1. YAZARLAR

  2. Mehmet Altan

  3. ‘Yüksek Yargı Partisi’ mi?
Mehmet Altan

Mehmet Altan

Yazarın Tüm Yazıları >

‘Yüksek Yargı Partisi’ mi?

25 Mart 2010 Perşembe 04:42A+A-

 “Anayasa Değişikliği Tasarısı” Pazartesi günü Meclis Başkanlığı’na sunulacak...

Meclis’e “Anayasa Değişiklik Tasarısı” sunmak, yüksek yargı için, örneğin HSYK Başkan Vekili için ne anlama geliyor?

Yüksek Yargı ile dalga geçmek” anlamına geliyor.

Niçin?

Çünkü Meclis’te “halk iradesi” var.

Peki, onlara göre ne olmalı?

12 Eylül Askeri rejimi... Beş darbeci general.

Neden?

Çünkü HSYK’yı onlar kurmuştu.

“Askeri Cunta”nın kurduğu kurumu “parlamento” değiştirmeye kalkar ise otuz yıldır bu konumdan huzursuz olmayan bir zihniyete “dalga geçiliyor” gibi gelebilir.

Doğru...

Askeri darbenin tesis ettiği kurumda parlamentonun ne işi var, dalga mı geçiyorsunuz?

***

Yargıtay için durum farklı mı?

Hayır...

Onlar da parlamento ve referandum sürecinde yapılacak değişikliği “yargıyı kuşatmak” hatta “yargıyı ele geçirmek” olarak görüyor.

Halk iradesine düşmanlığa kadar varan bu karşıtlık niye, insan merak ediyor.

Dönüp, Yargıtay’ın “kuruluş yasasına” bakıyorum...

Kanun Numarası: 2797, Kabul Tarihi: 04/02/1983, Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 08/02/1983, Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 17953...

Nur topu gibi, tam bir 12 Eylül çocuğu.

Askeri Cunta kurar ise “sorun” yok, halk iradesi değişiklik ister ise “kuşatılma”...

Aslında “askeri rejim” esas alınır ise gerçekten de “halk iradesi” tam bir kuşatma olarak algılanabilir.

Galiba sorun da tam burada...

12 Eylül Rejimi’nin sularında yıkanmış iseniz, “halk iradesi” alerji yaratıyor...

Ve normal bir demokratik sürece de öyle bakıyorsunuz:

“Yargı ile dalga geçiyorlar”...

“Yargı kuşatıldı”...

***

“Anayasa...

Hâkimler ve Savcılar Yasası, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Yasası...

Danıştay, Yargıtay...

Askeri Yüksek Yargı Mahkemesi Yasası, Askeri Yargıtay Yasası...”

Darbeci beş generalin “tercihlerine” göre oluşmuş...

Ve darbecilerin oluşturduğu “Ankara hukuk sistemi”, otuz yıldır hiç mi hiç bundan rahatsız olmamış.

Bırakın rahatsız olmayı, yürürlükteki meşru rejimi yok eden, anayasal düzeni ilga eden askeri darbe ertesinde dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı cuntacıların elini öpmeye gitmedi mi?

“Kuşatılma, dalga geçme” ifadeleri o zamanlar ortalıkta yoktu.

Şimdi...

Kenarından, kıyısından, yetersiz ve sınırlı da olsa “demokratik tercih” söz konusu oldu mu, Yüksek Yargı adeta bir 12 Eylül Partisi gibi inanılmaz bir üslup ile ve doğrudan parlamentoyu, halk referandumunu hedef alan açıklamalar yapmaktan çekinmiyor.

***

Doğrusu bu konuda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a hak vermemek mümkün değil:

“Her fırsatta kendilerini siyasi taraf haline getiren, siyasetçi gibi konuşan, hukuki değil siyasi yaklaşımlar içinde olan bir kısım yüksek yargı mensupları da önce kendileri kuvvetler ayrılığına saygı göstermeli, yürütme ve yasamanın yetkilerini ele geçirmeye çalışmaktan vazgeçmelidirler.

Hele hele ‘yargıyla dalga geçiyorlar’ gibi nezaketten, konumunun ağırlığından uzak, milli iradeyi hafife alan açıklamaları ben gerçekten talihsiz bir yaklaşım olarak değerlendiriyorum.

Hele hele tanıdıklarımdan bu tür yaklaşımı görmek beni çok daha üzdü. Hiç kimse ‘Türkiye’nin kendine özgü şartları var’ diyerek bu ülkeyi ve milleti ileri demokrasiden, çağdaş hukuk standartlarından mahrum bırakamaz.”

***

Askeriye’nin sürekli halk iradesine müdahalesine kamuoyunun genel yaklaşımı:

“TSK Partisi” şeklindedir...

 Galiba şimdi bir de yedeği oldu:

 “Yüksek Yargı Partisi”...

STAR

YAZIYA YORUM KAT