1. YAZARLAR

  2. Nusret Çiçek

  3. “Zaruretten” Diyor Meclis Başkanı Şu milletvekili maaşları...
Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Yazarın Tüm Yazıları >

“Zaruretten” Diyor Meclis Başkanı Şu milletvekili maaşları...

19 Ocak 2012 Perşembe 00:05A+A-

Meclisimize bazı konular geldiğinde milletvekillerinin kardeş olduğunu görürüz, ülkenin genel meselelerinde ise düşman kardeşler. Hele de konu para olunca her şeyi söküyor.

Ortak menfaat var, ama ortak akıl kıt.

Sayın Meclis Başkanı bu maaş işine zaruretten diyor. Oysa ki benim bildiğim meclisin aşağı yukarı 2/3’ü çift maaş alıyor. Birisi emekli maaşı, diğeri de milletvekili maaşı.

Halktan saklanan burası...

Ha yetmiyor...

Olabilir, ama başka yetmeyenler de var, hem de milyonlarcası.

Onun yetmeyişine bir çare bulmuşsan, o zaman senin de yetmeyişine zam yap.

Yeni düzenlemeye göre milletvekili maaşları 16.000 TL yi bulacak.

Az mı, yoksa göz mü doldurmuyor?

Öyle ya, adı üzerinde milletin vekili.

Vekile zaman, asıla teselli...

O zaman ben de 550 milletvekilinin Meclis’te gerçekten ne iş yaptığını merak ediyorum.

Meclis kürsüsüne kurşunu koyan da bu parayı alacak, akşama kadar muhalefet tespihi sallayan da... Bana kalsa bu sayıyı 300’e indiririm. Sayı 300 olunca barajı kaldırırım...

Çin’e bakıyorum, nüfusu 1 milyar 200.

Devlet meclisi 13 temsilci, bir genel sekreter ve 65 milletvekilinden teşekkül ediyor. Türkiye’ye bakıyorum, nüfusu 74 milyon, milletvekili sayısı 550.

Herhalde biz Çin’den daha çok zenginiz!

¥

Sağlık ve gıda... Bir yandan devlet trilyonları harcayarak ülke genelinde sağlık sorununa çareler ararken, diğer taraftan sorumsuz gıda üretimi yüzünden sağlığımız her geçen gün bozuluyor.

İki olay dikkatinizi çekti mi?

Birisi Mehmetçiğe yedirilen domuz etleri, diğeri de Kayseri’de özel bir hastanenin rezaleti. Özellikle Trakya’da çokça domuz çiftliği var, herkesin merakı bu etler kime yediriliyor?

Yahudiler domuz eti yemez.

Geriye Hıristiyanlar kalıyor, onların da bu çiftlikleri tüketecek kadar nüfusu yoğun değil. E o zaman pazar yerleri hastaneler, okullar, kışlalar, lüks oteller, marketler, lokantalar...

Nasıl olsa bu yerler çok az denetleniyor, dayan gitsin...

Bir de bitkisel ilaç aldatmacası... Üç kağıtçı medyumlar...

Bu cambazlar hastanın psikolojisinden faydalanarak piyasayı adeta sardılar. Bazen de ekranlara çıkarak reklam yapıyorlar. Allah bilir gelen paralar patronla kırıştırılıyor...

Hastane rezaleti dedik... Hem de tarihi bir rezalet.

Ameliyat yapanlar elektrikçi, marangoz, kimyager.

Zavallı hasta canının derdinde, özel hastane diye gidiyor. Ne bilsin marangozun kendisini ameliyat ettiğini. Oluyor işte domuz eti de yediriyorlar, marangoza da ameliyat ettiriyorlar.

Denetlemek zor iş mi? Değil ama ne hikmetse olmuyor işte, yapmıyorlar. Enseledin mi bu namussuzları bacağından asacaksın. Ama asmıyorlar, aksine zengin oluyorlar...

Allah’ım (c.c) sağlığımızı sana emanet ediyoruz, başka çaremiz kalmadı...

¥

Bir başka sürpriz atak, durduk yerde halk arasında Haberal denilen tutuklulara izin hakkı tanıma yasası. Öncesi Şike yasası, devamı çete suçlularına bir nevi açık çek...

Acıdık, hadi biraz dolaşın gibisinden!

Buna da bal gibi gevşeme denir...

Benim endişem, iktidardaki değişik sesler hayra alamet değil, birileri sorumsuzca konuşanların ağzını iğne iplikle dikse iyi olacak. Önüne gelen konuşuyor...

Düşünün, çete veya terör suçundan müebbet hapis cezası ile yargılanana yol hariç iki gün izin verdin mi yapacağını yapar. Ne mi yapar?

Toz olur, bir daha bulamazsın.

Veya Meclis’e gider oturur, bir tas sütü döker.

Bu işin arkası manzaralı gelir; kaçmalar, kovalamalar, intikam alma...

Ben de o kürsü de hakim olsam ne yaparım? Düşünürüm, adamı olan kırıyor, geriye adamsızlar kalıyor. Zayıflar üzerinden yargılayan hakim mı olayım?.. Hem sahipsizleri yargılamaya adalet mi denir?.. İçeride bir tane koymam, hepsini dışarı salarım...

Dikkat edin, sanki havalar ona doğru gidiyor...

YENİ AKİT

YAZIYA YORUM KAT