Hicran

Ağustos 2003A+A-

Hicranın kelime manası neyi ifade ediyorsa şimdi bizim için fazlasıyla hicran... Özlem'i şimdiden o kadar çok özledik ki...

Birçok şey anlamım yitirdi, yemek, içmek, gülmek ve sözler. Sözler o kadar anlamını yitirdi ki; hepsinin sanki içi boşalmış gibi. Anneni, kardeşlerini, eşini hangi sözlerle teselli edelim. Ancak yolunda öldüğün Rabbimizin sözleriyle. Tesellimiz Kur'an ayetleri, Rabbimizin verdiği müjdeler.

Müjdeler olsun Allah yolunda saf tuttun, Allah yolunda öldün, Müjdeler, İslam'ın ilk geldiği günden bu yana O'nun yolunda ölen sizlere.

Yüceler yücesi Mevlamızın isminin hiç yüceltilmeye ihtiyacı yok. Fakat bizleri imtihan için gönderdiği şu misafirhanede, ismini yücelterek, emirlerine itaat ederek, amellerimiz ve güzel ahlakımızla Müslümanlığımızı tescillemeliyiz.

Seni tanıdığım günden bu yana hep Rabbimizin ismini yücelttin, emirlerine tavizsiz itaat ettin, amellerine aralıksız devam ettin. Ahlak desem, kırmamayı tercih ettin hep, kötü sözden, küfürden uzak durdun.

Hak yolu için çıktığın seferde Hakk'a gideceğini bilemedik. Bilseydik, "Rabbimize bizden selam götür. Dinimizi, imanımızı sabit kılsın" derdik. Şu anda o kadar aciz ve zayıfız ki... Bir cihan birleşsek, tabipler de birleşse, giden canı yeniden döndüremiyoruz. (Vakıa, 81-91)

İmanımız gönülden olmalı, dilde kalmamalıdır. Dilde kalan Müslümanlık sıkıntı ve üzüntü zamanlarında sahibini korumuyor, beklenen teslimiyet ve tevekkülü sağlamıyor.

Anneni işte bu gönülden teslimiyette ve tevekkülde gördüm. Senin Hakk'a kavuştuğunu öğrendiğinde kalkıp şükür namazı kılmış. Eminim gurur duydu. Günlerce "Yavrum, kızım!" deyişi halen kulaklarımızda çınlıyor. Hüzün gözyaşları döktü. Muhammed Buğra pek mahzun, annesi. Yürekler dağlıyor. Dün on aylık yavrun Ahmet Selim geldi. Öyle güzeldi ki, gülücükleri herkesin yüreğini ısıtıyor.

Özlem! Seni sonsuzluğa, Rabbimizin yanına uğurladık. Bizi ne sor, ne biz söyleyelim. Sana mı ağlıyoruz Rabbine kavuştuğun için; kendimize mi ağlıyoruz bu fani dünyada kaldığımız için?!

Peygamberimizin (sav), "Ağızların tadını kaçıran ölümü sıkça anın" dediği rivayet edilmiştir. Ölümü anıyorduk ama ağzımızın tadı kaçmıyordu. Ta ki içimizden birini, seni kaybedişimize kadar...

Ne büyük bir gaflet içinde beşer

Bilmez ki bir nefes sonrası mahşer!..

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR