1. HABERLER

  2. İSLAM DÜŞÜNCESİ

  3. Ramazan'ın bize emaneti olan iki güzel haslet
Ramazan'ın bize emaneti olan iki güzel haslet

Ramazan'ın bize emaneti olan iki güzel haslet

Hayreddin Karaman, Ramazan ikliminde inşa edilen iki haslete dikkat çekerken bunların bir Müslümanın hayatında süreklilik kazanması gerektiğini ifade ediyor.

16 Nisan 2023 Pazar 12:00A+A-

Hayreddin Karaman / Yeni Şafak

Selametle Ramazan hoş geldin Kur’an

Güzel bir el-Vedâ Ramazan ilâhîsi dinlerken şunları düşündüm:

Bu nasıl bir vedalaşma?

Birisiyle vedalaşırken o bırakıp gider ve hatırasından başka bir eser kalmaz.

Ramazan ile böyle bir vedalaşma olamaz. O iki önemli şey bırakarak bir yıl sonra dönmek (ve âdeta dönünce bıraktığım şeyleri ne yaptınız diye sormak) üzere gider.

Ne bırakır?

1. Onun içinde gelmiş olan Kur’an-ı Kerim’i bırakır.

2. Kendisinde hâsıl olan iman, ibadet kalp eğitiminin izlerini bırakır.

Önce birincisine bakalım:

Ramazan ayında gelmiş olan (veya gelmeye başlayan) Kur’an bizden ne istiyor?

Bakara suresinin 185. âyeti bu soruya cevap veriyor (mealen ifade ediyorum): “Ben size genel olarak doğru yolu göstermek için ve bu yolda yürürken de önünüze çıkan mesailde, Hz. Peygamber’in açıklamaları da dâhil olmak üzere doğruyu yanlıştan ayırmanızı sağlayacak açıklamalarla gönderildim.

Ramazan bize bu gerçeği hatırlatıyor, âdeta emanet ediyor ve tekrar gelmek üzere gidiyor.

Ramazan’da ve Ramazan dışında Kur’an’ı anlamadan ve anladığımızla amel etmeden onu okursak ilâhî maksada uygun okumamış oluruz.

İkinci emanet, oruç ahlâkı.

Sahih hadis kitaplarında birçok kanaldan rivayet edilmiş olan bir hadiste şöyle buyuruluyor:

“Oruç kalkandır; bu sebeple oruçlu çirkin söz söylemesin, İslâm öncesi ahlâksızlığına dönmesin. Bir kimse onunla kavgaya tutuşur veya küfrederse iki kere ‘(şunu bil ki) ben oruçluyum’ desin.”

Aslında mümin, her zaman böyle demeli ve davranmalıdır. Peki, oruçlu olmanın farkı nedir?

Oruçsuz olduğumuz zamanlardaki halimiz genellikle bize kulca davranmamızı hatırlatan hâl değildir; oruç ise her an bu hâli yaşatır, hatırlatır. Ve orucun gayesi de müminin yalnız oruç tutarken değil, oruçsuz olduğu hallerde de oruç hâli ve ahlâkını yaşama eğitimidir.

Yukarıda kısmen aktardığım hadisin içinde başka önemli açıklamalar da var:

Hemen bütün ibadetler dışarıdan bellidir, oruç ise hadiste ifade edildiği gibi bir zaruret dışında açıklanmaz ve dışa vurulmaz, bu sebeple Allah Teâlâ “Oruç benim içindir” buyuruyor; diğer ibadetlere riya karışabilir ve riya karışınca onlar, sırf O’nun için olmaktan çıkar, oruca ise riya karışmaz.

Müminin bütün ibadetleri ve alacağı eğitim ile ulaşmayı hedeflemesi gereken iki vasıf vardır; İhlas ve ihsan.

İhlas kulluğa, Allah rızasından başka hiçbir şeyi karıştırmamaktır.

İhsan ise Allah’ın bizi her an gördüğünü bilerek yaşamak ve yaptığını din ve örf ölçülerine göre en güzel yapmaktır.

Hâsılı Ramazan bize Kur’an’ı ve oruç ahlâkını emanet eder de gider.

İlâhîyi dinlerken işte bunları düşündüm.

HABERE YORUM KAT