1. YAZARLAR

  2. Tamer Korkmaz

  3. Uçarı kaçarı yok…
Tamer Korkmaz

Tamer Korkmaz

Yazarın Tüm Yazıları >

Uçarı kaçarı yok…

23 Nisan 2009 Perşembe 10:10A+A-

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin tarihi kararı Ergenekon örgütünün destekçilerini fena halde üzdü.

Mahkemenin, Danıştay Davası'nın Ergenekon'la birleştirilerek İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesine karar vermesi çok önemli bir kilometre taşıdır.

*

Bu aşamaya nasıl gelinmişti?

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Şubat 2008'de karara bağladığı Danıştay davasıyla ilgili hükmünü bozmuştu.

Bu yöndeki karar, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Ergenekon örgütüyle Danıştay baskını arasında bağlantı kurmamış olmasından kaynaklanıyordu.

Yargıtay'ın bozma kararından sonra Danıştay Davası Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görülmeye başlanmıştı; ikinci duruşmada mahkeme Yargıtay'ın kararına uymak suretiyle Danıştay sanıklarına Silivri yolunu açmış oldu.

Böylelikle, “Danıştay Saldırısı'nın Ergenekon yapımı olduğu” gerçeğinden kaçışın mümkün olmadığı bir kere daha görüldü.

Danıştay-Ergenekon bağlantısı hakkında birçok kuvvetli delil bulunmasına ve bu sağlam kanıtlara her aşamada yenilerinin eklenmesine rağmen…

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi geçen yıl hükme bağladığı davada darbeci örgütle kanlı Danıştay baskını arasında bağlantı kurmamaya özen göstermişti.

Ama, sonunda ne oldu?

Mahkeme, Yargıtay'ın 'hayati' bozma kararından sonra vahim bir yanlıştan döndü.

Hukukun gereği gecikerek de olsa yerine getirildi.

*

Hal böyleyken, Ergenekon İddianamesi'ndeki 'Lobi' belgesini hatırlıyoruz.

O belgeye göre, Ergenekon yapılanmasının içinde

'Hukuk' departmanı da var.

Çok merak ediyorum…

Ergenekon örgütünün 'Hukuk' kolu ne türden faaliyetler gösteriyordu, acaba?

*

Kanlı Danıştay Baskını'nın Ergenekon'un işi olduğunun ispatlanması, saldırıyı gerçekleştiren Alparslan Arslan'ın “dinci bir katil” olduğu yönündeki kirli propagandayı çöpe göndermişti.

“Ulusalcı” tetikçi Arslan aktörlüğünü son duruşmada da sürdürdü ve “Başörtüsünü yargılayanı keserim!” diye bağırıp çağırdı, ancak bu şovu hiçbir işe yaramadı.

En başından beri bu ve benzeri yanıltıcı/ters köşe repliklerle “konuşturulan” Alparslan Arslan'ın arkasından iddia edildiği gibi “dinci bir örgüt” değil, ulusalcı Ergenekon örgütü çıkmıştı.

O hayali örgütün lideri olduğu öne sürülen “sahte şeyh” Danıştay davasında müebbet hapis istemiyle yargılanmış fakat beraat etmişti.

Sadece bu 'yargılanma numarası' bile aslında ne olduğunu anlatmaya yetiyordu.

Alparslan Arslan'ın babası, bu zamana kadar oğlunun saldırıyı “Danıştay'ın türban aleyhindeki kararı” için gerçekleştirdiğini öne sürüyordu…

Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin iki davayı birleştirme kararından sonra Alparslan Arslan'ın babası “Ergenekon oğlumu kullandı” diyor.

İlk günden beri ısrarla “Danıştay Baskını, laikliğe karşı düzenlenmiş bir saldırıdır” diyenler, buyurunuz!

*

Bütün bu gelişmelerden sonra ne oluyor?

Ergenekon destekçisi medya veya 'laikçi cephe' Danıştay Saldırısı ile Ergenekon örgütü arasında hâlâ herhangi bir bağlantı kurmaya yanaşmıyor.

Neden acaba?

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT