1. YAZARLAR

  2. MURAT AYDOĞDU

  3. Vefakâr Olmak
MURAT AYDOĞDU

MURAT AYDOĞDU

Yazarın Tüm Yazıları >

Vefakâr Olmak

23 Nisan 2010 Cuma 00:28A+A-

Vefa’ya en çok ihtiyacımız olan dönemlerde;

Öldürenlerden misiniz, yoksa vefalılardan1 mı?

Ölenlerden misiniz, yoksa vefat edenlerden2 mi?

Kimi insan sürekli öldürür, kimisi de tamamlar. Dostlukları, dostlarının kusurlarını, ünsiyeti, hanif olanı, maruf olanı. Öldürenler bir yana, yaşatanlar diğer yana. İşini dosdoğru yapıp sonuna kadar tamamlayanlar bir yana, yarım yamalak bırakanlar diğer yana. Hayat bu ayrışmanın mücadelesi değil mi?

Kitabımız, vefalı olmaktan, ahde vefa’dan bahseder.

Ömrünü tamamlamadan, ruhu ölmüş insanlarla o kadar sık karşılaşıyoruz ki! Nefsini öldüremeyen, içindeki şeytanı öldüremeyen, putları kıramayan, sonra da şevkini öldürenlerle karşılaşıyoruz.

İsa(as)’da vefalıydı ve Rabbimiz onu Muvaffak kıldı3.

“Sanmayın ki ben yıkmaya geldim, ben tamamlamaya geldim”4

Vefa; mizan/ölçü sahibi olmayanların yaklaşamadığı bir kavramdır.

Ölçüsüz davranmak sadece ticari değil, verilen bütün sözlerde, yapılan anlaşmalarda ve doğuştan verdiğimiz ahitleşmelerde geçerli bir kavramdır. Ölçüsüzce yapılan konuşmalar, gönül kırmalar, davranışlar susturma ve tahakküm içeren tavırlardır. Yakınlık ister akraba olsun, ister inanç kardeşliklerinde olsun bütün ölçülü tavırlar vefa kapsamına girer.

“Yetimin malına, rüşt çağına ulaşıncaya kadar, en güzel tarzın dışında yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru yapın (اَوْفُوا الْكَيْلَ). Biz, bir kimseyi ancak gücünün yettiği kadar mükellef tutarız. Konuştuğunuz zaman akraba bile olsa adaletli olun. Ve Allah’a verdiğiniz sözü yerine getirin! (بِعَهْدِ اللّٰهِ اَوْفُوا) İşte, (Allah) size bunları düşünür, öğüt alırsınız diye tavsiye ediyor.”5

İnsanları kendine vefalı olmaya zorlamak bir çeşit kibir değimlidir?

Vefalı olana, Rabbimiz daha çok vefa gösterir. Bu tastamam karşılığını vermektir. Vefa astın üstüne itaati olarak algılanmış hep. Sonra itaat kültürü sarıp sarmalamış toplumumuzu, vefalı deyince koşulsuz boyun eğmek anlaşılmış.  Hâlbuki vefa’da Üstün astına davranışı boyutu da var.

 “İman edip doğru hareket edenlere mükâfatlarını tam verecek (فَيُوَفّٖيهِمْ) ve onlara nimetini daha da artıracak, kulluktan çekinenleri ve kibir taslayanları da acı bir azap ile cezalandıracaktır. Kendilerine Allah’tan başka bir veli ve yardımcı da bulamayacaklardır.”6

" ...Allah'tan daha çok ahdine vefa (اَوْفٰى) gösterecek olan kimdir? ... "7

İkrar eden herkes bir söz verir, emaneti yüklenir. Ahde vefa’nın ilk koşulu budur.

Yüklenilen emanette Allah’ın yardımı vahyi kriterlere uymayan, ondan beslenmeyen vefadan nasıl söz edilir ki? Vefa dosdoğru Kitaba tabi olmaktır, beşeri ideolojilere bağlılık (Yüzleri doğuya-batıya dönmek) ve liderlerine bağlılık değil. Ve günümüzde birçok cahili kavrama, taassuba, kutsal addedilen birçok şeye duyulan vefa körükörüne bağlılık getirir.

“-Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne döndürmeniz iyilik değildir. Fakat iyilik Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden, malını sevgisine rağmen; akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolculara, dilencilere, kölelere ve esirlere veren, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, sözleştikleri zaman sözlerini yerine getiren (وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ), sıkıntıda, hastalıkta ve savaşta sabredenlerin durumudur. İşte sadıklar ve muttakiler onlardır.”8

Vekil kabul ettiğimiz, saygı duyup yetki, verdiğimiz insanların vefası da söz konusudur. Mutlak itaatin yalnızca Allah’a olacağı unutulmuş zamanla9. Zan içermeyen bir kaynaktan beslenen Müslüman10, biraz hakka meyledip sonra arkasını dönen11, işini yarım bırakan gibi değildir. İbrahim(as)’in vefa’sı ise12, çalışıp çabalamak13 ve karşılığında Allah’ın vefa’sı/tastamam ödüldür14.

Mescidi Dırar’dan, Fitne ve Müslümanlara zarara amaçlı hak suretinde görünen kurumlardan söz eder15 Kitabımız. Allah’ın vefasından, karşılığını tastamam vereceği hoşnutluktan bahseder16, sonra müşriklere mağfiret yasaklanır17.  Vefalı olmak, uyanık durmaktır, müşrik yapıları bırakıp kusurlu gördüğümüz kurumlara amansızca saldırmak, kusurları muhabbet yerine sloganla düzeltmek ya da tuzağa çekip açıklarından medet ummak, farkına varılmamış vefasızlık, Mescidi Dırar konumuna düşmektir.

Vefa rahmet sahibi olmaktır, adam harcamak değil.

Vefakâr İbrahim’in, putları kıran baltası, aynı zamanda vefasızlığın putlarını da kırdı18. Kıramadığımız putlar, filizlerin tamamlanmadığı bir dünyaya dönüştürür ruhları. Karizmatik tavırlarımız, isyankâr ruhlarımız uyuşur birçok insanla. Sonra; Saman alevi gibi, selle gelen köpük gibi parlayışlarla arkadaşlıklar oluşur.  Kalıcılığını kaybetmiş muhabbetler, birbirimize çekilmiş kılıçlara dönüşür, isyankârlık ta, adam harcamaya dönüşür. Yeşermeye yüz tutmuş dostlukların, meyve vermeye hazır filizlerin budanması mı vefalı olmak? 

“Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi… Bir peygamberin kendisine verilen emanete hıyanet etmesi düşünülemez. Çünkü kim O’nun emanetine hıyanet ederse, kıyamet günü hıyaneti ile gelir. Sonra herkese kazancı, haksızlık yapılmadan ödenir (تُوَفّٰى)19

Vefa zulme isyandır, boyun eğmek değil

Kitapta ayrılığa düşenler20, emrolundukları gibi dosdoğru olamayanlar21, bir de zulme meylederlerse22 vefadan ne pay alırlar. Namaz23, sabır24 ve fesattan men etmek25 yoksa helak olmuş bir toplum kalır geriye26.

 “Rabbin onların yaptıklarının karşılığını tam olarak verecektir. (وَفِّيَ) Allah, onların yaptıklarından haberdardır.”27 

İsyan zulme karşıdır, acelecilik değil.

Acelecilik, kavga ve dövüş çoğu zaman provokasyondur28. Okumanın ve mücadelenin tertili, acele etmeden kavgayı son çare gören vefalı bir duruştur ve hakkının yenmesinden korkmamaktır29. Bu gün savaş yok dostlarım30, kurbanınızı kesin ve vefalı davranıp hazırlık yapın31. Vefakârlık, şimdi dayanışma, danışma kalplerin yumuşamasıdır32.

“Siz de onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın ki bununla Allah’ın düşmanlarını, sizin düşmanlarınızı ve sizin bilmeyip Allah’ın bildiği bundan başka düşmanları korkutasınız. Allah yolunda sarf ettiğiniz her şey size hiç bir haksızlık yapılmadan ödenecektir.( يُوَفَّ) 33 

Vefakâr olanı Allah muvaffak kılacaktır.

“Allah, İsa’ya şöyle buyurmuştu: -Ey İsa, seni vefat (مُتَوَفّٖيكَ) (muvaffak olmak) ettireceğim ve seni katıma yükselteceğim. İnkâr edenlerden seni tertemiz ayıracağım. Sana tabi olanları kıyamet gününe kadar inkâr edenlerin üstünde tutacağım. Sonra bana döneceksiniz. Sizin aranızda, hakkında ihtilaf ettiğiniz konularda hüküm vereceğim.”34

“İman edenlere ve doğruları yapanlara ise mükâfatlarını eksiksiz verecektir. (فَيُوَفّٖيهِمْ) Allah, zalimleri sevmez.”35

 

Dipnotlar:

1-    Tamamlamak, tastamam yapmak vefa’nın kelime karşılığıdır.

2-    Vefat/ömrü tamamlamak, gerçekte yaşatmaktır. Rabbimiz, halis bir niyetle yönelenler ölür ya da öldürülürse, kusurlarını bağışlar, tamamlar ve vefat ettirir.

3-     “Allah, İsa’ya şöyle buyurmuştu: -Ey İsa, seni vefat (مُتَوَفّٖيكَ) (muvaffak olmak) ettireceğim ve seni katıma yükselteceğim. İnkâr edenlerden seni tertemiz ayıracağım. Sana tabi olanları kıyamet gününe kadar inkâr edenlerin üstünde tutacağım. Sonra bana döneceksiniz. Sizin aranızda, hakkında ihtilaf ettiğiniz konularda hüküm vereceğim.” 3,55

5,117

4-    Matta, Bab 5/17

5-    6,152

“ …Ölçü ve tartıyı tam yapın (وْفُوا الْكَيْلَ وَالْمٖيزَانَ), insanların eşyasından bir şeyler eksik vermeyin...” 7,85

“-Ey Halkım, ölçü ve tartıyı hakkıyla yapın (اَوْفُوا). Kimsenin malını eksik vermeyin. Yeryüzünde fesatçı olup karışıklık çıkarmayın.” 11,85

“Bir şeyi tarttığınız zaman, tam (اَوْفُوا) tartın. Doğru terazi ile tartın. Bu hayırlıdır ve sonuç itibariyle de en iyisidir.” 17,35

Ölçüyü tam (وْفُو) tutun. Eksik tartanlardan olmayın.” 26,181

6-    4,173

7-    9,111

8-    2,177

9-    53,26

10- 53,28

11- 53,33-34

12- 53,37

13- 53,39

14- 53,40-41

15- 9,17

16- 9,111

17- 9,113

18- 53,37

19- 3,159-161

20- 11,110

21- 11,112

22- 11,113

23- 11,114

24- 11,115

25- 11,116

26- 11,117

"Küfredenlere gelince, onların çalışmaları engin çöllerdeki serap gibidir. Susayan kimse onu su sanır. Fakat yanına vardığı zaman hiç bir şey bulamaz. Orada Allah’ı bulur, O da onun hesabını tastamam görür. (وَفّٰیهُ) Allah, hesabı çabuk görendir." 24,39

“Öyleyse sakın onların taptığı şeylerden kuşkun olmasın ki onlar, daha önce babalarının tapındığı gibi tapınıyorlar. Biz, onlara nasiplerini hiç eksiksiz ödeyeceğiz. (مُوَفُّوهُمْ)” 11,109

27- 11,111

28- 19,83-84

29- 20,112-114 ; 46,35

30- 48,20-21

31- Hudeybiyede Allah Elçisinin tavrı budur.

32- 39,23 ; 3,159 ; 9,114 ; 11,75

33- 8,60

34- 3,55

35- 3,57

YAZIYA YORUM KAT

3 Yorum