1. HABERLER

  2. HABER

  3. Şebbihanın Etekleri Zil Çalıyor!
Şebbihanın Etekleri Zil Çalıyor!

Şebbihanın Etekleri Zil Çalıyor!

Seçimler neticesinde AK Parti iktidarından kurtulmanın coşkusuna kapılan Baas sözcüleri Beşşar rejiminin tezlerine daha sıkı sarılmaktan kendilerini alıkoyamıyorlar.

11 Haziran 2015 Perşembe 21:14A+A-

HAKSÖZ HABER

Esed rejiminin Doğan medya bünyesindeki en hızlı destekçilerinden biri olan Fehim Taştekin seçimlerle birlikte ortaya çıkan yeni hükümet senaryoları üzerinden Suriye politikasındaki değişiklik ihtimallerini değerlendirmiş. İhtimaller, beklentiler ve gelişebilecek politikalar falan derken aslında soğukkanlı ve objektif görünüm altında hükümetin Suriye politikasına yönelik bir dizi iddia ve itham sıralamış. Tümü propaganda söyleminin unsurları olan ve doğruluğu kendinden menkul bu tezleri ile Esed rejiminin örtülü savunuculuğu rolünü başarıyla sürdürmüş.

Seçim sonuçları üzerinden kendini ifşa eden bu şebbiha ruhunu net bir tarzda görmeye imkan sağlayan yazıyı sunuyoruz.

Katar ve Suudi Arabistan Suriye’de yalnız kalabilir
Fehim Taştekin

Türkiye’nin hem ülke içinde hem uluslararası alanda çok tartışılan Suriye politikasının geleceği AKP’nin meclis çoğunluğunu yitirmesiyle belirsizleşti. En yüksek oyu almasına rağmen tek başına hükümet kuramayan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) herhangi bir koalisyonda olası bütün ortaklarının Suriye krizine yaklaşımı taban tabana zıt.

Cumhuriyetçi Halk Partisi (CHP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) şimdiye kadar AKP yönetiminin Suriye’deki krizde taraf olmasına, rejimle çatışan grupların silahlandırılmasına, sınırlarını yabancı savaşçılara açmasına şiddetle karşı çıkıp hükümeti İslam Devleti (İD) ve Nusra Cephesi gibi örgütlerin palazlanmasından sorumlu tuttu. Üç partinin de önerisi çatışmaların durdurulması ve krize barışçıl çözüm bulunması.

AKP içinde de partinin başarısızlığının önemli nedenlerinden birinin de Suriye politikası olduğuna düşünenler az değil. AKP’nin militan tabanı internet ortamında “Seçimde kim kaybetti? Kudüs, Suriye, Mısır, Somali kaybetti” diye feveran etse de partinin kurucu kadroları arasında hem Suriye sınırındaki illerde oyların erozyona uğradığına hem Rojava özellikle Kobani ile ilgili verilen yanlış tepkilere bağlı olarak Kürtlerin kaybedildiğini düşünenler Suriye krizinin çözümünde yeni bir rotanın gerektiğini düşünüyor.

AKP, Suriye sınırındaki Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak’ta milletvekili sayısını 30’dan 20’ye düşürdü. Kürt bölgelerinde ise 5 ilde tamamen silindi.

İktidar değişikliği tam da Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye’nin marttan beri yeni bir ortaklıkla cephede dengeleri rejim aleyhine değiştirmeye başladığı bir döneme geldi.

Türkiye üzerinden İdlib ve Hatay’ın yer aldığı kuzey cephesini, Ürdün üzerinden Dera, Kuneytra, Süveyde ve Şam kırsalını kapsayan güney cephesini silahlandırıp alan hakimiyetini genişletmeye yönelik iki ayaklı stratejinin Türkiye ayağı şimdi havada.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Suudi Kralı Selman’la Riyad’da mutabakata vardıktan sonra Kaide’nin Suriye şubesi Nusra ile eski Kaidecilerin kurduğu Ahrar el Şam’ın liderliğinde Fetih Ordusu silah yardımlarının yeni adresi olarak öne sürüldü. Türkiye üzerinden silah sevkiyatından kısa süre sonra Fetih Ordusu İdlip, Cibr El Şuğur, Eriha ve Mastume’yi ele geçirdi. Ordu güneyde de bazı mevzileri kaybetti. En son ordu Şam’ın 100 km güneyinde 52. Tugay’ın bulunduğu üsten çekilmek zorunda kaldı.

Kuzey cephesinde Fetih Ordusu’nun İdlip’den sonraki hedefi Halep ve Lazkiye düşürüp Şam’a yönelmek. Seçimden önce hükümetin Suudi Arabistan’la tampon bölge oluşturmak için Suriye’ye girileceğine de öne sürülmüştü. Türk-Suud-Katar ortaklığında geliştirilen stratejinin ikinci ayağında yeni bir arayış söz konusu. Amman’da Batılı istihbarat ajanlarının da yer aldığı operasyon odasından idare edilen Güney Cephesi, İslam Ordusu lideri Zahran Alluş’un liderliğinde yeniden organize edilmek isteniyor.

İddiaya göre geçen ay İstanbul’a gelip muhaliflerle görüşmeler yapan Alluş daha sonra Amman’da körfez ve batılı istihbarat servisleriyle toplantılar gerçekleştirdi.

Türkiye’de iktidar değişikliği senaryoları Amman hattı üzerinden muhalifleri besleme operasyonlarını etkilemese de kuzey cephesinin geleceği önemli ölçüde Ankara’nın yeni tutumuna bağlı. Eğer Türkiye-Katar-Suudi Arabistan ortaklığının devamını temin eden bir iktidar yapısı ortaya çıkmazsa Türkiye üzerinden giden silah akışının kesilmesi kaçınılmaz. Bu durumda Fetih Ordusu’nun ele geçirdiği İdlib ve çevresinde tutunması kolay olmayacaktır. Zira İdlib kırsalına yığınak yapan Suriye ordusu büyük bir taarruza hazırlanıyor. Şam’dan gazeteci Mehmet Serim’e göre Esad yönetimi büyük operasyon için Türkiye’deki seçimleri bekledi.

Yine İran’ın Irak, İran ve Lübnan’dan topladığı 5-15 bin savaşçıyı bölgeye taşıdığı, Hizbullah’ın da Kalamun’da sürdürdüğü operasyonları Halep kırsalı dahil daha geniş bir alana yaymaya çalıştığı öne sürülüyor.

Suriye krizinin Türkiye’yi ilgilendiren 5 boyutu var:

-Muhalefetin hem sivil hem silahlı kanatlarını desteklenmesi.

-Sınırların kontrol altına alınması

-İD ile mücadele

-Mülteciler.

-Rojava’da özerklik tesis eden Kürtlerle ilişkiler

Muhalefetin silahlanması ve sınırların kontrol altına alınması konusunda AKP hem kendi içinden gelen aykırı seslere hem de olası koalisyon ortaklarına kulak vermek zorunda kalacak. İD ile mücadelede daha somut ve kararlı bir çizginin benimsenmesi beklenebilir. Mülteciler konusunda yeni hükümetin de çok farklı bir yaklaşım geliştirmesi ya da mültecileri geri göndermek gibi bir yola girmesi çok zor gözüküyor. Rojava siyasetiyle ilgili MHP ile HDP zıt kutuplarda yer alıyor. Hükümetin MHP ile kurulması halinde Kürtlerle ilişkiler daha da kötüye gidebilir. AKP ise bir iç hesaplaşmaya gitmek zorunda kalacak gibi gözüküyor.

Hassas süreç nedeniyle isminin yazılmasını istemeyen AKP’nin kurucularından biri Al Monitor’a şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bu yenilgide Suriye politikasının da payı var. Tabanda bu kayıp Kudüs’ün kaybıdır diyen küçük bir kesim olsa da Kobani nedeniyle Kürtleri kaybettiğimiz açık. AKP Türkiye’de en fazla Kürt oyunu barındıran bir partiydi. Suriye siyaseti değişmek zorunda. Bu konuda sayın Abdullah Gül’ün de cumhurbaşkanlığı makamındayken hükümete uyarıları oldu ama göz ardı. Suriye’de çatışmaların durdurulması öncelik olmalı.”

İstanbul’dan meclise giren deneyimli diplomat CHP Genel Başkan Yardımcıları Murat Özçelik de hükümeti kurmaları durumunda sadece Suriye değil Mısır, İran ve AB ile ilişkilerin tamiri için köklü değişikliklere gideceklerini söyledi.

Al Monitor’a konuşan Özçelik “Suriye’de ateşkesin sağlanması için Esad yönetimi dahil bütün taraflarla diyaloğa geçeceğiz. Bunun için İran dahil kiminle konuşmak gerekiyorsa konuşacağız. Akan kanın durmasının ardından siyasi çözüm için gereken çabayı sergileyeceğiz. AKP’nin Suriye politikası hem bölge hem Türkiye için çok felaket sonuçlar doğurdu. Bunun devam etmesi mümkün olamaz” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da CNN International’a verdiği röportajda yeni koalisyonun mevcut Suriye politikasını sürdüremeyeceğini belirtti: “Koalisyon hükümetinin IŞİD ve bölgedeki diğer radikal grupları desteklemeye devam edeceğine inanmıyorum.”

Seçim öncesi Suriye’ye silah taşırken yakalanan Milli İstihbarat Teşkilatı’na ait TIR’larla ilgili ifşaat hükümeti epeyce köşeye sıkıştırmıştı. Hükümetin “Türkmenlere insani yardım taşıyorlardı” izahatı jandarma ve savcılığın elindeki görüntülerle yalana çıkmıştı. Özetle AKP ile koalisyon için Suriye politikasının değiştirilmesinin bir koşul olduğu görülüyor. AKP’nin de kendi iç restorasyonu için de Suriye’de farklı bir rota zorunluluk halini almış durumda.

HABERE YORUM KAT