1. YAZARLAR

  2. KENAN ALPAY

  3. Ramazan ve Yabancılaşma Tehlikesi
KENAN ALPAY

KENAN ALPAY

Yazarın Tüm Yazıları >

Ramazan ve Yabancılaşma Tehlikesi

08 Ağustos 2011 Pazartesi 00:29A+A-

Ramazan ve orucun bizleri ulaştıracağı nihai nokta ‘takva’dır. Allah’a karşı sorumluluklarımızın bilincine/takvaya ulaşmamıza vesile olmayan Ramazan ve oruç varlık sebebini kaybetmeye yüz tutar.

Zamanı ve mekanı mübarek, kutsal kılan “Kuddüs” olan Allah’tır. Allah tarafından mübarek kılınan zaman ve mekanların dışında hiç bir zaman ve mekan insanlık için ayrıcalıklı kılınamaz. Yeryüzünü insanlığa tahsis edilmiş bir mescidtir. Allah’a doğru akıp giden zaman sahip olabileceğimiz en önemli sermayedir. Doğu da batı da Allah’ındır. Günler, aylar Allah tarafından aramızda döndürülmektedir. Bu sebeple hiç bir gün veya ay, hiç bir şehir veya mabed kendiliğinden mübarek, kutsal değildir.

Bir zamanı veya mekanı mübarek kılan değer bizzat kendisinden kaynaklanmaz. Mesela Kabe’yi Beytullah kılan değer, Allah’a kulluk için inşa edilen ilk ev olmasından kaynaklanır. Coğrafi konumu veya inşa malzemesinden dolayı değil Hz. Adem’den bu yana tevhidi değerleri simgelediği için Kabe haccın mekanıdır.

Bir zaman dilimi olarak Ramazan’ı mübarek kılan da elbette ki içinde yer alan Kadir gecesinde Kur’anın inzal olmaya başlamasıdır. Ramazan’ı ayrıcalıklı kılan hidayet kaynağı Kur’anla, takva yolu oruçla donatılmış olmasıdır.

Uzun yıllardır Ramazan’ın bir tüketim, gösteriş, eğlence zamanı olmadığını yazıp konuşuyoruz. Buna rağmen toplumumuzdaki bazı kötü alışkanlıkları kolay kolay tasfiye edemiyoruz. Vaaz ve nasihatlerin, tv-radyo programlarının önemli bir kısmı Ramazan ve orucun asli misyonlarına yabancılaştırıcı davranış ve ilişki biçimlerinden uzak durulması gerektiği konularına odaklanıyor. Bu konularda geçmiş yıllara nazaran epeyce bir mesafe alındığı muhakkak. Ancak katedilecek çok mesafe olduğunu da gözden ırak tutmayalım.

Şükür ki Ramazan çadırı eğlenceleri denilen ucube etkinliklerin sayısında ciddi bir azalma oldu. Geleneksel ve modern hurafelerin sentezlenip karnaval havasında Ramazan etkinlikleri etiketiyle topluma takdim edildiği felaket sahneleri az yaşanmadı. Üstelik bu felaket tabloları sadece düşman kamptan neşet etmedi.

Popüler olanın cazibesine kapılan, toplumsal ve siyasi bir taban edinme kaygısıyla hareket edenler için ramazanlar maalesef kazası olmayan bir fırsat olarak görülebildi. Belediye etkinlikleri bu konuda ciddi bir özeleştiriye tabi tutulmalı. Öyle ki bir hayır için yola çıkıp ciddi risklerin altına girenler, çoğu zaman asıl hedefi ve hedefe götüren meşru vasıtayı kaybetme tehlikesinin eşiğine gelip dayandılar.

Ulusalcı temalara kurban edilmek istenen takva duygularımız, tüketim kültürünün çarklarına iteklenerek pazarlanmak istenen ibadetlerimiz zannedildiği kadar ucuz değil. Tv ve gazetelere olduğu kadar belediyelere pazarlanan paket programları da ciddi bir analize tabi tutmak gerekli. Mesela bu paket programlardan birinin icra edildiği Gebze Yeni Mahalle’de Ramazan’a hazırlık sadedinde icra edilen bir etkinlik “Atatürk ve silah arkadaşlarına bir dakikalık saygı duruşu ve ardından okunan İstiklal Marşı” ile başlıyor. Programda meşhur bir arkadaşımız gözyaşları döktürecek şiirler okuyor. Eşlik eden meşhur bir hocaefendi de aynı tarzda vaazı nasihatlar ediyor. Her şey çok içten, samimi ve Allah rızası içinse bu tür ulusalcı tazimlerin ne işi vardı bu etkinliklerde. Ramazan etkinliği olarak sunulan bu programdan kim sorumlu? Belediye mi, organizatör firma mı sadece? Buralarda konuşma yapan, dua okuyan veya etkinliklere katılan insanların bu tür sapmalara karşı çıkması gerekmez mi?

İnsanların hayra teşvik edildiği kadar şerden uzak tutulduğu Ramazan gibi önemli vesileler sıradanlaştırılmaya ve asli misyonlarından yabancılaştırılmaya başlanırsa ortada ne bereket kalır, ne kardeşlik ne de Allah’ın rızası. İktidar tutkusu kadar zenginlik ve şöhret tutkusu da yabancılaşma illetinin sebeblerinden biridir. Bu tutkular hiçbirimizin ayaklarını sıratı müstakimden kaydıracak kadar kuşatıcı olmaz inşa-Allah.

Öncülük iddiasında bulunanların yabancılaşması sadece kendileri için değil bütün toplum için felakettir. Yabancılaşma tehlikesi ve tehdidinin kökü çoğu zaman dışarıda değildir. Kendi kötülüklerimizin yolaçtığı bataklıkla mücadele etmek için kapsamlı bir muhasebe sürecine ihtiyacımız var. Rabbimizin ikaz ettiği gibi, yapıp ettiklerimizin boşa çıkmaması için Ramazan büyük bir imkandır. Kişiliğimizi, kimliğimizi, aile ve çevremizi Kur’anla ıslah etmek üzere hayırda yarışmaya hız verelim. 

YAZIYA YORUM KAT

2 Yorum