1. YAZARLAR

  2. BÜLENT ŞAHİN ERDEĞER

  3. Soykırım ve Mezalim Arasında Ermeni Sorunuyla Yüzleşmek
BÜLENT ŞAHİN ERDEĞER

BÜLENT ŞAHİN ERDEĞER

Yazarın Tüm Yazıları >

Soykırım ve Mezalim Arasında Ermeni Sorunuyla Yüzleşmek

24 Aralık 2011 Cumartesi 12:26A+A-

Sosyal olaylar, içinde olununca insanın perspektifini köreltebiliyor. Onun için bazen insanın şöyle bir geriye çekilip olayların dışarıdan nasıl görülebileceğini düşünmesi gerekir. Kuşbakışı bakış da diyebileceğimiz bu yaklaşım belki de bizim göremediğimiz başka yönlerin farklı açılardan anlaşılmasını sağlayabilir.

Bu yöntem aynı zamanda sürekli kullandığımız kimi klişe ve kalıpların yanıltıcı olabileceğini de öğretir bize. Bu sebepledir ilmî usul, farklı delilleri karşılaştırmalı biçimde analiz etmeyi öğretir taliplisine... Ayrıca dünyaya siyah-beyaz gözlüklerle bakmak, her şeyi bir oyun, karşıtları şeytan yandaşları dokunulmaz kılan bir yanılsamadır. Oysa hayat sahnesinde perdelenen her imtihan hiç kimsenin günahsız ya da şeytan olmadığı bir alandır.

Şimdi biraz daha somutlaştıralım:

Örneğin Ermeni sorunu hakkındaki polemikler. Tarihsel bir sorunun siyasal bir koza dönüştürüldüğünü görüyoruz. Kanaatim odur ki, İttihat ve Terakki zihniyeti Almanların verdiği gaz ile Adriyatik’ten Çin Seddi’ne “Enverland” bir Turan ideali uğruna 1915’te sistematik olarak Ermeni nüfusa yönelik bir dizi savaş suçu işlemiştir. Hiç alakası olmayan bölgelerden savaş bölgesinin içine sürülen yüz binlerce sivil, yolculukları boyunca o dönemin derin güçleri tarafından özellikle salıverilen suç çeteleri tarafından katledilmişlerdir. Bu olgu bugün “Ermeni Soykırımı”; 1919’a gelindiğinde ise dengeler Ermeni ulusalcıların lehine gelişince -fırsat bu fırsat- Fedaiyân grupları Rus ordusu desteğinde bölgede 1915’in intikamı adına akla hayale gelmez bir Müslüman katliamı yapmışlardır ki bu durum bugün “Ermeni Mezalimi” şeklinde bir karşı argüman olarak resmi söylem tarafından sahiplenilmektedir.

Tarihte tozun dumana karıştığı intikamların, linçlerin Ermenisi, Türkmeni, Kürdü, Lazıyla toplu bir cinnet halini aldığı bu dönem yine politik bir kart savaşına malzeme yapılıyor.  Fransa’nın düşünce özgürlüğüne yönelik getirdiği “yasak” ile Türkiye’de yaşanan tarihi gerçekleri tartıştırmama ve “sözde” diyerek bu durumu meşrulaştırma çabası arasında bir fark yok. “Yeni Türkiye”, İttihatçı geleneğin ürettiği ulusalcı suçlarla ve sorunlarla yüzleşirken Dersim’e açıkça katliam tanımlaması yapıp özür dilerken, bu geleneğin ürettiği Ermeni sorununda tam tersi bir tavır takınması tek kelimeyle çelişkidir.

Sorunlar yüzleşilmedikçe hep konuyu istismar etmek isteyenlerin elinde bir malzeme olacaklardır. İstismarın önünü kapatmak ise ancak sorunun taraflarının yüz yüze gelip bu konuyu kendi aralarında halletmeleriyle mümkün olabilir. Soykırımın da mezalimin de acı bir dönemin iki yüzü olduğunu anladığımızda önce yapılan genellemelerden kurtulacağız. Ermenileri katledenlerin “Türkler” değil İttihatçı gelenek olduğunu ve o geleneğin birçok Türke de Kürde de Aleviye de çok acı bedeller ödettiğini fark edeceğiz. Tıpkı Fedâiyan çetelerinin katlettiği Türklerin ve Kürtlerin cezasını bugünkü İstanbul’da yaşayan Ermeni komşularımızdan çıkartmamayı öğreneceğimiz gibi...

Onun için “ulus kimlik” denen hurafeyi sorgulamaya başlamalıyız. Önce insan olmanın erdemleriyle, sonra da suçun ya da başarının bir kavme ya da nesle ya da o neslin torunlarına toptan ait olmadığı gerçeğine dönmekle devam edebiliriz.

Evet,  Rusya, Kanada, İtalya, Hollanda, İsviçre, Belçika, Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, Lübnan, Vatikan, Litvanya, Uruguay, Şili ve Arjantin 1915’te yaşanan Ermeni katliamını “soykırım” olarak tanıyor. ABD'de, 41 eyalet soykırımın olduğunu kabul ediyor. Büyük Britanya’nın Galler Prensliği soykırım olarak tanımlamaktadır. Britanya merkezi devleti İngiltere de olayı “soykırımlar” olarak tanımaktadır. Bask Parlamentosu soykırım olarak tanımlayan bir deklarasyon yaptı. Mercosur parlamentosu soykırım olarak tanımladı. Avustralya'nın Yeni Güney Galler eyaleti Ermeni soykırımı olduğunu kabul ediyor. Yani diyeceğim o ki Türkiye Devleti ne yapmayı bekliyor? Bütün bu ülkelere de mi ambargo uygulayacak, rest çekecek?

Bence yapılması gereken en önemli adım hamaset ve ulusalcı dile teslim olmadan ciddi bir yüzleşme ve tartışma ortamına zemin hazırlamaktır.

Selam ile...

YAZIYA YORUM KAT

12 Yorum