1. HABERLER

  2. İSLAM DÜŞÜNCESİ

  3. Oruç Muhasebesi
Oruç Muhasebesi

Oruç Muhasebesi

Birisi oruç tutmamayı açıktan yapar ve bunu herkese göstermekte bir sakınca görmezse bu hali bir bakıma orucu hafife alma ve meydan okuma anlamına gelebileceği için küfre kadar gidebilir.

31 Mayıs 2019 Cuma 21:44A+A-

Faruk Beşer, Yeni Şafak gazetesindeki yazısında İmam Gazali’nin İhya’sında yeralan “Orucun Sırları” bölümü özelinden Oruç üzerine bir muhasebe gerçekleştiriyor:

Gazali’nin İhya’sından ‘Orucun sırları’ bahsini Ramazanın sonuna doğru bir kez daha okudum. Araya bazı açıklayıcı cümleler de koyarak onun söylediklerini özetlemek istiyorum. Eminim ki, onun söyledikleri bizim söyleyeceklerimizden daha faydalıdır.

 ‘Hadisi şerifte sabır imanın yarısıdır, denmiş, oruç da sabrın yarısıdır buyurulmuştur. Buna göre oruç başlı başına imanın dörtte birine denk demektir. Kuranıkerim ifadesiyle ‘sadece sabırlılar ecirlerini hesapsız olarak alacaklardır’ (Zümer 10) buyrulduğuna göre oruçlunun ecrinin/ücretinin ne kadar büyük olduğu anlaşılmış olur.’

Buna rağmen ne yazık ki, bugün oruç tutabilecek pek çok mümin sırf tembellik, belki biraz da iman zaafı sebebiyle oruç tutmadı. Buna karşılık oruç tutmama özrü bulunan pek çok insan da özrüne rağmen oruçtan mahrum kalmayı büyük bir kayıp saydı ve oruç tutu.

Şu kuralı bir kez daha hatırlayalım: Bir mümin mazereti yokken oruç tutmazsa, İslam’ın en temel ibadetlerinden birini terk etmiş olmakla büyük bir günah işlemiş olur. Ama oruç tutmamayı açıktan yapar ve bunu herkese göstermekte bir sakınca görmezse bu hali bir bakıma orucu hafife alma ve meydan okuma anlamına gelebileceği için küfre kadar gidebilir. Görünen o ki, bu durum gittikçe daha büyük bir fitne ve musibet halini aldı. Oysa müminin oruca ve oruç tutanlara saygı için açıktan oruç yememesi bile ona bir sevap ve değer kazandırır.

Zamanımızın en büyük musibetlerinden biri, haddinden fazla yemek yemedir. Bunu bir hadisi şerife dayanarak bazılarının normalin yedi kat fazlasını yedikleri şeklinde anlayabiliriz

Gazali orucu üçe ayırır:

‘1.Avamın orucu, 2.Havassın/seçkinlerin orucu, 3.Havassın da havasının/seçkinlerin de seçkinlerinin orucu. Avamın orucu yemeden içmeden ve cinsel ilişkiden kendisini tutmadan ibarettir. Havassın orucu; buna ilave olarak gözünü kulağını, dilini elini ve diğer organlarını da her türlü günahtan korumadır. Havassın da havasının orucu; bunlarla beraber kalbini dahi her türlü kötü düşüncelerden koruyup onu sadece Allah’ı düşünmekle meşgul etmedir. Bu dereceye yükselmiş insanlar başka düşüncelere daldıklarında oruçlarının bozulduğunu var sayarlar’.

Bir önceki yazımızda Müslümanların derecelerinden söz etmiştik. Gazali’nin bu söyledikleri onu çok daha güzel açıklamaktadır.

‘Beş şey orucu bozar: Yalan gıybet, nemime/laf taşıma, yalan yere yemin etme, şehvetle bir harama bakma’ anlamındaki hadisi şerifi de böyle sevabın gitmesi şeklinde anlamak gerekir. Bunları yapan mümin orucunu tutmuş ve oruç onun üzerinden düşmüş olur ama sevabı kalmaz, havas için bu oruç, oruç sayılmaz. Bunların orucu bozması, orucun sevabını gidermesi anlamındadır. Hatta gıybetin yapıldığı bir ortamda susmak bile haramdır, çünkü susan da onu konuşan gibi olmuş olur.

Bu sebeple ‘nice oruç tutanlar vardır ki, oruçlarından kendilerine kalan sadece açlık ve susuzluktur’ buyrulmuştur.

Hatta bu sebeple denmiştir ki, nice yiyip içenler vardır ki, oruç tutmadıkları zamanlarda da oruç tutmuş sevabı alırlar, nice oruç tutanlar da vardır ki oruçlarından kendilerine sadece açlık ve susuzlukları kalır.

Ramazandan sonra da nafile oruç tutmak isteyenler her pazartesi ve perşembeyi, ya da her ayın başında üç, ortasında üç, sonunda da üç gün, ya da her ayın on üç on dört on beşini, Muharremin dokuzu, onu ve on birini, ya da sadece dokuzu ve onunu yahut onunu ve on birini oruç tutarlar. Zilhiccenin ilk onunda tutabildikleri kadar tutmaları da güzeldir. Sene boyu hiç aksatmadan oruç tutmak sünnete aykırıdır. En nihayet bir gün yiyip, bir gün oruç tutmak şeklinde seneyi oruçlu geçirebilir. Buna da ‘savm-ı Davud’, yani Hz. Davud Peygamber’in orucu denir’.

Gazali için şu bilgiyi de buraya ekleyelim:

İbnülcevzi ‘Ölüm anında sebat edenler’ adlı kitabında nakleder. Gazali’nin kardeşi Ahmed anlattı: ‘Bir Pazartesi günü sabah vakti kardeşim Ebu Hamid (Gazali) abdest aldı, namazını kıldı ve kefenimi bana getirin dedi, alıp öptü, gözlerinin üzerine koydu ve: Melik’in huzuruna çıkacaksak başım gözüm üstüne, dedi. Sonra ayaklarını uzattı, kıbleye döndü ve gün ağarmadan vefat etti. (v. 505 H, 1111 M). Kaddesellahu ruhahu’. Ne güzel bir hayat ve ne güzel bir ölüm.

Önümüzdeki gecenin büyük ihtimalle Kadir gecesi olabileceğini hesaba katarak gecenizi tebrik ediyor ve uyanık olmamız konusunda Allah’ın bize yardım etmesini niyaz ediyorum. Bir uçtan diğer uca Ümmet-i Muhammed’in yaşamakta olduğu bela ve musibetlerden kurtuluşa vesile kılınmasını diliyorum. Bunun ıstırabını yaşayıp üzülmek bile gecenin ihyası sayılabilir. Nerede hata yaptık, hangi hatalarımıza fütursuzca devam ediyoruz? Bu dertle dertlenmeden diğer ibadetlerimizin de tamam olacağını sanmıyorum.

Resulüllah’ın şu duasıyla bitirelim:

‘Allah’ım, dünyayı en büyük sıkıntı sebebimiz ve bilgimizin ulaştığı son nokta eyleme’.

Âmin.

HABERE YORUM KAT