1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. Ekin Yayınları Zemahşeri’nin “Keşşaf” İsimli Tefsirini Yayınlamaya Başladı!
Ekin Yayınları Zemahşeri’nin “Keşşaf” İsimli Tefsirini Yayınlamaya Başladı!

Ekin Yayınları Zemahşeri’nin “Keşşaf” İsimli Tefsirini Yayınlamaya Başladı!

Bir süredir çevirisi devam eden tefsir ilminde çığır açmış Zemahşeri'nin Hicri 4. yy'da Mekke'de kaleme aldığı el-Keşşaf adlı tefsirinin birinci cildi Ekin Yayınları tarafından yayınlandı.

04 Nisan 2016 Pazartesi 19:01A+A-

Bir süredir çevirisi devam eden tefsir ilminde çığır açmış Zemahşeri'nin Hicri 4. yy'da Mekke'de kaleme aldığı el-Keşşaf adlı tefsirinin birinci cildi Ekin Yayınları tarafından yayınlandı.

Tamamı 8 cilt olacak olan eserin Türkçe çevirisi böylece ilk defa yapılmış oldu.

Konuyla ilgili Ekin Yayınları tarafından yapılan açıklamada şu hususlara dikkat çekiyor:

Dil üstadı, edebiyatçı, kelamcı ve aynı zamanda müfessir olan Zemahşeri’nin dev eseri el-Keşşaf, tefsir tarihinde önemli bir yer tutan, hakkında yüzlerce şerh yazılan kaynak bir eser.

Zemahşeri’nin Mekke’de 2 yılda kaleme aldığı temel bilgi kaynaklarımızın vazgeçilmez tefsir kitaplarından olan el-Keşşaf; Kur’an’ı Kerim’in mucizeviliğini, dilindeki   üstünlük ve inceliği gözler önüne seren muhteşem bir eser. Belagat ve gramer açısından kendisinden sonraki müfessirlere örneklik teşkil eden el-Keşşaf, ayetlerin belagat inceliklerini en güzel şekilde izah eder.

Zemahşeri el-Keşşaf tefsirinde kendinden önceki müfessirlerden büyük ölçüde istifade etmiş, tabiûn devri alimlerinin yanı sıra yüzlerce kur’a, dilci, fakih ve sahabe devri çalışmalarından yararlanmıştır.

“Ummu Et-Tefasir” yani “Tefsirlerin Anası” olarak kabul edilen Keşşaf tefsiri kendisinden sonra gelen bütün müfessirlerin ilk başvuru kaynağı olmuştur.

Zemahşeri’nin bütün İslam dünyasında tanınmasına yol açan “El Keşşaf an Hakaiki't Tenzil ve Uyunu'l Ekavil fi Vucuhi't Te'vil” eseri, Arap Dili ve Edebiyatı açısından da zirve örneklerdendir. Carullah Zemahşeri’nin eseri Lügat, Nahiv ve Belagat ilkelerini önceleyen Dirayet Tefsiri mahiyetindedir.

Ayrıca müellifimiz Kur’an’da geçen kelimeler üzerinde büyük bir hassasiyetle durmuş ve tefsirine adeta kelime mealli bir tefsir hüviyeti kazandırmıştır.  Keşşaf Tefsiri tercümesi okura bu açıdan da önemli bir katkı sağlayacaktır.

EL-KEŞŞAF (1c)

ZEMAHŞERİ

Çeviri: Harun Ünal

Basım: Ekin Yayınları -Nisan 2016

Isbn: 9786055146320

680 Sayfa / 17*24 cm / Lüks Cilt, Özel İç Kağıt

Fiyat: 55 TL

kessaf-1.jpg

kessaf-1-reklam.jpg

Harun Ünal tarafından tercümesi yapılan Keşşaf’ın önemi ve tercüme süreciyle ilgili Takdim yazısını okurlarımızın ilgisine sunuyoruz:

TAKDİM

بســــــــــــــــــم الله الرحـــــــــمن الرحـــــــــــــيم

Elinizdeki el-Keşşaf isimli bu tefsir, 467-538 (1074-1143) yılları arasında yaşamış önemli İslam bilginlerinden İmam Ebu’l-Kasım Carullah Muhammed b. Ömer b. Muhammed ez-Zemahşeri’ye aittir.

Eser özellikle Arap Dili ve Edebiyatı açısından zirve örneklerdendir. Ve müfessirimiz Carullah Zemahşeri’nin eseri Lügat, Nahiv ve Belagat ilkelerini önceleyen Dirayet Tefsiri mahiyetindedir.

Ayrıca müellifimiz Kur’an’da geçen kelimeler üzerinde büyük bir hassasiyetle durmuş ve tefsirine adeta kelime mealli bir tefsir hüviyeti kazandırmıştır. İnşaallah Keşşaf Tefsiri çevirisi okurlarımıza bu açıdan da önemli bir katkı sağlayacaktır.

Keşşaf Tefsiri diye şöhret bulan bu eser “Tefsiru’l-Keşşaf An Hakaiki Ğavamidi’t-Tenzili ve Uyuni’l-Ekavili Fi Vücuh’it-Te’vil” adını taşır.

Eserin Türkçeleştirilmesinde dört farklı nüsha dikkate alınarak çeviri yapılmıştır.

Çeviri için yararlandığımız ilk nüsha, Mektebetu Mısr yayınıdır, dört cilt halindedir. Şerh ve tahkiki Yusuf el-Hammadi tarafından yapılmıştır.

İkinci nüsha, Muhammed Ali Beydun neşri olup, Beyrut, Daru’l-Kütüb el-İlmiyye yayınıdır. Bu eser de dört cilt halinde hazırlanmıştır. Tertip, düzen ve tashih Muhammed Abdusselam Şahin tarafından yapılmış ve ilim alanına sunulmuştur. Bu eserde ayrıca İbn Hacer Askalani’nin, Keşşaf hadislerinin tahrici de eklendiğinden, biz de hadislerle ilgili değerlendirmeyi buradan okurlara aktardık, burada olmayanlardan bulabildiklerimizi de biz ekledik.

Üçüncüsü nüsha da Riyad, Mektebetu’l-Ubeykan neşridir. Beş ciltten oluşmaktadır. Tahkik, tashih ve talik eş-Şeyh Adil Ahmed Abdulmevcud, eş-Şeyh Ali Muhammed Muavvid ve Dr. Fethi Abdurrahman Ahmed Hicazi tarafından yapılmıştır.

Dördüncü nüsha ise el-Tıybi tarafından yazılmış olan ve Ehli Sünneti savunmak amacıyla kaleme alınmış olan “Futuhu’l-Ğayb Fi’l-Keşfi An Kınai’r-Reyb”, yani “Haşiyetu’t-Tıybi Ale’l-Keşşaf” adlı eserle birlikte basılmış olan ve 17 ciltten oluşan bu nüshadan da yararlanılmıştır.[1]

Bizim bu eserde izlediğimiz yol şöyledir:

Önce ayetlerin meallerini sunduk. Meallendirmede Elmalı, Piriş, Diyanet Komisyonu, Esed gibi çevirmenlerden yararlanırken Keşşaf’ın Arap Grameri çerçevesindeki ikazlarına göre davranmaya çalıştık. Ayet kümelerinin tefsirine geçildiğinde, ayet sıralarını gösterecek şekilde ayet numaralarını kullandık.

Müfessirimiz zaman zaman, “Eğer dersen, sorarsan” diye, birtakım sorular gündeme sokuyor. Hemen bundan sonra da “Derim ki” diyerek, soruları cevaplamaya çalışıyor. Ancak biz burada, Zemahşeri’nin “Eğer dersen” tarzındaki, soru ifadesini, Diyorsun ki ifadesiyle, soruları gündeme soktuk. Arkasından da müfessirin cevaplarına Derim ki  ifadesiyle başladık.

Müfessirimiz özellikle Nahiv kurallarına ve az da olsa sarf konularına da işaret ederek, kelimelerin cümledeki konularını ve ayrıca kök olarak asıllarının ne olduğunu belirtmiş ve bunlar üzerinde de çokça durmuştur. Bu arada kıraat hususlarına ve imamların farklı okuyuşlarına dikkat çekmiş ve o okumalara göre, ayetin nasıl bir mana aldığını da göstermiştir. Biz de bütün bu noktalara dikkat çektik ve manaları bu bağlamda değerlendirdik.

Bu nedenle Arapça öğrenmek isteyen ve özellikle de Kur’an Arapçası’nı öğrenmek isteyenler için bu eser, tefsir olmanın yanında bir de Nahiv ve Sarf kitabı gibi de değerlendirilmelidir. Bu ihtiyaca binaen okuma yapacaklar Kur’an Arapçasına vakıf olmayı öğreneceği gibi, bir tefsirin nasıl bir yöntemle ele alındığını, kelimelerin nasıl değerlendirildiğini de öğrenecek ve böylece konu hakkında az da olsa köklü bir bilgi edinmiş olacaktır.

Zemahşeri’nin tefsirinde İsrailiyat ile ilgili hususlara gelince şunu belirtmeliyiz: Zemahşeri’nin Keşşaf tefsirini inceleyen bir kimse, onun bu tefsirinde bazı ayetlerin tefsirleriyle ilgili olarak İsrailiyat haberlerine yer verdiğini görür. Ancak o, tefsirinde bunlara yer verirken, bunları “temriz” diye ifade edebileceğimiz sözkonusu rivayetlerin sıhhatleri konusunda sahih bir rivayet olmadığını belirtmek amacıyla o, tefsirinde “Rivayet olunduğuna göre” ifadesiyle rivayeti verir. Meçhul kelime kullanır. Yani “ruviye” ifadesine yer verir. Bu tür ifadelere temriz sigası denir ki, sıhhatinde şüphe bulunan rivayet anlamına gelir. Ya da Zemahşeri “Bu rivayetin sahih olup olmadığını ancak Allah bilir” diye söyler veya “Gerçeği bilen değerli İslam bilginleri, bu rivayeti kabulden sakındılar” ve “Bu, yahudilerin batıl ve asılsız olan sözleridir” diyerek konuyu açıklığa kavuşturur.

Zaten bu konuda bilgi sahibi olan ilim adamları, bir eseri tenkit ederken veya tasvip ettiğini belirtirken, mutlaka bu noktalara dikkat çeker. Yoksa hiç incelemeden, başkalarının yönlendirmeleriyle hareket edenler, hep yanılırlar ve hep de yanılmışlardır.

Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, İbn Hacer Askalani (852/1448), Keşşaf tefsirinde yer alan hadislerle ilgili bir eser yazmış ve bu eserine “el-Kafi’ş-Şaf Min Tahrici Ehadisi’l-Keşşaf” adını vermiştir. Keşşaf tefsirinin bazı baskılarında, bu eser de tefsire eklenmiş ve tefsir öyle basılmıştır.

İkinci bir eser de Abdullah b. Yusuf ez-Zeylai (772/1370), tarafından bu konuda hazırlanan bir eserdir. Aslında bu tefsirdeki hadisler konusunda yazılan ilk eserdir. Eser “Risaletun Fi Tahrici Ehadisi’l-Keşşaf” adını taşır. Ancak İbn Hacer Askalani, bunu ihtisar etmek suretiyle Zemahşeri’yle ilgili eserini hazırlamıştır.

Okurlarımız bu eserde Zemahşeri’nin çok sıkça Arap Dili ile ilgili olarak Dilbilgisinde yer alan ve “Mazmum, Mansub, Mecrur, Merfu; Zamm, Nasb, Cer ve Raf’” gibi ifadelere rast geleceklerdir; bu ve benzeri hususlar, İrap ile ilgili olan hususlar “Mu’reb, Mukaddem, Muahhar” gibi ifadelerle, Nahvi terimleriyle karşılaşacaklardır. Bu kelimelerin Türkçeleştirilmeleri uygun olmadığından, okuyucu bunlarla ilgili Nahiv kitaplarını, Arapçaya ait Dilbilgisi kurallarını işleyen eserlerden detaylı olarak öğrenebilirler.

“Nekre, Marife, Mansub, Merfu, Mecrur veya Nasb, Raf’ ve Cer; Muzaf, Muzafun İleyh, Mefulun bih” ve benzerleri Arap Dili Gramerine dair ifadelerdir. Tefsirdeki manaya yoğunlaşan okuyucu bu gibi ifadelere takılmamalıdır. Ancak Arapça öğrenme gayretinde olan kardeşlerimiz için bu tür bilgiler oldukça yararlıdır. Bazı ifadeleri mecrur/esreli, cer/esre, muzaf/tamlanan tarzında Türkçeleştirirken; “iğra, mefulü leh” gibi tek kelimeyle karşılanamayacak ifadeler hakkındaki malumatı da dipnotu olarak gösterdik.  Ancak buna rağmen okuyucunun anlayamadığı hususları, işi bilen bir ehline sorması gerekir.

Aynı şekilde kıraate dair ifadelere yer verilmiştir. Onların da Kur’an tecvitlerinden edinilmesinde yarar vardır.

Zemahşeri, özellikle şiirlerden çokça örnekler vermiştir. Fakat verilen bu örnekler, -pek azı dışında- genelde, Dilbilgisi kurallarına örnek olması açısından verilmiştir. Bu nedenle manadan önce, müellif, konu ile ilgili nahivle ilgili kurallara dikkat çekmiştir. Biz de bu şiirleri aynen verdik ve ayrıca, Nahiv konusu ile ilgili örnek üzerinde durmadık. Dipnot halinde verilmesi durumunda ise, kitabın hacmini, arttıracağından, buna değinmedik. Şiirin kendisini ve kısaca manasını verip geçtik.

Eserin çevirisinde dikkate almamız gereken bazı yerlerde tarafımdan dipnotlar eklenmiştir. Özellikle eserde geçen hadis rivayetleri konusunda belirttiğimiz gibi İbn Hacer Askalani tarafından yazılmış olan ve hadisler hakkında değerlendirmeleri içeren el-Kâfi eş-Şaf Fi Tahrici Ehadisi’l Keşşaf adlı eserin değerlendirilmeleri olduğu gibi dipnotlara eklenmiştir. Bununla beraber aynı zamanda İmam Zeylai tarafından Keşşaf hadislerinin değerlendirildiği “Kitabu Tahrici’l-Ehadisi ve’l-Asari’l-Vakıati Fi Tefsiri’l-Keşşaf Li’z-Zemahşeri” adlı dört ciltlik eserinden de yararlanılmıştır.

Hicri 1. ve 2. yüzyıllardaki Tevhid ve Adalet Hareketi’nden Mutezile ekolüne mensup Zamahşeri’nin tefsiri yukarıda değindiğimiz özellikleri nedeniyle genel olarak tüm müfessirlerin kaynak edindiği bir çalışmadır. Eski ve yeni müfessirlerin kendisinden söz etmeden ve eserine atıfta bulunmadan geçemedikleri bu önemli ve değerli tefsiri sizlere sunarken, bir beşer olarak farkında olmadan bir yanılgıya düşmüşsek, okurlarımızın müsamahasına sığınıyor, bu konudaki tenkit ve tasviplerini bizlere ulaştırmaları halinde, şimdiden kendilerine müteşekkir kalacağımızı belirtiyoruz.

Rabbimize hamd olsun ki, Carullah Zemahşeri’nin Keşşaf diye şöhret bulan bu tefsirinin Türkçe çevirisini Rabbim bana nasip eyledi. Ayrıca böyle bir çeviriyi düşünüp planlayan ve bana teklif eden, ayrıca el-Menar Tefsiri’ni Türkçe okurlarına kazandıran değerli ilim, fikir ve aksiyon adamı Hamza Türkmen kardeşime de teşekkürü bir borç bilirim.

 

Harun ÜNAL

İstanbul, 2016

 

 

[1] Müellif: el-İmam Şerefuddin el-Hüseyn b. Abdillah et-Tıybi, ö: 743 (1342). Eser Dubai Devleti Kur’an-ı Kerim Ödülü fonunda Dubai Devleti ve Dubai İslam Bankası desteğiyle ilk olarak 2013 yılında bir heyet tarafından basıma hazırlanmıştır.

HABERE YORUM KAT

12 Yorum