1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Zorbalığa Karşı Protestolar Sürüyor

Zorbalığa Karşı Protestolar Sürüyor

Kasım 2006A+A-

Başörtüsü yasağı zorbalığına karşı 21 Ekim 2006 tarihi itibariyle İzmit'te 79, Sakarya'da 58, Ankara'da 37 ve Van'da ise 7 haftadır her Cumartesi "başörtüsüne özgürlük" eylemleri düzenleniyor. Ramazan boyunca İstanbul'da her hafta başörtüsü eylemi düzenleyen Özgür-Der de Ramazan'ın son Cumartesi günü Bursa, Diyarbakır ve Tatvan şubeleriyle birlikte eş zamanlı eylemler gerçekleştirdi.

İzmit:

Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından her hafta İzmit Sabri Yalım Parkı İnsan Hakları Anıtı önünde düzenlenen "Başörtüsüne Özgürlük" eylemi 21 Ekim Cumartesi günü 79. haftayı geride bıraktı. Son haftada yapılan eylemde başta Tunus olmak üzere yasağın küreselleşme boyutuna değinilerek başörtülü bayanlara hitaben: "Yasağın ulaşacağı boyutları görüyorsunuz. Eğer durup beklerseniz mevzi kaybedersiniz. Eğer durup beklerseniz ileride onurunuzdan kaybedeceğiniz çok şey olabileceğini unutmayınız. Daha aktif bir şekilde başörtüsü direnişinin desteklenmemesinin nelere yol açacağını hala görmediniz mi?" denildi.

Başörtüsü yasakçılığının özde bir din düşmanlığı tezahürü olduğunun belirtildiği açıklamada dayatılan zulüm karşısında umutsuz olmamak gerektiği ifade edilerek yasağa karşı çıkan platformlara destek vermek üzere halkın ülkenin dört bir yanında örgütlenmesiyle yasakçıların geriletilebileceği vurgulandı. Açıklama, direnişin süreceği yönündeki vurgularla sona erdi: "Herkes bilsin ki zorbalığın azına da çoğuna da direneceğiz. Bu halkı zorbalıklara karşı duyarsız bırakmaya çalışan bütün dünyevi tuzaklara karşı da direneceğiz, söz olsun."

Sakarya:

Sakarya Başörtüsü Platformu'nun her hafta AKM önünde gerçekleştirdiği başörtüsü eylemleri de 58. haftasını doldurdu. Başörtüsü ile birlikte her hafta öne çıkan gündemle ilgili olarak da bir tavır geliştirilen Sakarya'da Tunus'ta sokakta uygulanmaya başlanan başörtüsü yasağı protesto edilerek, Türkiye'nin başka ülkelere yasakçılık konusunda model olduğuna işaret edildi. Tunus'taki yasağın Türkiye'de yıllardır ısrarla işlenen "irtica" yaygaraları ile paralellik gösterdiğine dikkat çekilen açıklamada "Tunus'taki bu kafanın, Türkiye'deki malum kafalardan hiçbir farkı yoktur. Tunus'un zorba lideri ile Türkiye'deki egemenler aynı şeyi istiyorlar: Hiç başörtülü bir toplum!" denildi ve dünya kamuoyuna "Türk usulü yasak" şeklinde yansıtılan haberin ise bir utanç vesilesi olması gerekirken Türkiye'deki yasakçıların bunu bir övünç meselesi yapmaları kınandı.

"Müslüman toplumlara ve Türkiye'de yüzyıllardır başörtüsü ile onurlu bir şekilde yaşayan insanlara, önderlik yapacak olan, tevhid ve adalete dayalı, direniş çizgisidir. Zulme boyun eğmeyen ve Rablerinin rızasını gözetenlerin aydınlattığı yarınlardır. Kur'an'ın aydınlığına doğru bir çizgi ve bir sünnet oluşturma çabasındakilerin azmidir. Onların kesinlikle anlayamayacağı, idrak edemeyeceği şey budur. Başörtüsünü işgal etmek isteyenler orada boğulup gideceklerdir. İmanımız, namazımız, başörtümüz ve Rabbimizin diğer tüm emir ve yasakları bizim onurumuzdur." denilen eylemde "Başörtüsü İslam'ın Emri, Müslüman Kadının Kimliğidir" ve "Tevhid, Adalet, Özgürlük" yazılı pankartlar taşındı. Platform üyeleri Ramazan ayının sonuna rastlayan eylemlerini Ramazan'ın tüm Müslümanlara bilinç, bereket, direniş şuur ve azmi getirmesi dilekleri ve "Yasakçılar Halka Hesap Verecek", "Yasakçı Devlet, İktidarsız Hükümet!", "Yaşasın Başörtüsü Direnişimiz!" sloganlarıyla sona erdirdiler.

Ankara

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu tarafından Abdi İpekçi Parkı'nda gerçekleştirilen "İnanca Saygı, Başörtüsüne Özgürlük" eylemi ise 37. haftasına girdi. Son haftada yapılan açıklamada "Almanya'da iki Türk milletvekilinin, başörtülü kadınlara yaptığı "Başınızı açın!" çağrısı sadece anlamsız değil bir o kadar da saygısızcadır. Şunu tüm dünya bilsin ki başörtüsü birilerinin direktifiyle çıkarılacak veya takılacak bir aksesuar değildir. Görevi din ve vicdan özgürlüğünü savunmak olan bu iki kadının hemcinslerine yönelik fütursuzluğu görmezden gelinemez." denildi.

Van

Van'da her hafta "Başörtüsüne Özgürlük Platformu" tarafından gerçekleştirilen eylemlerde 7. haftaya girildi. Cumhuriyet Caddesi Sanat Sokağı'nda yapılan eylemlerde son hafta okunan basın bildirisinde zorbaların baskıcı politikalarının iflas edeceği vurgulandı. Şemdinli ile ilgili olarak da Yargıtay Başsavcılığı tarafından davanın yeniden görüşülmesi talebinin hukuki olmayıp tamamen siyasi olduğu söylendi ve Susurluk gibi bu meselenin de üstünün örtüleceği endişesi dile getirildi. Eylem boyunca "Başörtüsüne Uzanan EllerKırılsın! "Uyan Diren Özgürleş!" sloganları atıldı ve tekbirler getirildi.

İstanbul

İstanbul'da Özgür-Der üye ve gönüldaşları Ramazan boyunca her Cumartesi başörtüsü eylemi gerçekleştirdiler. 4 hafta süren eylemde başörtüsü zulmüne karşı direnmenin yanı sıra YÖK'e, kışla tipi eğitime, ülke üzerindeki militarist baskıya, yasağın küreselleşmesine, liselerde okutulan milli güvenlik derslerine ve Avrupa'daki Türk kökenli milletvekillerinin işbirlikçi bir tutumla sarf ettikleri başörtüsü aleyhtarı beyanlarına karşı tavır almanın önemine dikkat çekildi. Fatih Saraçhane Parkı'nda gerçekleştirilen eylemlerde "Herkes İçin Adalet Başörtüsüne Özgürlük!", "Eğitimde Kışla Düzenine Hayır! Milli Güvenlik Dersleri Kaldırılsın!" pankartlarının yanı sıra ellerde de Özgür-Der flamaları ve "İnancına Örtüne Kimliğine Sahip Çık!", "Yasakçılar Yenilecek Direnenler Kazanacak!" yazılı dövizler taşındı.

Son hafta gerçekleştirilen eyleme katılarak söz alan yazar Yıldız Ramazanoğlu ve Diyarbakır Özgür-Der'den Abdulhakim Beyazyüz, nesiller boyu süren bu yasakla birlikte direnişin de nesillere devredilerek sürdürüldüğünü dile getirirlerken Grup Yürüyüş de özgürlük marşlarıyla başörtüsü direnişine omuz verdi. Özgür-Der adına yapılan açıklamada, "Ramazan ayı donanım, muhasebe ve hatırlatma ayıdır. Bizler de dört hafta boyunca insanımıza ve Müslümanlara açıkça hatırlatma görevinde bulunduk. Ve dedik ki; bilgimizi ve kimliğimizi vahiyle netleştirmeli ve şahitleştirmeliyiz. Önümüzde uzun bir yürüyüş var. Engeller büyük. Gücümüz yettiği oranda hakka ve adalete olan bağlılığımızı tanıklaştırabilmeliyiz. Zalimler karşısında sürdürülebilir topyekün bir dirilişin ve mücadelenin şartlarını hazırlayabilmeliyiz. Bugün buradayız. Yarın bir ders halkasında, seminerde, konferansta, yürüyüşte ve meydanlarda. Bizim için hayat İslam'dır. İslam hayatın anlamı ve değeridir." denildi.

Sık sık tekbirlerin getirildiği eylemlerde "İlkelerimiz, Mücadelemiz, Kimliğimizle Varız, Var Olacağız!", "Paşaların Tankı Susturamaz Halkı!", "YÖK'e Cuntaya Zorbalığa Hayır!", "Yasakçılar Yenilecek İslami Direniş Kazanacak!", "Başörtüsü Onurumuz Koruyacağız!", "Eğitimde Kışla Düzenine Son!", "Milli Güvenlik Dersleri Kaldırılsın!" şeklinde sloganlar atıldı.

Diyarbakır

Özgür-Der Diyarbakır Şubesi de Ofis semtinde bir basın açıklaması yaparak başörtüsü zulmünü kınadı. Cumhurbaşkanı Sezer, Genelkurmay Başkanı Büyükanıt ve kuvvet komutanlarının saldırgan ve baskıcı konuşmalarına karşı mücadeleyi yükseltmek gerektiğini ifade eden Özgür-Der Diyarbakır Şubesi üyeleri, yaptıkları açıklamada Erciyes Üniversitesi'nde, iftar saatinde başörtülülerin iftar sofrasından çıkarılmasının yasakçıların pervasızlığını ortaya koyduğunu söyleyerek olayı kınadılar. ÖSS'de yaşanan hukuksuzlukların da dile getirildiği açıklamada Terörle Mücadele Kanunu'ndan 301. maddeye, F tipi tabutluğundan başörtüsü yasağına kadar, yoğun ve sistematik bir saldırı ve kuşatma ile toplumun köleleştirilmek istendiğine dikkat çekildi.

Kürt sorununu paramiliter güçlere havale eden ve başörtüsü sorununu "toplumsal mutabakat" gibi hayali bir kavrama havale eden hükümetin, çözümün adresi olmadığının ortaya konulduğu eylemde; sisteme esaslı muhalefet yapacak tüm kesimlerin susturulduğu, kitlelerin bu tehditlerle korkutularak militarist sömürü düzeninin sağlamlaştırılmaya çalışıldığı vurgulandı. Eylemde Türkçe ve Kürtçe sloganlar atıldı ve Özgür-Der Müzik Grubu tarafından "Başörtüsü Marşı" okundu.

Bursa

Özgür-Der Bursa Şubesi üyeleri Orhangazi Parkı'nda bir araya gelerek başörtüsü yasağını protesto ettiler. Başörtüsü ile ilgili sloganların atıldığı eylemde okunan basın açıklamasında "Zulüm üzerine bina edilmiş sistem tek tip insan üretme mekanizmasına dönüştürülmek isteniyor. Bütün kademeleriyle eğitim, ekonomi, siyaset, hukuk, kültür, din ve bütün toplumsal yapı kışla mantığı anlayışıyla düzenlenmek isteniyor. En küçük farklı bir talep ya yok sayılıyor, ya da zora dayanarak susturulmak isteniyor." denildi ve hükümetin bu sorunlar karşısındaki çözümsüzlüğü kınandı. Açıklama, "Baskı ve yasaklamalar yüzünden ne inancımız, ne kimliğimiz ne de özgürlüğümüz için direnmekten vazgeçmeyeceğiz, geri adım atmayacağız, topuklarımız üstünde geri dönmeyeceğiz ve şahitliğimizi yapmak üzere yılmadan hakkı söylemeye devam edeceğiz." ifadeleriyle sona erdi.

Tatvan

Başörtüsü yasağına karşı bir direniş çığlığı da Tatvan'dan geldi. Özgür-Der Tatvan Şubesi'nin düzenlediği "Başörtüsü Zulmüne Hayır" eylemine Bitlis halkı yoğun ilgi gösterdi. "Direne Direne Kazanacağız!", "Başörtüsü Düşmanları Hesap Verecek!" gibi sloganlar atan topluluk "Saldırı Başörtüsüne Değil İslam'adır!", "Yasak Sürüyor, (D)Uyuyor musunuz?", "Şiyar Be Berxwe De Azad Be!" yazılı pankart ve dövizler taşındı. Eylemde yapılan konuşmalarda laik ve Batıcı dünya görüşünün kadın hakları ve kadınları özgürleştirmek adına, kadını köleleştirdiği, bir meta ve reklam aracı haline getirerek aile mefhumunu yok ettiğine dikkat çekildi. Başörtüsü zulmünü hiçbir siyasi partinin çözemeyeceğini söyleyen konuşmacılar, sorunun Müslümanların kararlı tutumları, bilinçli tavırları, eylemleri ve direnişleri ile çözülebileceğine işaret ettiler.

Yapılan açıklamada izzetin ve direnişin sembolü Meryemleri, Haticeleri, Fatımaları ve Zeynepleri izleyen Müslüman kadınların değil diploma, bir ellerine güneş, ötekine ay verilse, yine de başörtüsü direnişlerinden asla vazgeçmeyecekleri ifade edildi ve "İnançlarımıza, ibadet ve giysilerimize ancak Allah Teâla karar verebilir." denildi.

Zulme Tavır Almayı Getirmeyen Bir Oruç Makbul Sayılır mı?

Özgür-Der'in başörtüsü eylemlerinin üçüncüsünde Kayseri Erciyes Üniversitesi yemekhanesinde yaşanan olayın çirkinliğinin boyutları da gözler önüne serildi. İftar sofrasında başörtülü öğrenciyi dışarı atmanın çirkin olduğu kadar o anda orada iftarını açmak için bekleyenlerin sessiz kalmasının da aynı çirkinlikte olduğu dile getirilerek yasakçıların güçlerini, kitlelerin tepkisizliğinden aldıkları söylendi. Başörtüsünün namaz ve oruç gibi farz olduğu belirtilerek toplumun tek tipleştirmeye çalışılması karşısında sessiz kalınmaması gerektiği vurgulandı. Başörtüsü zulmüne karşı tavır almanın oruç gibi ibadet olduğu hatırlatıldı.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR