1. YAZARLAR

  2. Eser Karakaş

  3. Sivil otoriterlik-askeri vesayet
Eser Karakaş

Eser Karakaş

Yazarın Tüm Yazıları >

Sivil otoriterlik-askeri vesayet

20 Ocak 2010 Çarşamba 03:46A+A-

Yakın çevreme hep söyleyegeldiğim bir konu vardır; yükseköğretimde sosyal bilimlerin her dalında yoğun matematik eğitimi verilmesinin şart olduğu, çünkü matematik soyutlamayı öğretir.

Ve özellikle de siyaset biliminde.

Zira, matematik öğretimi görmüş siyaset bilimci meselelere daha soyut yani daha doğru bakabilecek.

Son günlerde siyaset bilimi öğretimi görmüş insanlardan, büyük ölçüde sağlam bir matematik öğretimi görmedikleri için, soyutlama düzeyinde anlamlılığı çok sorgulanacak kavramlar ürüyor.

Bu kavramların başında da sivil vesayet, sivil otoriterlik, sivil diktatörlük gibi kavramlar geliyor.  

Ve bu kavramı ya da kavramları askeri vesayet rejimine alternatif olarak kullanmak istiyorlar.

Bir kavramı başka bir kavramın yerine ya da alternatif olarak kullanmak istiyorsanız her iki kavramın da karşılaştırılabilir kavramlar olması şart.

Oysa, sivil otoriterlik kavramıyla askeri vesayet kavramının pek öyle karşılaştırılabilir yönleri yok.

Askeri vesayet kavramının kullandığı araçlar ve yöntemlerle yaratılmaya çalışılan sivil otoriterlik kavramının kullandığı varsayılan araç ve yöntemlerinin ve belki de en önemlisi olmak üzere varmak istediği noktaların karşılaştırılabilir yönleri yok.

Mukayesesi olanaksız kavramları alternatif olarak kullanmak sosyal bilimlerin mantığına aykırı.

Sivil vesayet kavramını ortaya atanların temel yöntemsel hatası sadece bu yanlışla da sınırlı kalmıyor.

Mukayase olanaksızlığını bir kenara bıraksak bile askeri vesayet rejiminin dayandığı askeri-anayasal yapı ortaya atılan sivil vesayet rejiminden öyle farklı ki bu iki kavramı aynı tartışma içinde bile kullanmak hiç anlamlı değil.

Askeri vesayet rejiminin ne anlama geldiğini görmek için potansiyel bir darbenin olabilirliğini falan tartışmaya hiç gerek yok; 1982 Anayasasını açmak ve daha dibaceden başlayarak maddeleri tek tek okumak yeterli.

Aynı şeyi ortaya atılan sivil vesayet kavramı için nasıl yapacağız?

“2010 yılında Türkiye’de askeri darbe artık olmaz” demek de hiç ama hiç anlamlı durmuyor zira askeri-hukuksal yapıya baktığınızda askeri darbenin tam da sistemin merkezinde durduğunu zaten görüyorsunuz.

Dünyada kendine demokratik diyen, hukuk devleti diyen bir tek ülke gösteremezsiniz ki, Anayasasında (m.145) şöyle bir ifade yer alsın: “..mahkemelerin bağımsızlığı, hakimlik teminatı askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenlenir”.

Bu madde ve benzerleri Anayasa’da yer almayı sürdürdüğü sürece “sivil vesayet-askeri vesayet” tartışmasının ne kadar anlamsız olduğu daha da net görülmektedir.

“Demokrasiyi yeniden tesis etmek için” yapılacak hangi askeri darbe acaba bundan daha buram buram askeri vesayet kokan bir maddeyi akıl edebilecektir ki yeni bir girişime gerek duyulsun?

Açın 1982 Anayasası’nı, yaklaşık her madde buram buram aynı askeri vesayeti yansıtmaktadır.

Bu yazıyı yazdığım sabahtan bir gün önce savcılık “Kafes planına” ilişkin iddianameyi Mahkemeye verdi; iddianamede bir amiralin, sayısız albayın adı geçiyor.

“Sivil vesayet” kavramından bahsedebilmek için elimizde benzer bir hukuksal-anayasal yapılanma mevcut mu?

Benzer yasa dışı girişimler mevcut mu?

Bunların sivil(!) alternatifinin olabilirliği mümkün mü?

Ayıptır, ayıp.  

STAR

YAZIYA YORUM KAT