1. YAZARLAR

  2. ABDULLAH SEYDA

  3. Habeşistan’daki yetimlerimiz
ABDULLAH SEYDA

ABDULLAH SEYDA

Yazarın Tüm Yazıları >

Habeşistan’daki yetimlerimiz

22 Ağustos 2023 Salı 23:45A+A-

Merkezi Addis Ababa’da bulunan Yetimleri Koruma Merkezi’nin şubelerini ziyaret etmek istediğimizi merkez müdürüne iletmiş, kendisi de müsait oldukları bir zamanda beni alıp götüreceklerini söylemişti.

Merkez, Addis Ababa’da, üç şubesi ise çevre il ve bölgelerde.

Tabi birçok yetimhane var. Bugün size, ziyaret ettiğimiz Arsi şehrine bağlı Dêra Yetimleri Koruma Derneğinden bahsedeceğim.

Sabah yedi beni kapıda alan Yetim Merkezi Müdürü Ş.K. Fakih, Projeler Birimi Başkanı Ziyad ile yola çıktık. Şoförle birlikte dört kişi Bismillah deyip bir buçuk saatlik mesafedeki Adâma şehrine geldik. Bir kahve içtikten sonra oradan da birini alıp yavaş yavaş yola çıktık. Yağmurlar nedeniyle Awaş nehrini geçmemizle, ‘İşte Arsi il sınırları içine girdik’ dedi rehberimiz. Yaklaşık bir saat sonra Dêrâ’ya vardık. Şehir geniş bir alana yayılmış durumda. Bu arada Arsi şehri ve bölgesi ulemasıyla meşhur. Birçok Medreseye ev sahipliğini yaptığı gibi birçok âlimi de yetiştirmiştir.

habes-1.jpg

Yetim merkezi müdürüyle sadece yetimhaneyi ziyaret etmek istediğimi ve bununla ilgili bir değerlendirme yapmak istediğimi söylemiştim. Yolda ne olur ne olmaz belki yetim anneleri gelir diye Şeyh Kemal’e ‘bir kurban kesme imkânımız var mı?’ deyince, ‘elbette’ dedi.

Aslında fiyatlar normal ve hayvanlar da iyiyse iki adet kesmeyi içimden geçiriyordum. Çünkü iki emanet kurban vardı bende.

habes-2.jpg

Oraya geldiğimizde ne görelim, onlarca çocuk ve anneleri. Gelmeye de devam ediyorlardı. Yetimhane ‘ne yapalım, iki tane yetmez. Küçük bir büyük baş alalım mı?’ deyince ben ‘hayır iyi bir tane alalım, Allah kerimdir’ dedim ve hayvan pazarına gittik.

Hayvan pazarı geniş bir alana kurulmuş bir Pazar. Çok uzak değildir. İndik, yüzlerce büyük baş hayvan. Yarın da küçükbaşların pazarıymış. Karışıklık olmaması için iyi bir fikir bu.

Yavaş yavaş gezmeye başlıyoruz. Yetim merkezi müdürüne ‘iyi bir tane al. Allah niyetimizi biliyor. Hiç meraklanma, Rabbim yardımını gönderir’ dedim.

habes-3.jpg

Beni görünce hayvan sahipleri fiyatı indirmiyordu. Rehberimiz bana ‘istersen arabaya geç, sen olmadan pazarlık yapalım. Çünkü seni görünce indirmiyorlar fiyatı’ dedi. Ben de araca, oradan da camiye gittim.

Bu arada bir dostum beni aramış, cevap vermeyince mesaj yazmış ‘hocam bir akika kurbanı var, müsaitsen kestirebilir misin?’ Aman ya Rabbi. Daha yeni abdest aldım. Şeyh Kemal hayvanı almış ve kapıda beni bekliyorlar. Ve dostumun mesajı. Buna ne derseniz deyin… Rabbimin yardımı olarak gördüm. Bu arada daha önce ‘hocam zaman zaman büyük baş alıyorsunuz, bir iki hisse eksikse beni arayın’ diyen bir kardeşime döndüm, ancak şarjım bitti. Bana cevap verdi. Neyse daha önce bana yardım gönderen ve tasarrufu bana bırakan iki üç kardeşi de ekleyerek kurbanımızı alıp yetimhaneye geldik. Kalabalık daha da artmış. Yine Müdüre ‘üstad bu yeter mi?’ deyince, ‘evet yeter, gelen birçok çocuk bu kadınlardır zaten. Çocuklara değil de onlara dağıtacağız’ dedi. Oradaki görevli arkadaş da çok çalışkan. Hemen listeyi hazırladı. Kadınlar ağaçların gölgesinde uslu uslu bizi beklemeye koyuldular. Ne ses ne gürültü ne de karışıklık. İlk defa böyle bir düzen görüyordum.

Hayvanımızı boğazladıktan sonra çocukları elli metre uzaktaki ağaca götürdük. Kız ve erkek olarak iki sıra yaptık. Ben bir taraftan Müdür bir taraftan onlara beraberimizde getirdiğimiz şekerleri dağıttık. Biraz artınca, ağaçların altında oturan hanımlara dağıttım. Kucağında çocuğu olanlara iki adet verince sevinçleri görmeye değerdi.

habes-4.jpg

Müdür bey, hepsini toplayıp kısa bir konuşma yaptı. Amaçlarının aslında bugün sizinle görüşmek değil, burayı ziyaret etmekti. Ancak sizler gelince, bir kurbanla başladığımızı ancak sayınız artında bunu büyük baş hayvana çevirdiğimizi iletti. Ben de kısa bir selamlama konuşması yaptım. Daha sonra kadınlardan üçü ayrı ayrı kalkıp bize ve bu hayra vesile olanlara dua ettiler.

Ben bir ağacın altına geçtim, çocuklar yanıma gelmeye başladılar. Erkek çocuklar sokuluyor, kolumun ve elimin altına girmek, tenime dokunmak istiyor. Bazıları ellerime dokunuyor, elini elimin içine sokuyor, biri ceketimin yenini biraz yukarı kaldırıp tüylere bakıp arkadaşına bir şeyler söylüyor. Biri yüzüme dokunuyor, hafif sakalımdan tutup merakını gideriyor, biri elini yüzüme sürüyor. Birbirlerini itiyorlar. Küçük kızlar da gelmeye başladı. Önümde duruyorlar. Ben de çaktırmadan birini gıdıklıyorum, birinin yanağını çekiyorum, birinin elini tutuyorum, birinin karnına hafifçe dokunuyorum. Gülüyorlar da gülüyorlar. Yetimhanedeki görevli müdahale etmek istedi. Ben bırakmadım. Ona ‘çocukları rahat bırak, sıkıntı yok’ dedim. Galiba etrafımı sararak beni rahatsız ettiklerini düşünmüştü. Halbu ki ben çok mutluydum. Onları güldürmek, sevindirmek istiyordum. Tepkilerini alıyordum. Subhanallah ne hissediyorlardı, bilemiyorum ama çok mutluydular. Beyaz gömleğim tozdan özellikle yaka kısmı kırmızı olmuş, lacivert ceketim çocukların sümüğüyle süslendi. Hiç oralı olmadım. Gömlekleri belki kirliydi, elleri de öyle. Ama yüzlerindeki tebessüm… Kadınları uzaktan süzüyorum. Yüzlerinde derin bir hüzün… Bir umutla size bakıyorlar.

habes-5.jpg

Bir kez daha anladım: Kalbin nasıl yumuşadığını. Çocuklar cıvıl cıvıl. Bir de birinin elinde Kur’an görünce okuttum iki kişiye. Bir erkekle bir kız çocuğu bize Kur’an okudular.

Çok düşündün dostlar çok. Bu çocukların babaları yok… Anneleri de onları geçindirme derdinde… Sonra kurbanın yanına gelip yakındaki gölgelikte oturdum ve avluyu baştan sona süzdüm. Ne zamandır bu insanlar iki üç kilo et için bekliyorlar. Bu arada yanımıza bir kadın gelip müdürle konuştu. Ağladı. Ben ‘hayırdır’ deyince, sabah çocuklara bir şey veremediğini söyledi. Az sonra bir kadın daha geldi. Yedi yetimi varmış. Kocası imam, vefat etmiş. Gelip derdini anlatıyorlardı kadınlar. Ben gölgeye çekildim ve gözyaşlarıma hâkim olamadım… ve başımı ellerimin arasına alıp düşünmeye başladım bir onları, bir kendimi, ailemi, memleketimi, çevremi, yaşadığım toplumu, Müslümanım ve Mü’minim diyenleri…

habes-6.jpg

Burada kayıtlı 120 yetim aile varmış. Bina ikindiye kadar okul görevini görürken, ikindiden sonra Kur’an-ı Kerim ve dini bilgiler veriliyormuş çocuklara. Buraya gelen yetim çocukların sayısı ise 250 civarında.

Kurbanımızın kesilip poşetlendiğini gördük. Bunu birlikte dağıttıktan sonra vedalaşıp Addis Ababa’ya döndük.

Rabbim vesile olanlardan razı olsun.

YAZIYA YORUM KAT

4 Yorum