1. YAZARLAR

  2. İhsan Dağı

  3. Türkiye'nin bir ordusu var mı?
İhsan Dağı

İhsan Dağı

Yazarın Tüm Yazıları >

Türkiye'nin bir ordusu var mı?

30 Ağustos 2011 Salı 01:15A+A-

Gerçek bir ordunun kazandığı 30 Ağustos zaferinin yıldönümünde bu yakıcı soruyu sormak zorundayız.

İşi gücü siyaseti izlemek, toplumu gözetlemek, yargıyı dize getirmek olan bir ordu gerçek bir ordu değildir. Kafasını bu işlere takmış bir ordu asıl işini yapamaz. O 'iş' sahipsiz kalmışsa, 'işlev' görülmüyorsa böyle bir ülkede ordu yok demektir... Biz var olduğunu sanalım; ordusu siyaset yapan bir ülke ordusuz kalır.

Güya NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahibiz, Avrupa'nın birinci. Siyasetle zehirlenen bir ordudan geriye cuntalar, çeteler, darbe planları, üstlerini etkisiz hale getirme hazırlıkları, bildiriler, gömülü silahlar, yani kaos kalır.

Sorun yapısal. Şu veya bu general değil; mevcut kurumsal kültür, örgütsel yapı, zihniyet ve algı ordunun gerçek işini yapması için 'dizayn' edilmemiş. TSK dış saldırılara karşı ülkeyi korumak üzere tasarlanan ve yönetilen bir ordu olsa koca Genelkurmay Başkanı'nın konuşmasında 'ulusal güvenlik', 'bölgesel riskler', 'savunma stratejisi', 'yeni silah teknolojileri' gibi konuların bu 'üst düzey değerlendirme'de yer alması gerekirdi. Yok, umurlarında bile değil. Ne Suriye'deki gelişmeler, ne İran'ın nükleer silah çalışmaları, ne Kafkasya, ne Balkanlar... Kafasını kuma gömmüş, mensuplarını yargının elinden kurtarmaya çalışan, sadece iç siyasete odaklanmış bir ordu var karşımızda.

Söylenmedik söz kalmadı. PKK'ya karşı yürütülen mücadelede yapılan yanlışları yazanlara hain dediler, haklarında dava açtılar. Ne oldu? Bugün hakikati kendileri itiraf ediyorlar. Hani TSK'ya karşı 'asimetrik psikolojik savaş' yürütülüyordu? Ergenekon, Balyoz, Kafes, Bitirme Planı, İnternet Andıcı... Hani bunlar TSK'yı yıpratmaya dönük temelsiz iddialardı? Bugün en tepedeki komutan itiraf ediyor mensuplarının meşruiyetten çıktıklarını. İtiraf etmesine ediyorlar da, hâlâ, 'adamlarımızı korumamız lazım' anlayışına mağlup düşüyorlar. General Koşaner'in telaşı sesine yansıyor; 'aman dikkatli olun, açık vermeyin, birbirinizle dayanışın' mesajı veriyor. Ya korkuyorlar ya da kurumsal kimlik ve kültürlerinin dikte ettirdiğini yapıyorlar.

General Koşaner'in konuşmasında çok açık; komutanların temel derdi iktidar ve imtiyazlarını korumak. Siyasetle uğraşmaları bu yüzden. Eski Genelkurmay Başkanı'nın konuşmasında esas 'hasım' kim? TSK kimi ve neyi izliyor 'tehdit' olarak? Hasım da tehdit de içeride: siyaset ve yargı.

Siyaset çünkü; yanında yer alan medya, sivil toplum ve iş çevreleriyle orduyu kışlada kalmaya, asıl işine odaklanmaya zorluyor. Siyaseti ve toplumu istediği gibi yönetmeye alışmış ordunun tepkisi ise bildik; takip et, fişle, andıçla, itibarsızlaştır ve mümkün olduğunda da etkisizleştir. Siviller rakip, hatta hasım olarak görülüyor. Zihniyet bu.

Yargı çünkü; hukuksuzluğu araştırıyor, soruşturuyor ve yargılıyor. Ülkenin sahipliği kisvesi altında suça karışanları görmezden gelmiyor. 'Dokunulmaz' sanılanlara dokunuyor.

Böyle olunca da General Koşaner komutanlarının önünde hukuka, hükümete ve parlamentoya meydan okuyor. Genelkurmay Başkanlığı'nı zanlıları korumaya ve yargıyı korkutmaya yönelik bir iki bildiri dışında vukuatsız geçiren bir kişinin aslında iliklerine kadar 'misyon' adamı olduğunu anlıyoruz. Misyon, 'cumhuriyeti korumak ve kollamak'. Yani, darbe yapmak... Yasa değişmiş, toplum direnmiş, dünya kınamış General için sorun değil. Açık konuşuyor; varlık nedenleri bu. Bu ordu 'ne için tasarlanmış?' sorusunun cevabı da burada; siyaseti ve toplumu yönetmek için.

Peki siyaset kurumu ve toplum buna izin vermezse ne olacak? 2003 Mart'ından, yani Balyoz planından beri olanlar olacak...

Peki, Türkiye'nin bir orduya ihtiyacı yok mu? 'Yeni Türkiye'nin 'yeni ordu'ya ihtiyacı olduğunu söyleyenlerin kastettikleri de bu; siyaseti ve toplumu yönetmek üzere tasarlanmış bir ordu yerine, dış tehditler karşısında caydırıcılığı olan ve dışarıdan gelen saldırılara karşı ülkeyi korumak üzere tasarlanmış gerçek bir ordu.

Bayram gününde bu konuları yazmayacağımız günler elbette gelecek. Bayramınız mübarek olsun...

ZAMAN 

YAZIYA YORUM KAT

3 Yorum