1. YAZARLAR

  2. Abdulbari Atwan

  3. 'Süslü sözler' değil, somut adım istiyoruz
Abdulbari Atwan

Abdulbari Atwan

Yazarın Tüm Yazıları >

'Süslü sözler' değil, somut adım istiyoruz

04 Haziran 2009 Perşembe 04:50A+A-

Obama'nın Müslümanlara yönelik konuşmasına somut adımlar eşlik etmeli. Başkan, Kahire ve Riyad gibi iki diktatör rejimi dinlemeye gelerek hata yaptı. Dahası, İsrail konusunda da 'bedava ödün'ler talep edecek

ABD Başkanı Barack Obama Arap bölgesine yönelik ilk ziyaretine başlıyor. 1,5 milyar Müslüman’a yönelik uzlaşı konuşması olması öngörülen, Afganistan, Pakistan, Irak, İran’ın nükleer programı ve Arap-İsrail çekişmesine dair yeni dış politikasının genel hatlarını içeren konuşmasını yapmak için Kahire’ye geçmeden önce Suudi Arabistan’da mola verecek.

Obama’nın en azından Arap ve Müslüman çevreler arasında, 40 yıldır göreve gelen ABD başkanlarından daha çok desteğe sahip olduğunu söyleyebiliriz. Sebep babasının adının Hüseyin olması veya en kötü başkan George W. Bush’tan sonra gelmesi değil, ilk günden beri Müslümanlarla yakınlaşma çabasını teyit etmesi, saygı ve ortak çıkarlardan dem vurması, Irak’tan çekilme niyetini vurgulaması ve İsrail’le yerleşimler ve iki devletli çözüm konusundaki anlaşmazlığını açıkça göstermesi.

İsrail’e koşulsuz destek sorun

Gerçekçi başkan Obama dengelerin değiştiğini, 10 yıl önceki şartların tekrarlanamayacağını, güçlü şekilde nüfuz bölgesi paylaşımına yoğunlaşan yeni süper güçlerin bulunduğunu biliyor. ABD’yi bitkin bırakan ekonomik çöküş öncelikle İslam dünyasıyla savaşlardan kaynaklanıyor. Irak’taki direnişin yanı sıra Afganistan’daki Kaide ve Taliban’ın Amerikan gücünün iflasında toplu olarak büyük rol oynadığını kabul etmek gerek. 11 Eylül ABD’yi Irak ve Afganistan’da kaybedilen savaşlara çekti, mali gücünü bitirdi ve kendisini dünyada nefret edilen ülke haline getirdi.

İslam dünyasında nefret edilen Amerikan mirası süslü cümlelerle değil, en hızlı şekilde atılacak somut adımlarla düzelir. Obama’nın gezisinde yaptığı en büyük hata şu: Halklara seslenecek, ancak diktatörlüğe ve yolsuzluğa batmış rejimleri dinleyecek. Bu durum, siyahi birini iktidara getiren değerlerle ev sahipleri arasındaki büyük çelişkiyi yansıtıyor. Obama’dan diktatör rejimleri değiştirmesini istemeye cesaret etmiyoruz. Sadece bu yaşlı adamların rejimlerini derinleştirmesine ve yolsuzlukta azgınlaşmasına yol açan Amerikan siyasetini değiştirmesini istiyoruz. Burada İsrail’in desteklenmesi, dev Amerikan gücünün İsrail’in korunmasına ve başkalarının haklarına yönelik ihlallerine adanmasına yoğunlaşan ABD dış politikası kast ediliyor.

Obama BBC’ye demokrasi konferansı vermeyeceğini, ancak ziyaretinde üç temel nokta üzerinde duracağını belirtti: Dini özgürlükler, ifade özgürlükleri ve hukukun üstünlüğü. Bunlar güzel sözler. Fakat bu üç ilkenin çoğunluğu Mısır ve Suudi Arabistan’ın yanı sıra başka İslam ülkelerinde bulunmuyor. Başkanın BBC’ye açıklamalarında Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’i ve rejimini övmesi, İsrail’le güçlü ilişkileri zorluğa rağmen koruduğu için Mısır’ı bölgede istikrar unsuru diye nitelemesi ironik. Mübarek’in hakaretler, bölgesel rolün kaybolması, İsrail’in Nil’in yataklarının bulunduğu ülkeleri Mısır’ın payını düşürecek biçimde su anlaşmalarını gözden geçirmeye tahrik ederek Mısır’ı hayat damarından mahrum bırakma komplosu dışında, bu görev karşılığında ne elde ettiğini Obama’ya sormaya hakkımız var.

Araplar misafirlerine Ortadoğu’da çözümle başlayan ve nükleer tehlike nedeniyle İran’ı vurmakla son bulan talepler sunacak, ancak Obama da İsrail’in barış girişimine dönmeye teşvik edilmesi ve İsrail’e baskı yapılması için ABD’nin desteklenmesi gibi birçok taleple geliyor. Kahire’den önce Riyad’da durmayı seçti. Çünkü Riyad’tan Arap barış girişimini ilk haline döndürecek ödünler istiyor. Yani mültecilerin dönüş hakkının kaldırılması, Tel Aviv’de Suudi temsilciliği açılması, Suudi yetkililerle İsrail arasında doğrudan görüşmeler yapılması gibi doğallaştırıcı adımlar. Obama ABD’ye en yakın iki ülkeden, İsrail’in yerleşimleri dondurması karşılığı doğallaşmayı hızlandırmalarını, yani ucuz bir bedel karşılığında en önemli kozlarını kurban etmelerini istiyor.

‘İran lobisinin’ tuzağına düşmesin

Arap rejimleri 30 yıldır ABD’ye ve İsrail’e, karşılığında hakaret, hayal kırıklıklığı ve savaştan başka şey görmedikleri ‘bedava ödün’ler veriyor. Bu değişmeyecek. Dolayısıyla Obama ‘bedava doğallaşma’, Batı ekonomisini kurtarmak için petrol fiyatlarını düşürme, İran’a karşı ABD-İsrail-Arap koalisyonuna girme sözleriyle Washington’a dönerse şaşırmayız. Obama’yla İslam balayının uzun sürmeyeceğini düşünüyoruz, başkanının süslü sözleri fazla etki yaratmayacak. Tavsiyemiz, kendisinden öncekilerin yanlışlarını itiraf etmesi;

Irak’taki katliamlardan dolayı özür dilemesi, İran’la savaş isteyen İsrail’in ve bazı korkak Arapların tuzağına düşmemesi.

ABD’nin kurtuluşu, liderlerinin İsrail’in omuzlarındaki en büyük ahlaki ve askeri yük olduğunu, en iğrenç biçimlerini Batı Şeria ve Gazze’de gördüğümüz İsrail uçarılığına nokta koyarak bu yükten kurtulma zamanının geldiğini kavramalarıyla başlar. Zira ‘özgür dünyanın lideri’ ABD’nin Filistinli’e dayatılan ablukayı kabul etmesi utanç verici.

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT