1. YAZARLAR

  2. Ali Bulaç

  3. Tek laiklik -2
Ali Bulaç

Ali Bulaç

Yazarın Tüm Yazıları >

Tek laiklik -2

14 Mayıs 2012 Pazartesi 05:22A+A-

"Türkiye'nin tek kırmızı çizgisinin laiklik olduğu"nu, "tek din"den söz edilmesi durumunda "kan akacağı"nı söyleyip adeta bizi tehdit eden Ahmet Altan'ın 8 Mayıs tarihli yazısında işaret ettiği kesimlerin sorunlarına bakalım:

1) Kürtler: "Kürtlerin etnik/kavim kimlikleri"nin inkârını ve ana dillerini kullanmalarını yasaklayan düşüncenin beslenme kaynağı nedir? "Din" mi, yoksa "ulus devlet ve ulus devletin ruhu olan laiklik" mi? İslam dininin hangi hükmü Kürtlerin etnik kimliğini inkâr ediyor? Yine hangi İslamî hüküm, Kürtlerin ana dillerini kullanmalarına cevaz vermiyor? Aksine "etnik farklılıkları ve dilleri Allah'ın ayetleri"nden sayıyor? "Tek din"in idare ve sosyo-politik örgütlenmeye yön verdiği İslam tarihinde hangi İslam devleti şu veya bu topluluğun kavim kimliğini veya dilini inkâr etti? Türkiye Cumhuriyeti 80 senedir laiktir, neden Kürtlere bu haksızlığı reva gördü?

2) Türkler: Türklerin yaşadığı sorunlar Kürtlerinkinden az değil. Kendi adlarına kurulmuş bir ulus devlette otoriter (metazori) yollarla etnik kimlikleri diğer kimliklerinin üzerine baskın hale getirildi, aslında "Türk olmak etnik kimliğe atıf değildir" denerek kavim kimlikleri yok sayıldı; inançları, örfleri, gelenekleri baskı altına alındı; bin senedir dinleriyle gurur duyup İslam'ın bayraktarlığını yaparlarken bilinçlerinde karşılığı olmayan kodlar zerk edilerek "Türkleştirilmek" istendiler. Hiç rolleri olmadığı halde ırkçı, otoriter, totaliter politika ve icraatlardan sanki kavim olarak Türklermiş gibi sorumlu tutuldular, adeta suçlu ilan edildiler? "Türkleştirilen Türkler"e, içeriye adımlarını atmalarına imkân tanınmayan pavyonun "dış kapısı"nda koruma görevi verildi.

3) Müslümanlar: Her etnik gruptan dindarın sorunlarını, yaşadığı acıları ayrıca saymaya gerek var mı? Laiklik, Müslümanlara "dininizin muamelat ve ukubat yanını bir kenara bırakın; Hıristiyanlık gibi İslamiyet'i de izafileştirin, marjinalleştirin, özel hayata hapsedin, aksi halde size hayat hakkı tanımam" diyen felsefenin uygulaması değil mi?

4) Gayrimüslimler: Tarih boyunca özerk yaşayan, kendi hukukları ve mahkemeleri olan, din ve ibadetleri saygı gören, devlet nezdinde özerk varlıklarıyla "millet" statüsünde tanınan gayrimüslimler hangi tarihten itibaren en tabii haklarını kaybettiler, özel mülklerine, vakıf mallarına el konuldu? Hangi dönemde ana yurtlarından tehcir edildiler? İslami dönemlerde mi yoksa laik Cumhuriyet döneminde mi? Ve bugün gayrimüslimlerin temel haklarını İslamiyet'i referans alanlar mı savunuyor, yoksa laikliği referans alan ulusalcılar mı? Bence gayrimüslimler -bizimle "muharipler" olmadıkları sürece "muahidler" olarak- 'eşit yurttaş' olmalı, cemaat/vakıf mal ve mülkleri iade edilmeli, Ruhban okulu behemehal açılmalı, Patriğin 'ekümenik' vasfı tanınmalı; diasporadaki Ermenilere yurttaşlık hakkı tanınmalı; Ermenistan'la sınırlar açılmalı, kimliklere kim hangi dini, inancı seçmişse yazdırabilmeli veya boş bırakabilmeli.

5) Aleviler: Bu alanda tek istisnanın Aleviler olduğunu her vicdan sahibi kabul eder. Osmanlı döneminde haksızlıklara uğradılar, bunda kuşku yok. Ama bu İslamiyet'in referanslarından değil, siyasi sebepler ve iktidar/taht mücadelelerinden kaynaklandı. "Laik cumhuriyet" onların dertlerine şifa olmadı. Dersim katliamı İslami idarenin kararı değildir. Tekkeler ve zaviyelerin kapatılmasıyla onların da örgütlenme imkânları ellerinden alındı. Bugün Diyanet'te veya özerk alanda "mezhep veya inanç grubu" olarak örgütlenmelerine, kamu bütçesinden yararlanmalarına karşı çıkanlar dinini iyi bilen Müslümanlar değil, ya Diyanet'in üst düzey bürokratları veya Diyanet'e toz kondurmayan "devletçi muhafazakâr/dindarlar"dır. Sadece AK Parti iktidarı döneminde 7 Alevi Çalıştayı yapıldığını nasıl görmezlikten gelebiliriz? Dinini iyi bilen bir Sünni, Alevileri tanımlamaz, onlara statü biçmez; Aleviler kendilerini nasıl tanımlıyorsa öyle kabul eder.

Ben Ahmet Altan'ın vicdan sahibi olduğuna, 'hanif fıtrat' taşıdığına inanıyorum. Ondan şunun cevabını bekleme hakkımız var: Bu 5 temel sorunun kaynağı "laiklik" mi, yoksa "Ed Din olan İslamiyet" mi? Bugüne kadar "laiklik"le çözemediğimiz sorunlarımızı bundan sonra nasıl çözeceğiz?

ZAMAN 

YAZIYA YORUM KAT