1. YAZARLAR

  2. Mustafa Eğilli

  3. İşgal Altında Ateşkes Nereye Kadar?

İşgal Altında Ateşkes Nereye Kadar?

Temmuz 2003A+A-

Bu Haziran ayı, önemli gelişmelerin yaşandığı Ortadoğu'da baş döndürücü bir hızla çeçti. Anlaşılan Ortadoğu'da zaman, Batı'da olduğu gibi saniyelerle ilerlemiyor. Onlarca kum taneciğinin aynı anda aktığı kum saati misali birçok hayati gelişme eşzamanlı yaşanıyor. Bu da doğal olarak insana gelişmeleri takip etme daha doğrusu tahlil etme imkanını pek tanımıyor. Birçok şey gözümüzden kaçıyor/ kaçırtılıyor. Önemsiz gördüklerimizi atlayıp hafızamızı tazelersek:

Mısır'ın tatil beldesi Şerm'ul Şeyh'te Ürdün, Bahreyn, Suudi Arabistan, Mısır ve Filistin liderleriyle ABD Başkanı Bush'un katıldığı 6'lı bir zirve gerçekleştirildi.

Hemen ardında bu kez Ürdün'ün Akabe liman kentinde Bush, Şaron ve Mahmud Abbas 3'lü bir zirve gerçekleştirdi.

Bu zirvelerin ardından Hamas, İslami Cihad ve Fetih, Filistin'de bir ilke imza atarak ortak bir eylem düzenlediler.

Ertesi gün işgal devleti İsrail, Hamas'ın siyasi lideri Prof. Abdülaziz el-Rantisi'ye başarısız suikast girişiminde bulundu. Aynı gün başka bir suikastta Hamas'ın askeri liderlerinden biri şehid oldu.

Bir ertesi gün Hamas'tan misilleme gecikmeden geldi, Kudüs'teki istişhad eyleminde 17 kişi öldü, 100'ü de yaralandı.

İşgal devleti İsrail'in F-16'larla saldırması sonucu 7 Filistinlinin şehid olması ve 30 kişinin de yaralanmasıyla üç gün içinde Siyonistlerin şehid ettiği Filistinli sayısı 33'u, yaralıların sayısı ise 170'i buldu.

Öte yandan emperyalist işgale karşı yeni yeni filizlenen Irak İntifadası'nda yüzlerce direnişçi, "Yarım Ada", "Çöl Akrebi" ve "Çıngıraklı Yılan" adları verilen saldırılarla işgal askerlerince şehid edildi. Iraklı alimler, Siyonist işgalcilerin Irak'ta gayrimenkul alımını yasaklayan ortak bir fetva yayınladı.

Diğer taraftan İran'da, öğrenci eylemleri, reform talepleri, ABD'nin tehditleri, yüzlerce el-Kaide mensubunun tutuklanması ve bununla irtibatlı olarak Fransa'da Halkın Mücahidleri'ne operasyon düzenlenmesi gibi önemli gelişmeler yaşandı.

Filistin'e giden Mısır istihbaratından üst düzey bir heyet, direniş gruplarıyla bir dizi görüşme gerçekleştirdi.

Powell bir buçuk ayda dört defa Ortadoğu'ya geldi. Bush'un yeni özel temsilcisi John Wolf da Ortadoğu'daydı.

Abbas, Filistinli direniş gruplarıyla tek tek görüştü. Direniş grupları kendi aralarında bir çok defa fikir teatisinde bulundu.

Filistin ve İsrail güvenlik birimlerinin üst düzey yetkilileri sistematik toplantılar yaptı.

Yol haritasının ekonomik boyutunu oluşturan Dünya Ekonomik Forumu, 65 ülkeden 1900 kişinin katılımıyla Ürdün'de üç gün süreyle devam etti.

Filistin direniş grupları ateşkes ilan etti. Siyonist İsrail işgal ettiği toprakların bir kısmından çekilmeye başladı.

Tüm bunlar ne anlama geliyor ve bir birleriyle ne ölçüde ilişkili? Sonuçta bölgedeki her gelişme bir şekilde Filistin'le irtibatlı olduğundan Filistin'i sürekli gündemde tutma ve burada olup biteni iyi analiz etme gereği doğuyor.

Siyo-emperyal planın bir tezahürü olan "Yol Haritası" bütün bu gelişmelerin en iyi açıklayıcısı olsa gerek. Yol haritasının tüm maddeleri bir bir uygulanıyor, hem de öngörülen takvimden fazlaca sapılmadan. Planın ne kadar başarılı olabileceği tabi ki tartışmalı ancak ABD'nin ortaya koyduğu performans ve dayatmalar kararlılığının açık bir göstergesi.

Mısır, Ürdün, Bahreyn ve Suudi Arabistan, Şerm'ul Şeyh zirvesiyle Yol Haritası'nın hazırlanmasına olmasa da uygulama aşamasına dahil edildi. Bu yeni dörtlüyle daha çok Filistin tarafına baskıyı artırmak ve İslam / Arap dünyasında nispi de olsa meşruiyet sağlamak amaçlanmıştır. ABD, Rusya, BM ve AB'nin oluşturduğu "Ortadoğu Dörtlüsü"ne "Arap Dörtlüsü"nün eklenmesiyle çıkan sayıya yol haritasını kabul ettiklerini açıklayan İsrail ve Filistin'i de katarsak bu sayı 10'u buluyor. Böylece yol haritası "Ortadoğu Dörtlüsü"nün değil, "Ortadoğu Onlusu"nun sahiplendiği ortak bir plan oluverdi.

Filistin halkının gerçek temsilcileri olan direniş gruplarının söz hakkının olmadığı, Suriye ve Lübnan'ın katılmadığı 6'lı ve 3'lü zirvelerde kararlaştırılan tek madde vardı o da bizzat Mahmud Abbas tarafından 'terör' ve 'şiddet' olarak yaftalanan Aksa İntifadası'nın tez elden durdurulması ve bunun için "Ortadoğu Onlusu"nun seferber olmasıydı. Gereği yapıldı... Geçici ve şartlı da olsa ateşkes ilan edildi.

Dört bir yandan sıkıştırılmış Filistin direniş grupları, biçare bir durum acı kadehten yudumlayarak ateşkes ilan ettiler. Üç-altı ay süreyle ilan edilen ateşkes, Siyonist İsrail'in işgale ve her türlü saldırıya hemen son vermesi ayrıca Filistinli esirleri serbest bırakması şartına bağlandı. Ayrıca bu süre zarfında İsrail tarafından yapılacak en ufak bir işgal ve saldırı girişiminin ateşkesi ortadan kaldıracak bir etken olacağı vurgulandı. Siyonist İsrail'in şartlı ve geçici bir ateşkesi kabul etmediği ve direniş gruplarını tanımadığı göz önünde bulundurulduğunda ateşkesin pamuk ipliğine bağlı olduğu ve bu ince bağın en ufak bir harekette kopacağı kuvvetle muhtemel.

Akabe'de gerçekleşen 3'lü zirvede, Şaron'un kırmızı çizgilerinin ABD tarafından dikkate alındığı "Yol Haritası" planının öngördüğü Filistin devleti kurulması fikri tekrar vurgulandı. Ancak toplantıdan hemen sonra Şaron'un basın bürosundan yapılan açıklamada Filistin devletinden kast edilen şeyin "demilitarize" ve "geçici" bir devlet olduğu tashihi yapıldı. Zaten yol haritasına göre bu devletin sınırları da geçici olacaktı. Arz-ı Mev'ud'a inanan bir Siyonist olarak Şaron'un, tam bağımsız bir Filistin devletini kabullenmesi mümkün değildi.

Filistinlilerin kendi aralarında ateşkes konusunda yaptıkları görüşmeler çok yönlü sürdürüldü. Bu görüşmeler üç ana mihverde gerçekleşti; Gazze'de Mahmut Abbas'ın el-Fetih, Hamas ve İslami Cihad yetkilileriyle iki gün süren temasları, Şam'da el-Fetih, Hamas ve İslami Cihad arasında gerçekleştirilen toplantılar ve hapishanelerde tutuklu bulunan direniş hareketlerinin yetkilileri arasında sürdürülen görüşmeler. Hatta Filistinli parlamenter Kaddura Faris'in ifade ettiğine göre, direniş grupları arasında uzlaşmaya varılan ateşkes metni Siyonist zindanlarda tutuklu bulunan el-Fetih hareketinin genel sekreteri Mervan Bergusi tarafından kaleme alınmıştı.

Direniş hareketleri kendi aralarında ve Filistinli yöneticilerle görüştükleri gibi Mısır, Katar ve Suudi Arabistan gibi kardeş! Arap ülkeleriyle de istişari temaslarda bulundular. Üzerinde uzlaşılan ortak ateşkes metni adı geçen ülkelere iletildi. Böylece direniş grupları, gelişmelerden haberdar etme, istişarede bulunma ve kendi aralarında bir nevi hakem fonksiyonu icra etme temelinde Arap devletleriyle ilişki geliştirmiş oldular.

Filistin direniş hareketlerinin kendi aralarındaki bu temasları aslında bu yılın başlarında Mısır'ın başkentinde gerçekleştirilen ve bir sonuç elde edilemeyen "Kahire Diyalogu"nun doğal bir uzantısı niteliğinde olmuştur. Mısır istihbarat şefi Ömer Süleyman'ın etkin rolü "Kahire Diyalogu"nda olduğu gibi Gazze'deki toplantılarda da ortaya çıktı. ABD tarafından biçilen bu rol, daha çok intifadanın durdurulması için yapılan yoğun baskıları içeriyordu.

Ateşkesin uzun soluklu olması çok zor bir hedef. Hem Filistinliler hem de Siyonistler açısından bu böyle. Bir yandan yurtlarının %78'i resmen (de jure), %22'si de fiilen (de facto) işgal edilmiş Filistinliler, öbür taraftan Arz-ı Mev'ud safsatasına inanan Siyonist işgalciler. Filistin direniş hareketlen, işgal var oldukça mücadeleyi sürdürmekte kararlı olduklarından şartlı ve geçici bir ateşkes ilanına gittiler. Şu andaki temel sorunları güvenlik olan Siyonist işgalciler de geçici ve şartlı bir ateşkesi kabul etmeyeceklerini deklere ettiler. Sonuçta ortada var olan ateşkes, tarafların karşılıklı uzlaşıp anlaşarak kabullendikleri bir antlaşma değil. Tehdit ve zorlamalarla kerhen gerçekleşmiş bir durum söz konusu.

Tüm bunlardan dolayı Hamas ve İslami Cihad, siyo-emperyal saldırganlığın ilk hedefi olmaya ateşkesten sonra da devam edecek. Bush ve şahinler çetesi Hamas ve İslami Cihad'ı bizzat isim vererek hedef gösteriyor ve tamamen tasfiyesini istiyor. Siyonist İsrail, Hamas'ın lider kadrosundan 25 kişinin kellesini alma peşinde ve fırsatını bulduğu ilk anda direniş kalelerine saldırmaktan geri durmayacak. Ateşkes süreci Siyonist işgalcilerin saldırgan güdülerini ne kadar gemleyebilecek bunu zaman gösterecektir.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR