1. YAZARLAR

  2. BAHADIR KURBANOĞLU

  3. "Sevk" Adı Altındaki Sürgünleri Durdurun!
BAHADIR KURBANOĞLU

BAHADIR KURBANOĞLU

Yazarın Tüm Yazıları >

"Sevk" Adı Altındaki Sürgünleri Durdurun!

29 Temmuz 2011 Cuma 01:40A+A-

Başbakan ve Adalet Bakanına Açık Mektup:

"Sevk" Adı Altındaki Sürgünleri Durdurun!

TC. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve TC. Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e

Günlerdir sevk zulmüne maruz kalan ve kurbanlık koyun gibi sevkedilecekleri zamanı bekleyen ailelerin avukatları maalesef sizlere ulaşamıyorlar. Halkın oylarıyla seçilmiş bölge milletvekilleri de bu konuyu görmezden gelmekteler.

Size tek tek ailelerin durumlarından, felçli çocuklardan, babalarını yakın cezaevlerinde bile yılda ancak birkaç kez görebilen evlatlardan ya da yaşlı annelerden bahsetmeyeceğiz.

Neden Sivas gibi zaten istiap haddi çoktan dolmuş olan cezaevlerine, bulundukları illerde "fazlalık olarak" addedilip insanların gönderildiğini de sormayacağız.

İçlerinde "Hizbullah davasında hukuksuzca, hiçbir delile dayanmadan yargılanıp 30 yıl ceza almış insanların bulunduğundan" haberdar mısınız, bir ikinci kez de bu şekilde cezalandırılmaktalar diye Türkiye'deki farklı kesimlerin alışık oldukları bir hukuksuzluğa dayanarak bu insanlar için eman dilemeyeceğiz.

Eman, minnet, lütuf beklemek değil bu mektubun konusu.

Mektubun konusu şu: Sizler bu halkın oylarıyla seçilmiş, kendilerine halkın hakkı, hukuku, malı, mülkü, namusu emanet edilmiş; seçimlerden önce verdiğiniz sözlere binaen bu halkın güvenip ehl-i emanet olarak gördükleri yöneticilersiniz.

Halk sizden duble yollar kadar, sayıları artan sağlık ocakları kadar, modernize edilen eğitim yuvaları kadar, bunlardan çok daha fazla adalet bekliyor. İnsanlar bunlar olmadan da hayata tahammül gösterebilirler ama onurları ve hakları zedelendiğinde bunun tamiri güçtür. Sadece hak helalliği talep ederek işin içinden sıyrılabilmek mümkün değildir.

Sahip olduğunuz erk, bir emanet olduğu kadar bir nimettir de. Hükmedebilme yetkisinin asıl kaynağı Allah(cc)tır. Ve bu yeti beşere emaneten, imtihana mebni ve mahşer günü hesabını vereceği, insanlarla kendileri arasında sözleşmelerle oluşan, içinde "Adalet"in, "Şura"nın, "Ehli hal vel akd"ın, "İyiliği emr ve kötülükten nehy"in bulunduğu; çağımızda her ne kadar bu ilkeler çiğnenegeliyorsa da, iman ehlinin sorumluluğundan kaçamayacağı, hesabı verirken kendisinden sorulacağı Vahyi ilkelerdir.

Eğer bu ilkelerin anayasa yoluyla zaten hayata geçirileceği düşüncesinde ve inancında iseniz, o halde seçimlerden önce verdiğiniz sözleri sizlere hatırlatmak boynumuzun borcudur!

Demiştiniz ki "Her kesimin sorunlarına hak ve adalet ölçeğinde yaklaşılacak; her kesimin hakları garanti altına alınacak; adalet mekanizması ve cezaevlerinin koşulları iyileştirilecek..."

İşte size fırsat! Günlerdir "Sürgün Aileleri" sizlere ulaşmak, seslerini size duyurmak istiyorlar. Diyorlar ki; "Sevkleri durduramasanız bile, hiç olmazsa yakın illeri tercih edin." Bu bir yakarış değil, bir hak talebidir. Onların bu konudaki çaresizliğinin bir ifadesidir.

Ama yetmez!

Biz bundan daha fazlasını talep ediyoruz. Bu sevklere, daha doğrusu sürgünlere sebebiyet veren sorun ne ise, bunu başka türlü çözmelisiniz. Sevkleri, bir emri vakiyle geri çekmeli, bu konuda hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmemeli, o insanları ailelerinin bulundukları illerdeki cezaevlerine geri döndürmelisiniz! Bu sistemin gadrine uğramış olan insanlara ve ailelerine karşı bu, boynunuzun borcudur!

Hiçbir devlet geleneği ve bürokrasisinin gerekçeleri sizi bundan alıkoymamalı. Çünkü mahşer günü bu Kemalist bürokrasinin ya da devletin ali menfaatlerinin gerekçelerine göre değil, nehirde boğulan koyunun talep edeceği hakka göre hesaba çekileceksiniz!

Sizin deyiminizle "Velev ki çok haklı gerekçeleriniz olsun" o halde bu gerekçeleri bu ailelerle paylaşın. Bu gerekçelere karşın onların taleplerinin ve sıkıntılarının neler olduğunu dinleyin. Görmüyorum, duymuyorum, konuşmuyorum tavrının Allah katındaki bedelinin ne olabileceğini de Adalet Bakanınızla istişare edin.

Alemlere rahmet Rasul-i Ekrem (s) bir hadisi şerifinde şöyle uyarıyor: "Mazlumun bedduasından sakının. Çünkü onun bedduasıyla Rabbi arasında hiçbir perde yoktur!"

Ve Kur'an'ı Azimüşşan'da Rabbimiz şöyle sesleniyor sizlere ve bizlere: "İnsanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmedin." 

YAZIYA YORUM KAT

20 Yorum