1. YAZARLAR

  2. Bünyamin Doğruer

  3. Şahidiz, Zulmün Karşısında Cesur ve Coşkulu Bir Yürek Taşıdığınıza!

Bünyamin Doğruer

Yazarın Tüm Yazıları >

Şahidiz, Zulmün Karşısında Cesur ve Coşkulu Bir Yürek Taşıdığınıza!

Ağustos 2003A+A-

Andolsun ki, sizi biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele. (2/155)

Hakikat uğrunda mücadeleyi göze alan Özlem Özyurt ve Macide Göç Türkmen bacılarımızı kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşadık. En verimli çağlarında idiler adalet ve özgürlük mücadelesinde. Rabbim mekanlarını cennet eylesin. Hayatın tam ortasında idiler. Güzel insanlık gösterip, güzel mücadele azmi içinde fedakar, cefakar ve kararlılıklarıyla hep en önde olmanın haklı gururu ile Rablerine kavuştular.

Ben Medrese-i Yusufiyye'de iken kapımızı çalan kardeşlerimizdi. Zorlukların yol tıkadığı, acıların ve sıkıntıların geçit vermediği bir zaman diliminde, barikatları aşıp, eşimi ve çocuklarımı yalnız bırakmayan ve devamlı mazlumların yanında yer alan kardeşlerimizdi. Rabbim onlardan razı olsun.

Evet, Özlem ve Macide bacılarımız iman ve celadet sahibiydiler. Bu cahiliyye toplumunda vermiş oldukları adalet ve özgürlük mücadelesinde kendilerini dosdoğru ifade ettiler.

Yaşadığımız yüzyıl özgürlük mücadelesinin yüzyılı olmuştur ve olmaya devam edecektir. Bu özgürlük mücadelesinde meşaleyi tutuşturanların ilkleri olmuşlardı.

Şunu hiç unutmamak lazım ki, hakikate ait olmanın bir bedeli vardır. Eğer bu bedeli ödemezsek aşağılanırız. Biz Allah'ı unutursak O da bizi unutur. Hakikate ait olmanın, onu savunmanın bedeli ağırdır. Çünkü önce mutlak gerçekliği, ruhumuza, nefsimize sindirmemiz gerekir; sonra toplumsal alanda mücadelemizi sürdürmemiz. İşte bu iki alanda da bacılarımızın azim ve kararlılık içerisinde, tüm zorbalıklar karşısında durduklarına, red çığlıklarının solmadığına, direnişli soluklarının kesilmediğine, inançlı yüreklerinin kaymadığına şâhid olduk. Onca vurdumduymazlıklar karşısında, yalan imparatorluğunun baskıları karşısında, dimdik ayakta kalabilmeyi başarabilmişlerdi. Onlar biliyorlardı ki İbrahimî bir imana sahip olan mü'min, ne zulmeder ne de zulme uğrar. İnandığı değerlerden taviz vermez. Allah'a tam güvenir, mazeretlere sığınmaz, tereddüt geçirmez, izzeti ve ikbali imanda bulur. Allah'tan gayrisine tenezzül etmez. Onlar bu İbrahimî imanlarıyla devamlı mazlumların yanında yer almışlardır. Küresel emperyalizme karşı seslerini yükselterek karşı durmuşlardır. Hakkın, adaletin ve özgürlüğün, maddeye, çıkara ve bencilliğe indirgenmiş anlamından ötesini hesaba katmayan zavallı insanları uyandırmanın, bilinçlendirmenin mücadelesini vermişlerdi.

Ve onlar yakalamış oldukları aydınlığın, hakikatin şahitliğini yaptılar. Bunu davranış ve pratiklerinde gösterdiler. Çileli, meşakkatli, hüzünlü bir yolu seçtiler. Bu yolun bağrı yanık anaları oldular.

Önemli olan bu dünya hayatını Rabbimizin söylediğine ve emrettiğine karşılık verme çerçevesinde şekillendirmektir. Elimizdeki tüm nimetleri ve lezzetleri cennet nimetlerine takas etmektir.

İnşallah bu yiğit bacılarımızı da Rabbimiz cennet nimetiyle rızıklandırsın. Hamza ve Osman kardeşlerime sabr-ı cemil ve geçmiş olsun taziyelerimi sunuyorum. Rabbim adalet ve özgürlük mücadelesinde, kulluk kulvarında ayaklarımızı kaydırmasın.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR