1. YAZARLAR

  2. SÜLEYMAN CERAN

  3. Afganistan’ın on günü
SÜLEYMAN CERAN

SÜLEYMAN CERAN

Yazarın Tüm Yazıları >

Afganistan’ın on günü

25 Aralık 2022 Pazar 13:25A+A-

30 Ağustos 2021’de ABD, Afganistan’daki son işgalci askeri ülkeyi Taliban’a terk ettiği gün, arkasında büyük bir boşluk, kaos, yokluk ve belirsizlik bıraktı. İlk iktidarlarına sert yöntemlerle gelen ve toplumla sağlıklı bağ kuramayıp şiddetle çözüm aramaya çalışan Taliban iktidarı hayal kırıklığına neden olmuştu. İkinci kez iktidara gelen Taliban hareketi, kucağında ABD tarafından el konulan milyar dolarlar sonrası boş bir kasa, ekonomik ve toplumsal kriz ve yaklaşan kış mevsimini buldu. Batı, belirsizliklerin içine yuvarlanan Afganistan’ın çöküşünü izlemek için avuçlarını ovuşturarak gelişmeleri izliyordu.

Afganistan’da hiçbir şey Batı’nın istediği ve beklediği gibi gerçekleşmedi. Taliban bir buçuk yılda elinden geleni yaptı. Muhaliflere, yurdu terk edenlere yapılan geri dönüş çağrıları karşılık buldu. ABD işgalindeyken Dünya uyuşturucu üretimin merkezi olan Afganistan, uyuşturucu ile devasa mücadeleye girişti. Türkiye’den pek çok “iyilik treni” yardım amaçlı bölgeye ulaştı. İnsan kaçakçılığının, cinayetlerinin bıçak gibi kesildiği ülkenin, ekonomik olarak toparlanmaya başladığı süreçte İran ve Pakistan’la yaşanan sınır anlaşmazlıklarına ek olarak uluslararası güçler de DAEŞ’i devreye sokarak ülkenin güvenliğini tehdit etmeye başladılar.

12 Aralık 2022’de Kabil'in Şehri Nev bölgesinde Çinli iş insanlarının yoğun olarak kullandığı Longan Hotel’e DAEŞ saldırısı olmuş ve güvenlik güçlerinin müdahalesiyle teröristler öldürülmüştü. Saldırıyı üstlenen DAEŞ’in Horasan grubu oldukça aktif. Pakistan ve Rus Büyükelçiliği’ne; Mezar-ı Şerif, Kabil, Kunduz ve Kandahar’da Şiilere ait camilere ve Taliban liderlerine de saldırı düzenleyen örgüt, Afganistan’da istikrarsızlık olsun diye farklı zamanlarda uyuyan hücrelerini devreye sokuyor. İşte böylesine istikrarın temeline dönük saldırılar sürerken Taliban iktidarının son 10 günlük icraatlarını paylaşmakta fayda var. Aralık ayının ikinci haftasından sonra Şehit ve Engelliler Başkanlığı 8 aylık eğitim sonrasında kurslara katılan, elektrikli ev aletlerinin tamiri eğitimine katılan 70 erkek ve kadın mezun oldu. Narkotikle Mücadele Dairesi Başkanı Mevlevi Sürur Sadık, Konar eyaletinde 22 dönümlük esrar çiftliğinin imha edildiğini duyurdu. Tarım Bakanlığı yetkilileri Mohamandara ilçesindeki su şebekesi inşaat projesinin tamamlandığını paylaştı. Helmand’ta 120 kişinin istihdam edileceği bir pamuk fabrikası faaliyete geçti. 54 kadının el ürünlerini satabileceği kadınlar için bir alışveriş merkezi inşası tamamlandı. Son 9 ayda İran ve Pakistan’dan yaklaşık 700 bin Afgan mültecinin geri dönüşünün sağlandığı bildirildi. Mihtarlam şehrinde iki adet güneş enerjili su temin şebekesinin inşası bitirildi. Kandahar’da 5 yolda yenileme çalışmaları başladı. Kabil Belediyesi iki döner kavşağı yeniden inşa etti ve süsledi. Küre şeklindeki döner kavşak, dakikada 12 kere dönebiliyor. Kuzeyde bulunan Cevzcan eyaletinde 835 metrelik su kanalının açılışı gerçekleştirildi. Paktia şehrinin iki ilçesinde ilk kez telekomünikasyon ağları devreye girerek 3G hizmeti devreye girdi. Madenler ve Petrol Bakanı Şey Şahabuddin Dalawar vatandaşlara küresel piyasadan %60 daha düşük fiyatla kömür tedarikinin yapıldığını ve bunun denetlendiğini kamuoyuyla paylaştı. Parwan’da selden etkilenen 500 aileye Kuveyt’in yardımı ulaştırıldı. Pek çok kentte içme suyu şebekesi ve trafo üssü oluşturma çalışmaları da devam ediyor. Penşçir vadisinin turizme kazandırılmasıyla ilgili çalışmalar yürütülürken bir yandan da Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Molla Abdülgani Birader’in başkanlığında ihalelerdeki şeffaflığın takibi, hizmet kalitesinin tespiti amacıyla bir komite oluşturuldu.

Yaşanan terör saldırılarına rağmen son 10 günün icraatlarına bakıldığında Taliban iktidarının, halkın gönlünü almaya çalıştığı, hırsızlıklarla ve yolsuzluklarla mücadele ederek kalkınma temelli icraatlar üretmeye çalıştığı söylenebilir. Büyük bir azimle kalkınma çalışmalarına ağırlık veren Taliban iktidarının en zayıf alanı, uluslararası gündemin de en çok uğraştığı, devletin yumuşak karnı mesabesindeki “kadın sorunu” ne yazık ki olduğu gibi duruyor. Bu sorunu ilk aylarda çözmeye niyetliymiş gibi görünen Taliban’ın süreci doğru yönetemediğini de kayıt düşmemiz gerekli. İyiliğe Davet ve Kötülükten Sakındırma Bakanlığı geçtiğimiz senenin Mayıs ayında duyurduğu bir kararla, Afgan kadınlarına örtünmeyi zorunlu hâle getirmişti. Sadece bununla kalmayan Taliban, kadınların çarşaf ya da burka giymelerini şart koştu. Bununla birlikte kadınların yüzlerini örtmesi de istendi. Kurallara uymayanların önce uyarılacağı sonra işten atılacağı, bu hareketlerin devam etmesi durumunda babaları ya da eşlerinin tutuklanacağı bildirildi. Televizyon kanallarına gönderilen bir talimatnameyle de tüm kadın sunucuların peçe takarak haberleri sunması istendi.

Kadın meselesi burada nihayete ermedi. Hafta başında Yüksek Öğretim Bakanı Nida Muhammed Nedim, ülke genelinde kadınların özel ve devlet üniversitelerinde eğitim almasını yasaklayan bir karar almasıyla ülke karıştı. Batı medyası da eline geçen fırsatı değerlendirerek Taliban karşıtı haberlere yenilerini eklemeye, uluslararası güçleri tahrik etmeye dönük manipülatif haberlere başladılar. Tüm bu karışıklığın ortasında 22 Aralık akşamı devlete ait Kanal 1’e konuşan Yüksek Eğitim Bakanı Nedim, bu kararın gerekçelerini açıkladı. “Kadınların başka bir şehrin iç mahallelerinde mahremsiz oturması haramdır” diyen Nedim, çoğu kız öğrencinin Şeriat’ın gerektirdiği şekilde başlarını örtmediklerini bununla birlikte Mühendislik ve Ziraat gibi bölümlerin kadınlara uygun olmadığını söyledikten sonra, “Kur’an ve sünnetin gerektirdiği müfredatın hazırlanması için çalışıldığını söyleyen Bakan, şeriatın ışığında ve çerçevesinde kadınların eğitimi başlayacak.” diyerek belirsiz süreli bir kapı aralayıp konuşmasını tamamladı. Bu bağlamda hafta içinde bir Afgan heyetini İslam Düşünce Enstitüsü’nde ağırlayan ve alınan kararı usulünce eleştirip, tavsiyelerde bulunan Mehmet Görmez Hoca’nın misafirlerine hitaben söylediği şu önemli tespitini paylaşmakta fayda var: “Hayânın yeri mekteptir. Hayâ, hayattır. Hayâsızlık ölümdür. Bu çağda sadece gençleri birbirinden saklayarak hayâyı da öğretmek mümkün değildir. Elbette hicab olmazsa olmaz çok önemli bir ilkedir. Fakat hicaptan önce bizim hâyayı öğretmemiz lazım. Hayâyı da ancak talim ile eğitim ile öğretebiliriz.”

Taciz, tecavüz ve cinayet olaylarında had cezalarının hızla uygulandığı ve ülke genelinde güvenliğin üst düzeyde olduğu Afganistan’da kızların üniversitelerden uzaklaştırılması talihsiz bir karardır. 20 yıllık direnişten, sayısız kayıptan sonra iktidara gelen Afganistan’ın tek tip ülke algısı gerçekçi değildir. Kur’an’da belirtilen örtünmenin daha fazlasını insanlar tercih edebilir ama bu anlayış, tercih biçimi başka insanlara dayatılamaz/dayatılmamalıdır. Peçeyi, burkayı tesettürün tek biçimi olarak algılamak gelenekleri, töreleri dinleştirmektir ki, bu kararın sürekliliği gerçekçi değildir. Aslolan toplumsal ahlakın, hayânın korunmasıdır. İran’ın geldiği noktadan, toplumda dine karşı oluşan soğukluktan, kaybolan hayâ duygusuyla birlikte yer altında örgütlenip çoğalan gayrı meşruluktan, yükselen Batı özentisinden Taliban hareketinin ibret alması gerekir.

Uluslararası kuşatılmışlık içinde olan, sınır sorunları yaşayan, hâlâ hiçbir ülke tarafından tanınmayan,  bir yandan da eski muhalifleri kışkırtılıp desteklenen, ekonomik darboğazdaki Afganistan’da, Taliban hareketinin daha basiretli davranmasını, Müslümanların kazanımlarını ziyan etmemesini, halkının gırtlağından elini çekmesini, toplumsal değişimi tedricen gerçekleştirmesini, icraatlarına ve ahlaki çalışmalara aralıksız devam etmesini diliyor, alınan karardan tez vakitte dönülmesini talep ediyoruz.

 

YAZIYA YORUM KAT

9 Yorum