1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Çeliker

  3. En Tanıdık Sözümüzdür Filistin

Abdurrahman Çeliker

Yazarın Tüm Yazıları >

En Tanıdık Sözümüzdür Filistin

Ağustos 2006A+A-

Filistin; hep katliam, gözyaşı, zulüm ve işkencelerle geldi gündemimize ama biz onu daha çok direnişle tanıdık. Taşlarla, sapanlarla, kanlı bedenlerle; yıkılmış evler, yakılmış ekinler, umuda ve direnişe bezenmiş yüreklerle.

Hâlâ o eski görkemiyle zulme inat onurlu duruşların, şehitlerin, salihlerin simgesi Kubbetü's-Sahra ile Mescid-i Aksa ile tanıdık.

Sonra tekerlekli sandalyenin sahibiyle, Nasrallah'la, Rantisi'yle, Şikaki'yle ve zorbanın yüzünü karartan yiğitlerle tanıdık.

Muhammed Durra ile duvar olduk zulme, minicik bedenlerimizle.

Musa ile, Davud ile tanıdık. Ne Firavun'a boyun eğdik ne Golyat'a, elimizde sapanlarla.

Peygamberle tanıdık ilk kıbleyi, mahzun ve mağrur.

Zulmü tanıdık sonra, parçalanmış bedenler, kanlı yüzlerimizle.

Üzerimizde kaya, dağ başlarında kuşatma/ambargo, kızgın kumlarda sürgünlerle tanıdık.

Ölümü en çok onunla tanıdık. Ya kalleş bir silahın namlusundan sıyrılarak gelirdi ya da pervaneli bir kuşun gagasından düşen füzelerle.

Cenin'de, Gazze'de, Beyt Lehem'de, Tulkarim'de göğü saran tekbirler ve ağarmış alınlarla tanıdık.

Aniden yükselen utanç duvarıyla tanıdık. Kara bir el dokundu yüreğimize. Bölünen aileler, tanıdık yüzler, sokaklar vardı haber bültenlerinde. Aslında bölünen insanlığımızdı.

Acıya sancılı kadınlarla tanıdık. Yıkılan evlerin, kanlı bedenlerin yanı başındaki feryatlarıyla. Ama biz onları hep taş atarken görürüz direnişin önünde, bir de şehitlerini uğurlarken kutlu yolculuklarına. Ve onları ödedikleri her bedel karşısında yemin ederken yakalarız televizyon ekranlarından: "Bi'r-Ruh Bi'd-Dem Nefdike Ya Aksa!"

Her şeye rağmen caddelerde oynayan çocuklarla tanıdık. Sapanlarında ebabil taşları vardır, avuçlarında sevgi biriktirirler zulme inat. Evleri her zamankinden daha aydınlıktır, gözbebeklerinde sakladıkları ışıltılarla.

Lübnan'dan yükselen direnişle tanıdık. Dillerinde direniş çığlıkları, heybelerindeki zafer muştuları ve "Müslümanlar ancak kardeştirler." ilkesiyle yürürler zorbanın ölüm kusan kurşunları üstüne. Vahyin kokusu sinmiş bedenleri ve yüzlerindeki tebessümle düşerler her biri şehadete sevdalı yiğitler olarak. Lübnan'ı Filistin, Filistin'i adalet ve onur beldesi kılan sözleri bir direniş yumağı olup sarsar zalimin yıkılmaz sanılan kalelerini: "Gidin İsraillilere söyleyin! Biz Muhammed ordusuyuz, geri döndük ve Kudüs yolunda ilerliyoruz!"

En çok orada döküldü gözyaşlarımız, en çok orada durdu ellerimiz duaya. Biz, en çok onu tanıdık, direnen yüreğimiz ve hayata dönük yüzümüzle. Ve en tanıdık sözümüz oldu Filistin. Artık hepimiz Filistinliyiz ve her yer Filistin!

Zulüm bir irin olup akarken Kudüs'ün koynuna, bir yanımız vurulurken Filistin'de, diğer yanımız, göğe doğru uzanan bir şehadet parmağı gibi diriliyor Beyrut'ta.

Şimdi kara bir örtü gibi abanan uyuşukluğu atıyoruz üstümüzden, yekinip kalkıyoruz. Namaz yeniden diriliyor aramızda. Kitabın koynunda büyüterek kutlu direnişimizi, kardeşler olarak haykırıyoruz:

"ZULME KARŞI DİRENECEĞİZ!"

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR