1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Trump’ın tabanında çatlak: “Önce Amerika” mı, “Önce İsrail” mi?
Trump’ın tabanında çatlak: “Önce Amerika” mı, “Önce İsrail” mi?

Trump’ın tabanında çatlak: “Önce Amerika” mı, “Önce İsrail” mi?

Gazeteci Rabia İclal Turan, Trump’ın MAGA hareketinde İsrail’e verilen koşulsuz destek nedeniyle yaşanan ayrışmayı değerlendirdi.

05 Ağustos 2025 Salı 18:30A+A-

Trump’ın Tabanında Çatlak: “Önce Amerika” mı, “Önce İsrail” mi?

Rabia İclal Turan / Fokus+


ABD Başkanı Donald Trump ikinci döneminin altıncı ayını geride bırakırken, bir zamanlar en sadık destekçileri arasında yer alan MAGA (Make America Great Again - Amerika’yı Yeniden Büyük Yap) hareketi içinde derin bir fikir ayrılığı göze çarpıyor. 

Bu bölünmenin nedenleri arasında ABD’nin İsrail’e verdiği koşulsuz destek yer alıyor. 

Trump, 2016 başkanlık seçimleri için yürüttüğü kampanyada, “Önce Amerika” söylemiyle yükselmişti. Ancak İsrail’e verdiği karşılıksız destek, bu söylemin ne kadar geçerli olduğu sorusunu da beraberinde getirdi. 

Özellikle, Trump yönetiminin, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarına destek vermesi bazı MAGA mensuplarında rahatsızlığa neden oldu. 

MAGA’nın içinden yükselen sesler, İsrail’in Gazze’de Kutsal Aile Kilisesi’ni hedef alması ya da Evanjelik gruplara uygulanan vize kısıtlamaları gibi gelişmelerle birlikte daha da yüksek çıkmaya başladı. 

MAGA neden İsrail konusunda bölündü? 

Trump’a yakın isimlerden Tucker Carlson, Marjorie Taylor Greene ve Steve Bannon gibi muhafazakar figürler, ABD’nin İsrail’in savaşlarına dahil edilmesini açıkça sorguluyor. Özellikle İran’a yönelik saldırılara Washington’un ortak olması, bardağı taşıran son damla oldu. 

İsrail’in, İran’ı 13 Haziran’da vurması sonrası, henüz Trump yönetiminin duruşu netleşmemişken, Tucker Carlson’un mesajı netti: “İsrail'i bırakın. Kendi savaşlarını kendileri yapsınlar.” 

Trump her ne kadar İran’la nükleer anlaşma konusunda diplomasiyi öncelediğini söylese de 22 Haziran’da İsrail’le birlikte İran’daki üç nükleer tesisi vurdu. Bu adım, müdahalecilik karşıtı MAGA çevrelerinde “Önce Amerika” ilkesine aykırı bulundu. 

Trump'a yakınlığıyla ve aşırı sağcı görüşleriyle bilinen Cumhuriyetçi vekil Marjorie Taylor Greene, Trump’ın eski baş stratejisti Steve Bannon’ın podcast yayınına katılarak, Trump yönetiminin İsrail’in operasyonuna katılmasını eleştirdi:  

“MAGA hareketi yabancı savaşları desteklemiyor. Rejim değişikliği peşinde değiliz. Bizim önceliğimiz Amerika… Ama, İran'ı İsrail adına bombaladık.” 

Steve Bannon da ABD’nin İran’a karşı askeri müdahaleye girişmesini hata olarak nitelendirdi ve Trump’ı İsrail istihbaratına ve Netanyahu’ya karşı temkinli yaklaşmaya çağırdı. 

Buna karşın, İsrail lobisine yakınlığıyla tanınan muhafazakar radyo sunucusu Mark Levin gibi isimler, “izolasyoncu” olarak nitelendirdikleri MAGA hareketine mensup muhafazakarları sert bir dille eleştiriyor. Levin, geçen ay sosyal medyada yaptığı paylaşımda, “İzolasyonistler daha çok Bernie Sanders ve Noam Chomsky gibiler. Onlara hatırlatırım ki düşman İran’dır, sağduyulu MAGA muhafazakarları değil” ifadelerini kullandı. 

Kongre’de yalnız ama ısrarcı bir ses 

Greene, hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar arasında İsrail’e desteğin çok yüksek olduğu Kongre’de bu desteği açıkça eleştiren az sayıda isimden biri. 

Mayıs ayında, İsrail’i boykot eden Amerikalıların cezalandırılmasını öngören yasa tasarısına ifade özgürlüğü gerekçesiyle karşı çıkmıştı.  

Geçtiğimiz günlerde ise, Savunma Bakanlığı bütçesinde İsrail’in füze savunma sistemine ayrılan 500 milyon dolarlık finansmanın iptali için önerge sundu. Ancak sadece altı vekil (Demokratlar’dan Al Green, Ilhan Omar, Rashida Tlaib ve Summer Lee, Cumhuriyetçi Thomas Massie ile Greene) tarafından desteklenen önerge, 422’ye karşı 6 oyla reddedildi. 

Oylama sırasında Greene şöyle konuştu: “(İsrail-İran arasındaki) 12 günlük savaş sırasında, ABD, nükleer silaha sahip İsrail’i savunmak için, THAAD füzeleri stoklarımızın yüzde 15-20’sini kullandı. Bu bize 800 milyon dolardan fazlaya mal oldu. İsrail Gazze'de Katolik kilisesini bombaladı. İsrail’in sürdürdüğü bu saldırgan savaş nedeniyle bölgedeki tüm nüfus neredeyse yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Buna fon sağlamayı durdurmak doğru bir karar çünkü her yıl onlara 3,8 milyar dolar veriyoruz.” 

Epstein tartışması ve Mossad iddiaları 

MAGA cephesindeki gerilimi artıran bir diğer başlık ise kız çocuklarına cinsel istismar ve fuhuş ağı oluşturmaktan tutuklu yargılanırken ölü bulunan Jeffrey Epstein’le ilgili dosyalar.  

Trump, bazı destekçilerinin bu dosyayla ilgili dile getirdiği iddiaları “Demokratların dolandırıcılığı” olarak nitelendirirken, Tucker Carlson gibi isimler Epstein’in Mossad bağlantılarını sorguluyor. 

Carlson, 11 Temmuz’da Florida’da katılığı bir etkinlikte yaptığı konuşmada, “Epstein'in İsrail hükümeti için çalıştığını” ve Washington’da böyle düşünmeyen hiç kimseyle karşılaşmadığını söyledi. 

Wall Street Journal’ın haberine göre Trump’ın da Epstein dosyalarında adı geçiyor. Her ne kadar Trump bu iddiayı yalanlasa da belgelerin, seçim kampanyasında söz verdiği halde, kamuoyuyla paylaşılmaması, Trump’ın tabanında güvensizliğe neden olmuş durumda. 

Trump yönetimi İsrail’e desteğini sürdürüyor 

Bütün bu tartışmalara rağmen, Trump yönetimi İsrail’e açık desteğini sürdürüyor.  

Netanyahu’yu, göreve başladığı ocak ayından bu yana, üç kez Beyaz Saray’da ağırlayan Trump, Biden döneminde askıya alınan 900 kiloluk bomba sevkiyatını göreve gelir gelmez yeniden başlattığını duyurdu. 

İşgal altındaki Batı Şeria’daki yasadışı Yahudi yerleşimcilere yönelik yaptırımlar kaldırıldı. Filistin yanlısı çok sayıda öğrencinin vizeleri ve yeşil kartları iptal edildi. İsrail Büyükelçiliği görevine, iki devletli çözüme karşı olan ve İsrail tezlerine destek veren, Evanjelist Arkansas Valisi Mike Huckabee atandı.  

Ancak kamuoyu baskısı karşısında Trump zaman zaman İsrail’i eleştirmekten de geri durmuyor.   

Gazze’deki Kutsal Aile Kilisesi’nin bombalanmasının ardından Netanyahu’yu arayarak rahatsızlığını dile getirdi. 

Büyükelçi Huckabee, Batı Şeria’da öldürülen Filistin kökenli Amerikalı Sayfollah Musallet için "terör eyleminin sorumluları cezalandırılmalı" diyerek, İsrailli yerleşimcilere tepki gösterdi. Ancak bunu dedikten bir gün sonra Netanyahu’nun yolsuzluk davasını izlemek üzere mahkeme salonunda yer alması, çelişkili bir tablo çizdi. 

Muhafazakar kampta İsrail’e bakış değişiyor mu? 

Kamuoyu yoklamaları, Cumhuriyetçi Parti içinde de İsrail’e desteğin gerilediğini ortaya koyuyor. Her ne kadar bu düşüş, Demokrat Parti’deki kadar keskin olmasa da dikkat çekici boyutlarda. 

Quinnipiac Üniversitesi’nin 11 Haziran’da yayımladığı ankete göre, Cumhuriyetçiler arasında İsrail’e desteğin oranının %14 düşerek, geçen yıla göre %78’den %64’e geriledi. Demokratlarda bu oran %12’ye kadar düşmüş durumda. 

15 Mayıs’ta yayınlanan, Chicago Global Affairs Konseyi’nin araştırmasına göre ise Amerikalıların %61’i İsrail’in bölgedeki rolünü olumsuz buluyor; %58’i ise ABD’nin İsrail-Filistin çatışmasında tarafsız kalması gerektiğini düşünüyor. 

The Heritage Foundation gibi geleneksel muhafazakar düşünce kuruluşu bile, mart ayında yayınladığı, “ABD-İsrail Stratejisi: Özel İlişkiden Stratejik Ortaklığa, 2029–2047” başlıklı raporunda, ABD-İsrail ilişkisinin “özel ittifak” düzeyinden çıkarılıp önümüzdeki 20 yıl içinde  “eşit stratejik ortaklık” seviyesine çekilmesini önerdi. 

Özetle, Amerikan kamuoyunda gözle görülür bir değişim yaşanıyor. Yalnızca halkın değil, muhafazakar fikir dünyasının da İsrail’e bakışı değişiyor. Ancak bu değişim, siyasete aynı hızla yansımıyor. Zira Kongre’deki İsrail yanlısı güçlü lobi ve seçim kampanyalarını yönlendiren bağış ağı, bu toplumsal dönüşümün etkisini geciktiriyor. 

 

 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum
  • Faik KAYNAK / 05 Ağustos 2025 19:25

    ABD nin son dönemlerde ki dış politikası Siyonist İsrail ' e sınırsız destekle anılacaktır .. Bu vesileyle soykırıma, öldürmeye, yıkıma, hicrete ve tehcire zorlamaya zemin hazırlayan aynı zamanda suç ortağı olan bir ülke olarak tarihe geçti ..

    ABD nin kuruluş aşamasında ,
    1- Yerli Kızılderili insanları kılıçtan geçirdiler, sistematik olarak topluca katlettiler ..

    2- Bu olaydan bir kaç asır sonra Afganistan, ırak , Afrika ülkelerinde, mağrip ' te yaptıkları , Yemen de , en son olarak İran 'a bizzatihi bombalar yağdırması ,

    Buna ilaveten ,
    GAZZE deki vahşete mezalime çanak tutması , taşeron örgüt İsrail eliyle Lübnan'ın yerle bir etmesi, Suriye ' nin göbeğine bombaların atılması ve bunu ABD nin Devlet politikası haline getirmiş olması, Siyonizme koşulsuz destek vermesi kabul edilebilir bir durum değil elbette ..

    Yanıtla (0) (0)