1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. Amasya Özgür-Der’de “Çağdaş Şirkler” Konuşuldu
Amasya Özgür-Der’de “Çağdaş Şirkler” Konuşuldu

Amasya Özgür-Der’de “Çağdaş Şirkler” Konuşuldu

Özgür-Der Amasya Temsilciliğinde Çağdaş Şirklerin Mahiyeti, Bunlardan Kaçınmanın Zaruriyeti Ve Nasıl Mümkün Olacağı Konusu İşlendi.

12 Şubat 2017 Pazar 23:41A+A-

Özgür-Der Amasya Temsilcisi Mustafa SİEL tarafından Temsilcilik Salonunda Cuma günü Kur’an ayetleri ışığında çağdaş şirklerin neler olduğu, bunlardan kaçınmanın önemi ve nasıl uzak durulabileceği konusu işlendi.

BİRİLERİNİ MUTLAK YOL GÖSTERİCİ EDİNME ANLAMINDA ŞİRK

Tevhit ve şirkin anlamı ile açık ve dolaylı şirk konularını daha önce işlemiştik. Şirkle ilgili ele alınması gereken çok önemli bir konuda çağdaş şirklerdir. Son iki yüzyılda ortaya çıkan çağdaş şirkler, insanların atalarını, bilim adamlarını ve onların teori ve ideolojileri ile ulu önderlerini yanılmaz ve şaşmaz yol gösterici olarak kabul etmeleri ve hatta onları Yunan Tanrıları gibi yarı tanrı konumunda görüp, adeta birer tanrı gibi ibadet etmek – tapınmak suretiyle Rableştirmeleri ve ilahlaştırmalarıdır.

BURÇLAR VE CİNLER ŞİRKİNDEN UZAYLILAR ŞİRKİNE

Eskiden insanlar göklerdeki yıldız burçlarının insan hayatı üzerinde tabiatüstü etkilere sahip olduğunu iddia ederek dolaylı şirke düşerlerdi ki, halen bu inanışlar devam etmektedir. Nitekim İbrahim (s) kavminin gök cisimlerine ibadet etmesinde bu anlayışın etkisi olduğu gibi, muhtemelen burç ve fal inancı İbrahim (s) kavminin gök cisimlerine tapmasından kalan inanışlardı.

Birde yeryüzünde yaşayan ve cin olarak adlandırılan metafizik varlıkların ğaybı bildiklerine, insanlara tabiatüstü yollarla fayda yada zarar verebileceklerine inanışlar söz konusu idi ki, zaman zaman dolaylı şirki aşıp açık şirke varan bu inanışlar halkımız arasında (gün geçtikçe zayıflamakla beraber) halen devam etmektedir.

Günümüzde ise burçların ve cinlerin yerini uzaylıların aldığı, uzaydaki insana benzeyen ve insandan üstün canlıların insanlığa etkileri olduğunu, hatta başta Musa (s) olmak üzere peygamberlere kitapları verenlerin gelişmiş uzaylılar olduğuna dair iddialar da, günümüz uzaylılar şirkine misal olarak verilebilir.

POZİTİVİZİM, DARVİNİZM, ATEİZM VE MATERYALİZM

Allah’ı yok sayan ve her şeyi maddeden ibaret sayıp, insanı tabiattaki milyarlarca çeşit canlılardan ve bir canlı bir hayvandan ibaret gören ve aslında birer din olan bu anlayışlar, doğruların ancak insan aklı ve denemeyle bulunabileceğini, peygamberlerin ve vahiy kitaplarının birer aldatmaca ve hayal ürünü olduğunu iddia etmektedirler.

Nitekim Mustafa Kemal’a atfedilen bir sözde, biz ilhamımızı gökten değil yerden alırız denmektedir. Kemalizmin dayandığı ana görüşlerden biri olan bu görüşe şirk demekten ziyade inkarcılık - küfür demek daha doğrudur. Zira Allah’ın varlığını tamamıyla ret etmektedir.

Lakin Allah’ı ve ahireti inkar etmeyen pek çok Müslümanda, Kemalist rejimin 90 yıllık çarpık eğitimi, kafa karışıklığı, bilgisizlik ve gaflet nedeniyle bu inkarcı ideolojileri kısmen yada tamamen kabullenebilmekte olup, bu durumda olanların konumu inkardan ziyade şirke daha yakın görünmektedir.

SEKÜLERİMİZ VE LAİKLİK

Allah’ın varlığını tamamen ret eden Ateistlerin yanı sıra, bir yaratıcı vardır ama vahiy indirmemiş ve peygamber göndermemiştir, insanlarla özel olarak ilgilenmez diyen Deistlerin benimsediği Sekülerizm, kişinin Allah ve din anlayışının kendisine ait olup, topluma yansımasının doğru olmadığına, din ayrı hayat ayrı diyerek sekülerizmi hayat tarzı olarak, din ayrı devlet işleri ayrı diyerek laikliği yönetim tarzı olarak dayatmaktadırlar.

Bu anlamda sekülerizm ve laikliği, ateizm gibi açık inkardan ziyade şirk olarak nitelemek mümkündür. Zira Allah’ı ve ahireti inkar etmemekle beraber, hayat tarzı ve yönetim tarzı olarak Allah’ın kitaplarını ve peygamberlerin sünnetini değil, insanların düşünce ve tecrübelerden elde ettikleri esasları esas almakta, böylece göklerdeki hakimiyeti Allah’a, yerdeki hakimiyeti ise insanlara tanıyarak, atalarını, bilim adamlarını, parlamenterlerini ve ulu önderlerini Allah’a şirk koşmaktadırlar.

amasya-2-003.jpg

KOMİNİZM, KEMALİZM VE BENZERİ İDEOLOJİLER

Pozivitizm, darvinizim, ateizm, materyalizm, sekülerizm ve laiklik temelli dünya görüşü (iman) üzerine bina edilen Kominizm, Kemalizm ve benzer küresel ve yerel üst ideolojiler de temelinde inkarcı ideolojiler olmalarına rağmen, bilgisizlik ve gaflet nedeniyle hem Müslüman olup hem de kısmen yada tamamen bu ideolojileri benimseyenlerin konumu inkardan ziyade şirke yakındır.

Zira bu kişiler sadece Allah’a ait olan insanların hayatlarına bireyden devlete her alanda mutlaka yol göstericilik vasfını kişilere, ideolojilere ve ulu önderlerine de tanımakta, böylece bazı alanlarda Allah’a, bazı alanlarda ise bu fikir, ideoloji ve önderlere ittiba ve itaat etmektedirler.

ULU ÖNDERLERİN RABLEŞTİRİLMESİ

Günümüzde hayatın her alanında mutlak yol göstericiliğin din adamları bir yana şair, filozof, lider, devlet adamı, parlamenter gibi İslam’ı açıkça inkar eden, ikinci plana atan, dışlayan yada hafife alan insanlara tanınması da dolaylı şirktir.

Bu meyanda komünizm, liberalizm, sosyalizm, kapitalizm, hümanizm, Kemalizm gibi ideolojileri geliştiren önderler mutlak yol gösterici olarak Rableştirilmek suretiyle şirk işlenmektedir.

amasya-3-002.jpg

Üstelik bu tür insanlara ulu, ebedi ve yanılmaz lider denmesi, kendilerine sonsuz şükran duyulması, saygı duruşu ile büstlerinin yada kabirlerinin huzurunda tazim edilmeleri, bu şirkin birde uluhiyet boyutuna taşınması ve bu ulu önderlerin açıkça mabutlaştırılması - ilahlaştırılması anlamına gelmektedir. Zira sonsuz şükran duyulmaya (hamde), huzurunda saygıyla kıyama (namaz, saygı duruşu) layık olan tek ilah Allah’tır.

Şirkin gerek Rabliğe ait olan mutlak yol göstericilik gerekse ilahlığa ait olan sonsuz şükran ve tapınma boyutlarında ulu önderler açısından işlenmesi uygulamalarına günümüzde Kuzey Kore’de ve Türkiye’de halen devam edilmektedir.

amasya-4-003.jpg

amasya-5-001.jpg

İSLAM’A GÖRE LİDERLERİN KONUMU

Liderler, devlet adamları, filozoflar, parlamenterler Kur’anın bu mutlak yol göstericiliğini ve hüküm koyuculuğunu kabul etmişler ve buna göre fikirler geliştirip, yasalar yapmışlarsa, onlara itibar edilebilir. Kur’anın yol göstericiliğini red eden, ona çöl kanunu ve eskilerin masalları diyen Ulu Önderlerin, liderlerin, filozafların,  parlamenterlerin sözleri değil kabul edilmek, dikkate bile alınamaz.

amasya-6.jpg

HABERE YORUM KAT