ne yazık ki toplu bir çöküş.

    Yanıtla (0) (0)
  • Fatima zehra / 23 Eylül 2020 00:24

    Iktidar (Muktedir olamayan oldurulmayan) Ömerler ararken , tesbihde hata olmaz örnek ömerleri kaybediyor. Ömeri (ra) örnek alanlarin üzerini ciziyor.. Yaziklar olsun Ömerler arayanlar Ömerin Adaletinden nasil vazgecebiliyorlar. Yada Ömerin adini agizlarina almakdan Nasil utanmiyorlar.. Abdurrahman beye yapilan zulme son verilmeli nefretle kiniyorum bu adaletsizligi...Kadinlarimiz bacilarimiz ablalarimiz, bir kardesimizi harcamalarini kendilerine nasil yakistirabiliyorlar ?--nasil Söylenen sözü aslindan saptiran Baska manalara carptiran medyanin dümenine uymalari dogrumudur yaziklsr olsun sizleride kiniyorum....

    Yanıtla (0) (0)
  • Hasan Hüseyin Demirel / 22 Eylül 2020 21:56

    Allah 'tan dileğim İslam'a canı gönülden hizmet edenlerle zaman içinde dünyaya aldanıp dünyaya meyledenleri aşikare anlayacağımız şekilde musluma
    nlara bir şekilde bildirmesi.Rabbim kendi yolunda olanların yardımcısı olsun,bizlere basiret versin,cümle ihlasliy müminleri kuru iftiralardan korusun

    Yanıtla (0) (0)
  • ferhat karasari / 22 Eylül 2020 20:05

    kurtun dümen suyuna girildi. degerli agbeyim suyu bulandirma davasi degil sizi yemeyi kafaya koyanlar harekete gectiler.. adaleti kaybettik adalete olan duygularimizida kaybettik.. cok hayallerimiz vardi 2003 den beri..ahlaki degerlerimizi kaybettik Azgin azinligin yaptigi o kadar yaralamiyor bizleride bizden olanlar BIZ den sandiklarimizdan gördügümüz bu tavir (Zulüm) bize revamidir diye üzülüyor ve kahroluyoruz.. caresizligimizde bir care bulamiyoruz. dedimya yemeyi kafalarina koyanlar bizi duymuyorlar sagir ve kör davrananlar mahserde bunun hesabini veremeyeceklerdir yaziklar olsun... La Tanzen... Degerli agbeyim bizler kaybedenlerdem degiliz,, Onlar utansin...Ne aciki bu meziyetide kaybettik.. kaybettik..C. Bsk Bu zulmü önlemelidir.. Komik oluyoruz birakiniz oni rezil oluyoruz. Bize EL i sevindirmek eger sizlere Ar gelmiyorsa ben sizden degilim vesselam...

    Yanıtla (0) (0)
  • Sezgin / 22 Eylül 2020 19:03

    Demekki o kişilerin dost olmadığı otuz yıl sonra anlaşıldı,yani birde Abdurrahman Dilipak en zor dönemlerde bile eğilip bükülen biri değil, yani ne diyelim yazıklar olsun...

    Yanıtla (0) (0)
  • bekir ziya / 22 Eylül 2020 16:16

    İktidar kendine yeni dostlar ve yeni bir taban bulmaya çalışırken Dilipak gibi müslümanların üzeri de ister istemez çizilir. Yeni yolda, eski dostlarla yürünmez zira! Nadasa bıraktıkları İstanbul Sözleşmesi'ni iptal etmekten bile korkan bu sünepelerle bir yere varılamayacağı fikri ağırlık kazanmaya başladı. Allah'ın kendilerine (bir hikmete binaen) vermediği bir takım hakları Beşeri yasalardan aldığını sanan baş örtülü ifsat ehlini de Allah ıslah etsin diyelim bu arada.

    Yanıtla (0) (0)
  • Fatma / 22 Eylül 2020 15:55

    O kadar haklıki.Abdurrahman Dilipak'ın düşüncelerine katılırsınız katılmazsınız ayrı mesele ama davası adına onca emek vermiş ve üstelik hukukunuz olan bir insanı en zor gününde arayıp sormamak en hafif tarifiyle vefasızlıktır.Insan zor gününde yanında olanı da yalnız bırakanı da unutmaz.Mefaati bitenin dostluğunun da bitmesi yaşadığımız çağa çok uygun olsa da müslüman ahlakına hiçbir şekilde yakışmaz.Allah herkese vefa bilinci ve feraset versin.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ahmet beydüz / 23 Eylül 2020 07:01

    Bence bu yazıyı yazanla Allah CC arasında hiç bir perde yoktur, bu yazının muhatapları bu haykırıştan korkmalı kendilerine çeki düzen vermeli.

    Yanıtla (0) (0)