1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Nefsi emmare yangınları
Nefsi emmare yangınları

Nefsi emmare yangınları

Ergün Yıldırım'ın Yeni Şafak'taki son iki yazısı gazete tarafından yayımlanmadı. Yayımlanmayan son yazısını okurlarımızla paylaşıyoruz...

08 Ağustos 2021 Pazar 16:00A+A-

HAKSÖZ HABER 

Yeni Şafak dindar-İslamcı çevrelerin kültürel perspektifini ortaya koyan en köklü yayın organlarından birisiydi. Ortaya koyduğu insani ve İslami duruş ile otokratik dönemlerde alternatif olma özelliğini ortaya koydu. 

Bu bağlamda Türkiye'de siyaset medya ilişkisinin oldukça kirli olduğunu vurgulamak gerekiyor. Bu durum da Yeni Şafak'ın geçmişte gerçekleştirdiği "özgürlükçü" tutumun değerini daha fazla gözler önüne seriyor. 

Yeni Şafak bugün ise artık geçmiştekinden daha farklı bir yöne yüzünü dönmüş durumda. Ne yazık ki müspet bir gelişmeden söz etmek mümkün değil. Hala muadilleriyle kıyaslandığında önemli bir boşluğu dolduran Yeni Şafak bugün dünden çok daha fazlası olabilirdi. 

Uzunca bir süredir yazar kadrosunda anlaşılması güç sebeplerle daralmaya giden Yeni Şafak'ta bu sürecin son kurbanı Ergün Yıldırım oldu. Son iki yazısı yayımlanmayan Yıldırım, Yeni Şafak'tan ayrıldığını duyurdu. 

Ergün Yıldırım'ın yayımlanmayan son yazısını okurlarımız için paylaşıyoruz.


Ergün Yıldırım

Nefsi emmare yangınları

Kıyametin de çeşitlerinden bahsetmek mümkün. Toptan yok oluşlar, sarsıntılar, kaçışlar… Hayatın sonu, varlığın sonu, toplumun sonu, insanın sonu…İnsanın ölümü onun kıyametidir, küçük kıyamet der buna peygamber. Peki ya toplumların, bölgelerin, şehirlerin, kasabaların kıyameti? Allah’ın kitabında anlattığı çeşitli toplumların yok oluşu onların dünyadaki kıyameti değil mi? Yeryüzünün belli bir toplumu veya kenti tamamen yok oluyor. Yok olurken cehennemi de yaşıyor. Sesle, suyla ve depremle yokluklara karışıyorlar. İmtihanları kaybeden toplumlar ve şehirler gazaplarla karşılaşıyorlar. Toptan yokluğa sürükleniyorlar. İsyanın, kibrin ve inkarın karşılık bulduğu bir kıyamet.  Lokal, sosyolojik ve kentsel bir kıyamet. Küçük kıyamet. 

Yangılardan geçerken de bunu yaşıyoruz. Küçük kıyameti ve küçük cehennemi yaşıyoruz adeta. Lokal yangınlar, lokal yok oluşlar, lokal kaçışlar…Ateş önüne geleni yok ediyor. Hayvanlar yanıyor, evler yanıyor, bağ ve bahçeler yanıyor. İnsanlar bütün bu dünyalıklarını bırakarak kaçıyor. Şaşkın ve çarpılmış durumdalar. Tam bir küçük kıyamet hali. Tam bir küçük cehennem hali. Cehennemin yeryüzündeki provası. Ateştir cehennem. Yakandır cehennem. Yok edendir cehennem. Yangınlar da bunu yapıyor. 

Sabotajlar var, zafiyetler var, sıcakların kudurması var, küresel ısınma var…Hepsi var. Ancak metafizik açıdan bunların hepsi vesile. İnsanların hırsları, ahlaksızlıkları, kudurmuş benlikleri…İnsanların nefsi   emmare kesilmeleri. Bencillik, haz ve günaha batmaları.  Bütün bunlar nesnel sebepler. Peki ya bunun metafiziği ? Yangınların meydana gelişinin metafiziği yok mu? Nefsi emmare kesilmenin sonucu olamaz mı? İnsanın, toplumun, kentin ve bölgenin nefsi emmare toplumu, nefsi emmare şehri, nefsi emmare bölgesi haline gelmelerinden bahsedemez miyiz? Kendisini salt eğlenceye, günaha, tabiatı yağmalamaya adamış bir birey ve toplum bilincinin hiç mi kabahati yok?

PKK da yakmış olabilir, çocukların torpilleri de yakmış olabilir, sıcak hava dalgaları da. Bütün bunlar zahiri sebepler. Elbette bunlar üzerine gidilmeli. Elbette bunlar araştırılmalı. Elbette devletin yeterli önlem almama durumu araştırılmalı. Ancak bütün bunların ötesinde bu kadar büyük bir yangın bize bir şeyler anlatmış olmalı. Yangının dili olsaydı ne derdi acaba? Ormanın dili olsaydı ne derdi acaba? Hayvanların dili olsaydı ne derdi acaba? Allah’ın yarattıklarına karşı saygısız davranışlarımızı kınarlardı.  İsyankârlığımızı, yağmalamamızı, para ve haz bürüyen hırsılarımızı kınarlardı. 

Birkaç yıldır büyük gazaplardan ve büyük imtihanlardan geçiyoruz. Kovit imtihanı hala devam ediyor. Şimdi bir de yangınlar imtihanı ve gazabı çıktı. Daha lokal bir imtihan bu. Bir kıyamet ve bir cehennemi andırıyor. Kur’an’da anlatılan cehennem ve kavimlerin imtihanının güncellenmiş biçimi. Capcanlı tablolar. Kıyamet sahneleri. 

Hep yangınları dünya gözüyle konuşuyoruz. Hatta onun etrafında siyasetçiler siyaset üretiyor, kavga etmek isteyenler de kavga ediyor. İktidar ve muhalefet yangın etrafında dönüyor. Ancak bu dünya işlerinin ötesine de geçmeliyiz. Yangının metafizik anlamı üzerine düşünmeliyiz. Öncelikle yangının çıktığı kasabalar, şehirler ve topluluklar düşünmeli. Sonra da bütün toplum düşünmeli. Kent ve bölge, insanlar ve köylüler kendi üzerine düşünmelidir. Türkiye’ de kendi üzerine düşünmeli. Turizm, yani tur ideolojisinin ürettiği yaşama pratiğinin anlamı üzerine düşünmeli. Nefsi emmare ile dolup taşan bu yaşama pratiğini sorgulamalı. Plaj toplumu üreten ve sonra da bunu bütün topluma yayan kültürle hesaplaşmalıyız. 

Her derdin, her kazanın, her olayın mutlak sahibi Allah’tır. Yangının da öyle. Bu nedenle de bunun arkasındaki mesaj nedir, bu gazaptan çıkaracağımız ibret nedir diye durup düşünmemiz gerekir. Kent ve bölge kıyametleri neden oluyor? Kent ve bölge cehennemleri neden gerçekleşiyor?   Dünyevi tedbirleri almak kadar ruhani tedbirleri almak da büyük bir önem taşıyor. Hatta Müslüman için ruhani tedbirler daha da önemli. Çünkü dünyevi tedbirler tamamen buna bağlı. Bunun yolu, nefsi emmare pratiklerinden, yönelimlerinden ve kolektif ilişkilerden kurtulmaktan geçer.

HABERE YORUM KAT

7 Yorum