1. YAZARLAR

  2. Nihat Armağan

  3. 1960’lı Yıllarda Türkiye’de İslami Uyanış

1960’lı Yıllarda Türkiye’de İslami Uyanış

Mayıs 1992A+A-

1960 ihtilalinden sonra başlayan dışa açılmalar sonucu her sahada olduğu gibi yayıncılık alanında da değişiklikler gözlendi, ilk defa Ortadoğu'dan Seyyid Kutub'un Sosyal Adalet kitabı yayınlandı. 61 Anayasasıyla sosyalizme kapı açık olduğu için sosyal adalet, sosyalizm propagandaları yapılırken, Sosyal Adalet kitabı çok ilgi gördü. Bu vesileyle birçok gencin İslam'a ilgi duymasına sebep oldu. Bu ilgi 64-65'ten sonra biraz daha hız kazandı. Biz de 65'den sonra Hilal dergisi ve yayınlarını yönetiyorduk. Dışa açılma çerçevesinde İslam dünyasından kitap, dergi, bültenler gelmeye başladı. Bunların de­ğerlendirmesini yapmaya başladık, İngilizce, Fransızca, Arapça ve Farsça yayınları okuyup faydalı bulduklarımızı dergide makaleler halinde, seri yazılar halinde neşrettik, daha sonra da kitaplaştırdık. Cağaloğlu Yayınevi'nin 'İslam'ın Etrafındaki Şüpheler' adlı kitabı epey tutuldu. Bir iki baskı yaptı. Hilal'de çıkan '20. Asrın Cahiliyyeti' kitabı da öyle. Bu durum 1970'e kadar hızlı bir şekilde tercümelerle devam etti.

O yıllarda gençlik büyük bir arayış içindeydi. Dışa açılma sayesinde Sosyalizm propagandaları gençlik üzerinde etkili oluyordu. Sosyalizm rağbetteydi. Gençler Beyazıt'tan Taksim'e kadar yürüyüş yapıp sosyalizm istiyoruz diyorlardı. Sosyal adaletin böylesine gündemde olduğu bir dönemde 'İslam'da Sosyal Adalet' ve 'İslam 'in Etrafındaki Şüpheler', '20. Asrın Cahiliyyeti' gibi kitaplar pek çok soruya cevap veriyordu. Allah'ın takdiri o ki, İslam kelimesi çok ilgi uyandırdı. Yayıncılığa başladığımız ilk yıllardaki tecrübesizliklerimizi giderek düzeltiyorduk. Tercümeler konusunda da daha bir dikkatli davranıldığı görülüyordu. Yayınevlerinde de bir hayli artma oldu. Müslüman gençlerde de büyük gelişme oldu. Dergide Mevdudi'yi tanıttık. Hasan El Benna, Muhammed Ebu Zehra, Abdullah Draz gibi İslam dünyasının seçkin, alim kişilerinin eserleri tercüme edildi. Tercüme eserlerin artması sonucu, tercümeye karşı çıkanlar da oldu. Yerli yazarların eserlerini basmalı, eski Osmanlı yazarlarına el atıp, kendi mirasımızı bulabiliriz, bunları yayınlamalıyız diye görüş ortaya atanlar da oldu. Biz müslümanın dünya görüşü etrafında sınır tanımadığını, müslümanın bulunduğu yerin kendi vatanı olduğu görüşünü savunarak, bu tür yayınlara devam ettik. Yerli yazarlara ağırlık verelim, kendi mirasımızı araştıralım şeklindeki görüşe ise şöyle cevap verdik. Önce Müslüman gençlik için iyi bir alt yapı gerekiyordu. Bu alt yapı oluşursa yerli fikir adamlarının yetişmesi mümkündü. Nitekim daha sonra da böyle oldu. İdeolojik yayıncılık da bu şekilde sürerken herkes esas kaynağa dönme ihtiyacını hissetti. Toplum zorlamasıyla tefsir, hadis, tarih, sosyoloji alanlarında birçok yayın yapıldı. Bunlardan sonra daha önce sözünü ettiğimiz bir yayın süreci içerisinde faydalanan gençlik semeresini vermeye başladı. Aradan 20 sene geçtikten sonra gerek üniversitelerde görevli arkadaşlar gerekse serbest çalışanlar esas kaynağa dayalı eserler vermeye başladılar.

O yıllarda içinde bulunduğumuz şartlar böyle kaynak eserlere yönelmeyi gerekli kılıyordu, insanlar merak ediyor, ilgi duyuyor, öğrenmek istiyordu. Bir şey ihtiyaç olursa ortaya çıkar. Bu eserler toplumun ihtiyacı olarak belirdiği için birdenbire böyle bir artış gözlendi, ilmi eserlerle beraber ideolojik çalışmalar da beraber yürütüldü. Toplumun kitap, dergi, yayıncılık olayına bakışı gittikçe gelişti. Birçok dergi birçok yayınevi faaliyete başladı. Bu bize kitabın öneminin kavranmış olduğu intibaını verebilir.

Kur'an'da belirtildiği gibi her şey okumakla başlar. Kitap ilk defa 'Oku' diye başlıyor. Yaratıcımız böyle emir veriyor. Bizim için bu emir doğrultusunda kitap okumak önemlidir. Tek kaynağımız Kur'an'dan aldığımız bu emirle durmadan okumak zorundayız. Önce kendimiz için, sonra yakın aile çevremiz için daha sonra toplum için okumak zorundayız.

Kur'an meallerine ihtiyaç duyuldu ve basıldı. Kur'an'ın okunmasıyla ilgili ön kitaplar yayınlandı. 1960'lı yıllarda yayınlanmakta olan dergiler aktif olarak İslam dünyasındaki gelişmeleri takip etmeye başladılar, geniş bir şekil de İslam dünyasındaki haberlere, konuşmalara ve yazılara yer verdiler. Mesela Mısır ve Suriye'deki Müslümanlara yapılan zulümlerle ilgili yayınlar yapıldı. Dışarıdan gelen müslüman kardeşlerimizle görüşmeler yapıldı. Dostluklar kuruldu, ilişkiler gelişti. Yeni yetişen gençlerimizin çoğunun dil bilmesi sayesinde anlaşma imkanımız arttı.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR