1. YAZARLAR

  2. Eser Karakaş

  3. Siyasî başarının aynası UNDP
Eser Karakaş

Eser Karakaş

Yazarın Tüm Yazıları >

Siyasî başarının aynası UNDP

15 Ekim 2009 Perşembe 00:05A+A-

Geçtiğimiz günlerde UNDP 2009 raporunu yayınladı; UNDP kısaltması Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (United Nations Development Program) baş harflerinden geliyor. Söz konusu örgüt her sene Birleşmiş Milletler üyesi yaklaşık 180 ülkeyi insani gelişmişlik sıralamasına tabi tutuyor; bu sıralamada da UNDP üç temel kriteri esas alıyor.

Söz konusu kriterler; satın alma gücü paritesine göre hesaplanan kişi başına gelir, 16 yaş üstü nüfusun ortalama eğitim görme yaşı ve üçüncü kriter de ortalama bir vatandaşın yaşam beklentisi yani ortalama sağlık koşulları. Özetlersek UNDP söz konusu sıralamada üç adet kriter kullanıyor: zenginlik, eğitim ve sağlık.

2009 raporunda UNDP 182 ülkeyi yukarıdaki kriterlere göre sıralamış bulunuyor ve ülkemiz Türkiye bu sıralamada ancak 79. sırada kendine yer bulabilmiş gözüküyor. Türkiye gibi bir ülkenin, tarihiyle, coğrafyasıyla, insanıyla mutlaka çok daha ön sıralarda yer alması gerekiyordu ama 2009 senesinde gelinen yer ancak 79. sıra. 79. sıra kötü ama unutmayalım ki çok kısa bir süre önce, 2003 senesinde Türkiye aynı sıralamada 177 ülke arasında 96. sırada bulunuyordu.

20 BASAMAK İLERLEMEK ÖNGÖRÜLMEMİŞTİ

Sıralamaya temel teşkil eden kriterlerin hesaplanmasında yaklaşık iki sene önceki veriler kullanılıyor, analizlerde bunun da ön planda tutulması gerekiyor. Elimizde UNDP'nin 1990 senesinden günümüze yaptığı araştırmaların sonucu var; 2003 senesinde gelinen 96. sıra, bugüne kadar gelinen en kötü nokta. 2003 raporunun hazırlanmasında temel teşkil eden veriler 2001 ya da 2000 senelerinin verileri; hepimiz, bu satırları okuyan herkes 2000 ya da 2001 senelerinde Türkiye'nin nasıl yönetildiğini, 1999 krizini, hemen arkasından gelen 2001 krizini ve bu krizlerin ülkeyi taşıdığı noktayı biliyor, hatırlıyor. İlgili senelerde Türkiye'de siyaset tamamen dibe vurmuş bir görüntü veriyor ve Türkiye de bu dip noktada UNDP sıralamasında 96. sıraya kadar geriliyor.

2001 krizini izleyen yıllar Türkiye'nin büyük siyasî atılımlar gerçekleştirdiği seneler. 2001 sonrası Kemal Derviş reformları diye bilinen temel ekonomik reformlar gerçekleşiyor; 2002 sonrası ise iktidara gelen AK Parti yönetimi ekonomik istikrarı koruyor, ekonomi yüzde yedi gibi çok yüksek bir büyüme oranının bile üzerine çıkıyor, ülkeye gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımı senede bir milyarlık ortalamadan bir senede yirmi milyar dolara yükseliyor, AB konusunda dev reformlar yapılıyor, AB ile müzakereler açılıyor ve tüm bu olumlu gelişmelerin, siyasî ve ekonomik atılımların sonucunda Türkiye UNDP sıralamasında bir anda 2008 senesinde 76. sıraya kadar yükseliyor. Cumhuriyet tarihinin en parlak seneleri olarak yorumladığım 2003-2007 atılım döneminin sonuçları hem seçim sonuçlarına yansıyor hem de Türkiye UNDP endeksinde yirmi basamak birden sıçrayarak 76. sıraya geliyor.

Bir ülkenin üç-dört sene gibi kısa bir aralıkta UNDP sıralamasında yirmi basamak birden yukarıya çıkması çok sık görülen bir durum değildir; bu çok önemli başarının yegâne açıklaması da Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin 2003-2007 arasında gösterdiği çok önemli performanstan başka bir şey pek değildir.

2007 seçim sonuçları aslında 2008 UNDP raporunda öne çıkan başarının, yirmi basamak yukarı çıkmanın bir ön sinyali niteliğindedir; seçmenler, vatandaşlar 2003-2007 başarısını ödüllendirmişler ve AK Parti'yi yüzde 47 gibi çok önemli bir oy oranına taşımışlardır. 2007 seçimleri sonrası ise AK Parti ve Türkiye çok ilginç bir duraklama dönemine girmiştir; Anayasa geniş çaplı değişikliği yapılamamış, türban meselesine ilişkin anayasa değişikliği gerçekleşememiş, parti kapatma davası sonrası Anayasa Mahkemesi'nden ilginç bir karar çıkmış, AB reformlarında büyük bir duraklama gündeme gelmiştir. Ortada belki bir gerileme yoktur ama önemli bir duraklama mevcuttur ve Türkiye gibi bir ülkede duraklamak demek kaçınılmaz olarak gerilemek demektir. Söz konusu duraklama da hiç gecikmeden UNDP sıralamasına yansımış bulunmaktadır; 2009 UNDP raporunda Türkiye üç basamak gerilemiş ve 79. sıraya düşmüştür.

Türkiye'nin genel ekonomik ve siyasî performansı adeta bire bir olmak üzere görüldüğü gibi UNDP sıralamasına yansımakta, içeride işler iyi gittiği zaman Türkiye sıralamada yukarıya çıkmakta, içeride işler geriledikçe, reformlar askıya alındıkça ülkemizin insani gelişmişlik sıralamasında yeri kötüleşmektedir. Türkiye'nin çok başarılı bir performans sergilediği 2003-2007 arasında ülkemizin yirmi basamak yukarıya çıkması, durgunluk dönemine girilmesiyle beraber öne doğru atılımın durması ve hatta üç sıra gerilemiş olunması, siyasî ve ekonomik reformların ortalama Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının yaşam koşullarına adeta bire bir yansıdığının birçok temel göstergelerinden biridir. Bugün 2009 senesindeyiz ve Cumhuriyet'in kuruluşunun yüzüncü yıl kutlamalarına sadece 14 sene kalmıştır.

100. YILI DAHA MUTLU KUTLAMAK İÇİN

2023 senesinde Cumhuriyet'in kuruluşunun yüzüncü senesini daha kıvançlı, göğsümüzü gere gere kutlayabilmenin ön koşulu kanımca 2023 senesine gelindiğinde ülkemiz Türkiye'nin söz konusu UNDP sıralamasında ilk elli ya da ilk kırk içinde olabilmesidir. On dört sene içinde 79. sıradan 40'lı bir sıraya gidebilmesi kolay görünmemektedir ama 2003 senesindeki 96. sıradan 2008 senesinde 76. sıraya nasıl doğru politikalar uygulanarak gelinebildi ise, nasıl yirmi basamak gibi önemli bir merhale kısa bir sürede alınabildi ise 2009 sonrası 2023 senesine kadar da doğru politikalar uygulayarak benzer atılımlar yapılabilir ve Cumhuriyet'in yüzüncü senesinde kırklı bir sırada olunabilir. Daha önlerde bir sıralama aritmetik olarak adeta imkânsız görünmektedir, senede yüzde onun ötesinde bir büyüme gerektirmektedir ve doğrusu çok gerçekçi değildir.

Yazının başında da belirttiğim gibi UNDP sıralamasına temel teşkil eden kriterler kişi başına gelir, eğitim ve sağlıktır; aklı başında birinin bu kriterler manzumesine karşı olması düşünülemez. Siyasetin de nihai amacı olsa olsa ortalama vatandaşı daha zengin, daha eğitimli ve daha sağlıklı yapmaktır; ve bu pencereden baktığınızda da siyasî başarının aynası UNDP sıralamasında bir ülkenin geldiği sıralama olduğu çok nettir.

Bu satırları yazarken televizyon ekranlarında 2009 ilerleme raporuna ilişkin yorumları izliyorum; AB süreci, aynen 2003-2007 arasında yapılan dev reformlarla UNDP sıralamasına yani ortalama vatandaşımızın refahına yansıdığı gibi 2009 sonrasında da bu ilerlemeye yansımak durumundadır. AB reformlarında mesafe alındığında, tam üyelik hedefine yaklaşıldığı, hatta 2014 gibi bir yakın gelecekte tam üye olunduğunda UNDP sıralamasında alacağımız mesafe, yani ortalama vatandaşın refah düzeyi çok daha iyileşecektir. Bir ülkenin temel amacı kişi başına gelir, eğitim ve zenginlikte vatandaşını ileri taşımaktır; AB süreci bu hedefte bir aracıdır ama çok önemli hatta olmaz ise olmaz bir aracıdır ve gelinecek başarılı noktada kalmanın garantisidir. Milliyetçilik demek yurttaşı daha zengin, daha sağlıklı, daha eğitimli kılmaktır; bunun dışında kalan milliyetçilik tanımlamaları boş laflardır; bu açıdan da AB projesi Türkiye'nin en milliyetçi projesidir.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT