1. YAZARLAR

  2. Dr. Sivilay Genç (Abla)

  3. Versace marka Milli Görüş gömleği
Dr. Sivilay Genç (Abla)

Dr. Sivilay Genç (Abla)

Yazarın Tüm Yazıları >

Versace marka Milli Görüş gömleği

02 Nisan 2009 Perşembe 04:31A+A-

Soru: Sevgili Sivilay Abla, seçim propagandalarında Saadet Partisi adayları Ak Partilileri jipe binmekle, burjuva olmakla suçluyorlardı. Bu söylem etkili oldu ki Ak Parti’den bir miktar oy Saadet’e kaydı. Acaba jiplerden inip yerli otomobillere binerlerse oylarını geri alabilirler mi? (Oktay – Sakarya)

Cevap:
Sevgili Oktay, Müslümanlar Versace’yi Necmettin Erbakan’dan, Vakko eşarbı, Fransız gipürü yüz bin dolarlık duvakları kızları Zeynep ve Elif Erbakan’dan, arkasında S ve X harfleri dolu jiplere binmeyi de oğlu Fatih Erbakan’dan öğrendi. Hacca VIP turlarla gidip Kâbe manzaralı süitlerde kalmayı, yaz tatili için beş yıldızlı, mümkünse yedi yıldızlı otellerin komple katını kapatmayı, yatlarla açık sulara açılmayı da.

Ak Partililer hâlâ bunları yapıyorlarsa demek ki Milli Görüş gömleğini tam olarak çıkarmamışlar. Fırsat bu fırsat anadan üryan soyunup hamamda kırklanma fırsatı. O zaman giden oylar da geri gelir yenileri de.



Belediye nasıl soydurulmaz?

Soru:
Sevgili Sivilay Abla, orta büyüklükte bir ilçenin belediye başkanı seçildim. Gerçekten dürüst, namuslu bir başkan olmak, arkamdan herkesin güzel konuşmasını istiyorum. Ama biliyorum ki başkan denilen meret şişede durduğu gibi durmuyor. Acaba bünyemi korumak, belediyemi soydurmamak için ne gibi tedbirler almalıyım? Saygılarımı sunarım. (Rumuz: En endişeli başkan bizim başkan)


Cevap:
Sevgili Başkan, belediyeyi soymaya karar verdiler mi bunu durdurmak çok zordur. Ama doğru yere geldin. Sana ve soyulmaya karşı direnç göstermeye hevesli tüm başkanlara altın ipuçları.

Belediyeyi soymayı düşünenler şahıs şirketiyse pazartesi oy verirler. Hatta bugünlerde sandıklar çabuk sayıldığı için gece yarısına doğru. Eğer kalabalık bir aile şirketiyse amca çocukları daha önceden partilere dağılmıştır. Yani pazartesini beklemeden sonucu garantiye almışlardır.

İlk sortiler kutlama ziyaretleriyle başlar. Şüpheli, çok pahalı bir parfümü üzerine boca etmiştir. Siz ya da sekreteriniz (ki sekreterler en kritik pozisyondaki kişilerdir) “a burası ne güzel koktu” demeye görün. “Efendim gelecek sefere parfümümden size de bir tane hediye getireyim, Free Shop’tan 3-5 tane almıştım dostlara hediye etmek için” cevabını alırsınız. İşte elinizi vermiş ve kolunuzu kaptırmış durumdasınız. Adam hem ikinci ziyareti garantiye almış hem de size beleş denilen zehirli zakkum reçelini tattırmış olur. Parfüm yerine kravat, teknolojik bir çakmak da olabilir.

İkinci olarak sizi en zayıf noktanızdan vurmayı denerler: Çocuklarınız. Masanızın üzerinde mutlu bir aile tablosu fotoğrafı var diyelim. “Maşallah oğlan kaç yaşında?” diye başlar söz, sonra “Fenerli mi,” diye ikinci soru gelir. Siz “yok Beşiktaşlı” demekle bile golü yemişsinizdir. “Ya öyle mi, benim oğlanda. Gelecek sefere küçük kardeşime bir sürprizim var” diyerek zafer turu atar. İki gün sonra tüm Beşiktaşlı futbolculardan imzalı bir top ya da Beşitaş-Fenerbahçe maçına özel locadan bilet ile kapınıza dayanmıştır.

Ya aklıma başka neler neler geliyor ama eşeğin aklına daha fazla karpuz kabuğu getirmemek için yazmıyorum. Tüm dürüst, ahlaklı belediye başkanlarının Allah yardımcısı olsun.



Ankara’ya dönüşünü

Soru:
Sevgili Sivilay Abla. Daha önceki yazılarınızda Ankara Batıkent’te kooperatif başkanına benzettiğiniz Kılıçdaroğlu yüksek bir oy aldı ama kazanamadı. Şimdi Ankara’ya geri dönüyor. Merak ediyorum Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul’un en çok nesini sevmiştir?

Cevap:
Şıkları da ben vereyim: a) Simidini, b) Boğaz’ını, c) Vapurunu, d) Ankara’ya dönüşünü.

Cevap veriyorum: d şıkkı. Bir İstanbullu için Ankara ne ise bir Ankaralı için İstanbul odur. KÂBUS.

TARAF

YAZIYA YORUM KAT