1. YAZARLAR

  2. İhsan Dağı

  3. 'Şüpheli' Başbuğ
İhsan Dağı

İhsan Dağı

Yazarın Tüm Yazıları >

'Şüpheli' Başbuğ

06 Ocak 2012 Cuma 04:01A+A-

Genelkurmay Başkanı'nın yenisine Başbakan teşekkür ederken, eskisi savcıya 'şüpheli' sıfatıyla ifade veriyor, muhtemelen hakkında bir iddianame hazırlanacak ve yargılanacak. Hukuk, umutlarımızı yeşertirken siyaset, tereddütlere kapı aralıyor.

Kimse başladığımız noktaya geri dönmek istemez. O noktanın nasıl bir yer olduğunu eski Genelkurmay Başkanı'nın ifadeye çağrıldığı dava gayet iyi anlatıyor; işini yapmak yerine halkına karşı psikolojik savaş, hükümetine karşı da kara propaganda için Genelkurmay'ın 'resmî olarak' internet siteleri açması ve yönetmesi... Bu belki de o dönemlerde yapılan 'en masum' faaliyetti. Çeteler, planlar, senaryolar, yeraltından çıkan silahlar ve bombalar çok daha kötü niyetlerin işaretçisiydi. Alenen verilen '27 Nisan muhtırası' da cabası...

Neyse ki bu işlere kalkışanlar bugün yargılanıyorlar. Yargılanmanın eşiğinde duran son kişi İlker Başbuğ. Hakkındaki iddialar ciddi. Bunlardan bir iddianame çıkması ve Başbuğ'un İnternet Andıcı davasında sanık olarak yargılanması kimseyi şaşırtmaz.

Mahkemenin elindeki deliller de sanık ifadeleri de güçlü. İlker Başbuğ'un işi zor. Bir defa tüm asker sanıklar belgenin 'gerçek' olduğunu kabul ediyorlar. Belge de altındaki imza ve paraflar da sahici. Ancak sanık askerler neredeyse ağızbirliğiyle dönemin Genelkurmay Başkanı'nın bilgisi, onayı ve emri olmadan böyle bir belgenin hazırlanamayacağını ve uygulanamayacağını söylüyorlar. Peki, kim bu kişi? İlker Başbuğ. İşi zor demem bundan...

En yakın çalışma arkadaşı bile İlker Başbuğ'u 'kurtarmaya' niyetli değil. Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Hasan Iğsız (davanın 1 numaralı sanığı), belge üzerinde yer alan 'Sayın komutana arz' notunun Genelkurmay Başkanı'na işaret ettiğini mahkemede dile getirdi. 'Sn. K'a arz' ifadesi sadece Genelkurmay Başkanı'na sunulunca yazılır... Onun onayı ve emri olmadan bir şey yapılamaz. Nihai karar mercii Genelkurmay Başkanı'dır.' Anlayacağınız, İkinci Başkan, 'esas' Başkan'ı gösteriyor sorumlu makam olarak.

Davanın diğer sanıkları da öyle. Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu, ifadesinde İnternet Andıcı'nın dönemin Genelkurmay Başkanı'na arz edildiğini söylüyor. Hem de tarih vererek; 1 Nisan 2009. Dönemin Genelkurmay İstihbarat Başkanı İ. Hakkı Pekin de belgenin İlker Başbuğ'a sunulduğunu anlatıyor.

Yani bu işe karışmış koca koca generaller birbirlerini suçluyorlar şimdilerde. Her biri bir üsttekini işaret ediyor. Bakalım 'şüpheli' Başbuğ ne diyecek savcılara?

İşte böyle. Dokunulmazlıklar sona eriyor. Bu olay, 'tarihî'. Daha dün savaş gemilerini ve komutanlarını arkasına alıp milleti tehdit eden kişinin bugün hukuk önüne çıkıyor olması ibretlik ve umutluk bir vaka. İşini yapmak yerine halkına ve hükümetine komplolar kurmakla meşgul olanlar için denizin bittiği yer...

Bu olay 'tarihî' dedim, çünkü daha bir yıl öncesine kadar Genelkurmay başkanları hukuken de yargılanamaz konumdaydı. 12 Eylül referandumundaki anayasa değişikliğiyle bu mümkün hale geldi. Görevle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan'da, diğer suçlara ilişkin de sivil mahkemelerde yargılanmalarının yolu açıldı. Kısa bir zaman diliminde 'dokunulmaz' bir konumdan normal bir savcının ifadeye çağırdığı 'yurttaşlar' haline geldiler.

Değişime neden her ne pahasına olursa olsun direndikleri şimdi biraz daha iyi anlaşılıyor. O zamanlar esip gürlerken, yargıyı yanıltmaya, hükümeti zayıflatmaya, halkı tehdit etmeye çalışırken 'dokunulmaz'dı İlker Başbuğ. Rahat rahat yapıyordu bunları; şimdi hukukun önünde.

Yalnız da değil, 'ağa babaları' Kenan Evren hakkında da 'ağırlaştırılmış müebbet' istemiyle savcılık bir iddianame hazırladı. Peşinden başkaları da gelecek gibi. Sırada 28 Şubat'ın olduğu biliniyor. Yakınlarda İsmail Hakkı Karadayı, Çevik Bir ve Erol Özkasnak gibi isimleri de savcılıkta görürsek şaşırmayacağız. Belki, 'Dolmabahçe mutabakatı' vs. denilmez, 27 Nisan muhtıra girişimi de soruşturulur. Ama bütün bunlar olurken o zamanlar generallerin borazanlığını yapan, onları pohpohlayan, yere göğe koyamayan 'gazeteci ve sermayedar takımı'nın sessizliği ibret verici. Bugün onlar komple AK Parti'ye 'yazıldılar', 'eski ortakları' savunmak için kıllarını bile kıpırdatmıyorlar. Tanıyınız adamlarınızı!

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT