
"Allah'ın emri geldi, artık onda acele etmeyin"
"Allah'ın emri geldi, artık onda acele etmeyin. O (Allah), şirk koştukları şeylerden münezzeh ve yücedir." (Nahl/1)
بسم الله الرحمن الرحيم
Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla
اَتٰٓى اَمْرُ اللّٰهِ فَلَا تَسْتَعْجِلُوهُۜ سُبْحَانَهُ وَتَعَالٰى عَمَّا يُشْرِكُونَ ﴿١﴾
1- Allah'ın emri geldi, artık onda acele etmeyin. O (Allah), şirk koştukları şeylerden münezzeh ve yücedir.
Mekke müşrikleri Peygamberimizden -salât ve selâm üzerine olsun- başlarına dünya veya ahiret azabını yıkmasını ve bunun hemen gerçekleşmesini istiyorlardı. Zaman uzadıkça ve başlarına inecek olan azap geciktikçe, onlar da bu azabın daha çabuk gelmesine ilişkin aceleci ve alaylı isteklerinde ileri gidiyor ve daha da şımarıyorlardı. Hz. Muhammed’in, iman etmeleri ve teslim olmaları için kendilerini aslı ve gerçekliği olmayan şeylerle korkuttuğunu sanıyorlardı. Allah’ın onlara zaman tanımasının hikmetini ve onlara süre tanımakla ilgili rahmetini kavrayamıyorlardı. Bu nedenle yüce Allah’ın evrene serpiştirdiği işaretlerini ve Kur’an ayetlerini düşünüp anlamaya çalışmıyorlardı. Halbuki bu ayetler, azapla korkutarak insanlara hitap etmekten çok, onların akıllarına ve kalplerine hitap ediyorlardı! Allah’ın kendisine akıl, bilinç ve düşünme yeteneği, irade ve düşünce özgürlüğü vererek onurlandırdığı insana en uygun yöntem de buydu.
Surenin baş tarafı şüphe götürmez kesin bir haberle başlıyor: “Allah’ın hükmü yakında gerçekleşecektir.” Emrin verildiğine ve iradenin gerçekleştiğine işaret eden bir ifade… Sadece bu ayet bile emrin zamanının ve uygulanacağının kesinliğine kanıt olarak yeterlidir. “Buna göre onun bir an önce gerçekleşmesini boşu boşuna isteyip durmayın.” Çünkü Allah’ın yasası onun iradesine uygun şekilde işler. Başkalarının onu öne almak istemesi, bu yasayı öne alamaz. Ricası da onu geciktiremez. Allah’ın azaba veya kıyamete ilişkin emri belirlenmiş ve sona ermiştir artık. Bunların meydana gelişi ve bu emrin infazı ise belirlenmiş zamana bırakılmıştır. Ne bir an ileri alınabilir, ne de bir an geciktirilebilir.
Bu kesin ve değişmez ifade, ne kadar böbürlense de ne kadar sabit fikirli olsa da insanın ruhu üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Bu aynı zamanda pratik gerçeğe de uygun düşmektedir. Çünkü Allah’ın emri mutlaka gerçekleşir. O’nun sadece hüküm vermesi bile o hükmün anında yürürlüğe girmesi anlamındadır. Bu emrin oluşu bile O’nun iradesinin gerçekleşmesi için yeterlidir.
FİZİLALİL KUR’AN
Ayetin birinci ve ikinci cümlesi arasındaki ilginin anlaşılabilmesi için, olayın arka planı zihinde tutulmalıdır. Kafirlerin Hz. Peygamber'den (s.a) "Allah'ın emrini acele istemeleri" kendi şirk dinlerinin doğru, Hz. Muhammed'in (s.a) sunduğu tevhidin ise yanlış olduğu inancına dayanıyordu. Aksi takdirde, diyorlardı, eğer bu mesajın arkasında Allah olsaydı, isyanlarımız ve küfrümüz nedeniyle ilâhî azap çoktan gelmeliydi. Bu nedenle "Allah'ın emri"nin gelmesinin, yakın olduğu belirtildikten sonra, onların azabın gecikmesi konusundaki yanlış anlamaları ortadan kaldırılmaktadır: "Sizin, gittiğiniz şirk yolu doğru olduğu için azabın gelmeyeceğini sanmanız tamamen yanlıştır. Çünkü Allah şirkten müstağnidir ve O'nun hiç bir ortağı yoktur."
TEFHİMUL KURAN
HABERE YORUM KAT