
"Allah dileseydi hepinizi doğru yola sevkederdi"
Doğru yolu size açıklamak Allaha aittir. Eğri yollar da vardır. Allah dileseydi hepinizi doğru yola sevkederdi. Nahl 9
Doğru yolu size açıklamak Allaha aittir. Eğri yollar da vardır. Allah dileseydi hepinizi doğru yola sevkederdi. Nahl/9
Yolun doğrusu Allah’ın gösterdiği yoldur. Ama Allah yolunun dışında başka yollar da vardır. Allah böyle dilemiştir. Allah insana irade vermiş ve onun karşısına hem doğru yolunu, hem de eğri yolları çıkarmıştır. İnsana kendi iradesiyle bunlardan birisi seçme özgürlüğü tanımıştır. Eğer Allah dileseydi hepinizi kendi dosdoğru yoluna iletirdi. Dileseydi hepinizi iradesiz melekler gibi, dağlar taşlar, bitkiler, hayvanlar, semâvât ve arz gibi yaratırdı.
Abdullah b.Abbas, Ali b. Ebi Talha, Katade ve Dehhak'a göre âyetin izahı şöyledir: "Doğru yol olan îslamı açıklamak Allaha aittir, Yahudilik, Hıristiyanlık gibi haktan sapan eğri yollar da vardır. Eğer Allah dileyecek olsaydı sizin hepinizin iradenizi elinizden alarak sizi doğru yola sevkederdi. Fakat o böyle yapmadı, sizi, hakkı bâtıldan ayrdetmekte serbest bıraktı. Kim doğru yolu tutarsa kendi menfaatinedir. Kim de doğru yoldan saparsa zararı kendisinedir. Taberi de bu görüştedir.
-TABERİ TEFSİRİ -
Amaca ulaştıran yol dosdoğru olup, eğriliği, büğrülüğü olmayan yoldur. Bu yol hiç şaşmadan insanı direkt amacına götürmektedir. Eğri yol ise, hedefe götürmeyen, hedefi aşan veya hedefe vardığında sona ermeyen, sapık ve sınırı aşan yoldur:
“Eğer O dileseydi, hepinizi doğru yola iletirdi.”
Fakat yüce Allah insanı doğruluğu ve sapıklığı kabullenebilecek bir yeteneğe sahip halde yaratmayı dilemiştir. Doğru yolu seçmeyi veya sapık yolu tercih etmeyi O’nun iradesine bırakmıştır.
Bu, peygamberlikle ilgili bir tartışmayla birlikte tevhidi, Allah'ın merhamet ve inayetini ispatlayan delilleri içermektedir. Bu tartışmanın özü şudur:
İnsanın seçimine açık, pek çok çeşitli düşünce ve eylem yolları vardır. Bütün bu farklı yolların doğru yollar olamayacağı açıktır, çünkü bir tek doğru yol vardır. Bu nedenle bu doğru yol üzerine kurulan bir tek doğru hayat felsefesi ve doğru hayat felsefesine dayanan bir tek doğru hayat tarzı olabilir.
Dolayısıyla doğru hayat tarzını seçmek, insanın en önemli ve vazgeçilmez ihtiyacıdır. Çünkü yanlış bir seçim onu felâkete götürebilir. İnsan, tüm diğer hayvanî ihtiyaçlarını tıpkı hayvanlar gibi karşılayabilir, fakat bu doğru hayat tarzının seçimi, onun insan olmak münasebetiyle en temel ihtiyacıdır ve onsuz insanın hayatı başlı başına bir hata teşkil edebilir.
Şimdi, insanın bedenî yönden duyduğu ihtiyaçları birçok nimetler vererek karşılayan Allah'ın, insanın en önemli ve gerçek ihtiyacını karşılamak için bir düzenleme yapmadığı düşünülemez. Allah onun hayatî ihtiyaçlarını nasıl karşıladıysa, onun en büyük ihtiyacını da gönderdiği Rasûlleri aracılğıyla gidermiştir. Yüzyılların deneyimi, insanoğlu ne zaman kendi kendisine bir hayat tarzı seçti ise budalaca bir iş yaptığını göstermiştir. Çünkü insan aklı ve zihni sınırlıdır ve insan doğru hayat tarzının seçiminde bunlara güvenip dayanamaz. Herşeyin ötesinde, Allah'ın, insanın bu en büyük ihtiyacını karşılamak için tedbirler almadığı söylenemez. Çünkü Allah'ın, insanın bedenî ihtiyaçları için birçok nimetler verip, onu en önemli ve vazgeçilmez ihtiyacını karşılamak için kendi kendine araştırma ve aramaya terk edeceğine inanmak, Allah hakkında yanlış bir düşünce taşımaktır.
-TEFHİMUL KURAN-
HABERE YORUM KAT