1. HABERLER

  2. İSLAM DÜŞÜNCESİ

  3. Müslümanlar, "Yılbaşı Gecesi" ne yapmalı?
Müslümanlar, "Yılbaşı Gecesi" ne yapmalı?

Müslümanlar, "Yılbaşı Gecesi" ne yapmalı?

Ahmet Hamdi Yıldırım, ne şekilde olursa olsun "yılbaşı" adı altında yapılan kutlamalara katılmanın sakıncalarına değinirken bugün Müslümanların ne yapması gerektiğine de dikkat çekiyor.

31 Aralık 2022 Cumartesi 16:00A+A-

Dr. Ahmet Hamdi Yıldırım / İslam ve İhsan

Müslümanlar, "Yılbaşı Gecesi" ne yapmalı?

Noel ve yılbaşı aynı şey mi? 31 Aralık gecesi ne kutlanıyor? Bir Müslüman yılbaşı gecesi ne yapmamalıdır?

Batının kültür emperyalizminin en bariz tezâhürlerinden biri hiç şüphesiz noel ve yılbaşı eğlenceleridir. 

Noel ve Yılbaşı Aynı Şey mi?

Hazret-i İsa’ya (a.s.) bir doğum günü uydurulmuş: 25 Aralık tarihi Noel / Christmas olarak adlandırılıyor. Ortodokslarda ise takvim farklılığı sebebiyle bu tarih 7 Ocak… 

Tarihçiler Hazret-i İsa’nın (a.s.) bu tarihte doğduğu iddiasının yanlış olduğunu beyan etse de Hıristiyanlar, kendi peygamberlerinin doğum gününü anmak adına sonradan, bu günü îcat etmişler. Bazı dinler tarihi araştırmacıları; bu günün, güneş kültüyle alâkalı eski putperest dinlerden aktarıldığını söylemekte. 

31 ARALIK GECESİ NE KUTLANIYOR?

Ayrıca 31 Aralık gecesi, Hıristiyanlık dünyasında «eve of new year / yeni yılın arefesi» diye bir başka anma günü hâline getirilmiş. 

Noel ve Yılbaşı Adetleri

Ülkemizde ise iki gün ve âdetleri birbirine karıştırılarak batı hayranı bir zihniyetle taklit edilmeye başlanmış. Çam süslemek, hindi pişirmek, parti vermek, birtakım oyunlar, eğlenceler, fısk u fücur…

Bir Müslümanın ne noel ile ne de yılbaşı ile asla bir alâkası olamaz. Bir sene bitiyor da yenisi başlıyor diye bir eğlenceye, bir kutlamaya iştirak etmek, katılmak; onların bu bâtıl, yanlış, tutarsız, geçersiz ve İslâm’ın asla kabul etmeyeceği inançlarına bir şekilde ortak olmak mânâsına gelir ki -Allah muhafaza etsin- bu durum bir Müslümanın çok tehlikeli, çok netâmeli bir pozisyona düşmesi demektir.

“−Biz yılbaşında haram olan bir iş yapmayacağız. Bu gece Allâh’ın helâl kıldığı birtakım şeyler yapacağız. Çay içeceğiz. Meşrubat içeceğiz. Kuruyemiş yiyeceğiz. Bunun ne tür bir sakıncası vardır?” denirse;

Bugünü diğer günlerden ayırarak oruç tutmaya kalksanız, o bile problemlidir. Çünkü ne Allah ne Allâh’ın Rasûlü ne de Müslümanlar bugüne bir mânâ yüklemişlerdir. Bugünün anlamı; tamamen Hıristiyan kültüründen, batı toplumundan gelmektedir. O kültürü de tamamen tüketim kültürünün bir uzantısı olarak kutlama sevdasına düşmüş olan birtakım sözde müslümanların îcatlarıyla bulandırmış bulunuyoruz. 

“−Bugün ailecek bir araya gelip birbirimize hediyeler vs. filân vermek câiz olur mu?”

Asla câiz olmaz. Hediye vereceksek kendi kültür ve irfânımızın takviminden günler seçmeliyiz:

  • Efendimiz’in (s.a.s.) mübârek doğumlarının gerçekleştiği Rebîulevvel ayı hürmetine, O’nun doğumu sebebiyle hediyeleşmeliyiz.
  • Dînî bayramlarımız, Ramazân-ı şerif ve kandiller gibi mübârek gün ve geceleri seçmeliyiz. 

Hediyeleşmek için birilerinin; -hâşâ- “Allâh’ın oğludur, Allah’tır.” diye inandığı, benimsediği Mesih’in doğum gününü veya öyle olduğu iddia edilen bir günü tercih etmenin müslümanca hayat sürme tarzıyla hiçbir alâkası olamaz. Binâenaleyh; 

Bugüne bir faaliyet tahsis etmek doğru değildir, yanlıştır. Bugün müslümanların yapacağı tek farklı faaliyet, olsa olsa istiğfâr etmektir.

“Yâ Rabbî! İçimizdeki bedbahtların, talihsizlerin ve kötülerin yüzünden bizleri de helâk etme!” diye yalvarıp yakarmak olmalıdır. Çünkü bu gün, birçok haramı işlemenin âdeta mazur görüldüğü, teşvik edildiği; 

“–Sen yeter ki yoldan çık!” diye her türlü kolaylaştırıcı unsurun yer aldığı bir taşkınlık zamanı hâline gelmiş. Buna binâen Yılbaşı adı altındaki her şeyden uzak durmak lâzım. Hattâ uzak durmakla kalmayıp, etrafımızdakileri de îkaz etmemiz, uzak durmalarını sağlamamız lâzım. Kendi gündemimizi, Müslümanlığın gündemini tespit edip onu ihyâ etmemiz, onu yaşayıp, yaşatmamız lâzım. 

Yılbaşı denince akla gelen kötülüklerden, günahlardan biri de piyango… 

PİYANGO VE ÇEKİLİŞLER

Piyango kumardır. Kumar haramdır. Onu düzenleyen teşkilâtın adında millî geçmesi kimseyi yanıltmamalıdır. Kumarın hiçbir çeşidi millî olamaz. 

Kumar, Arapçası meysir, kolay kelimesinden türetilmiştir. Kumar, kolay yoldan kazanç tuzağıyla insanı ağına çekmeye çalışır. Milletin ümitlerini sömürmek sûretiyle elindeki son parayı da bu kandırmacayla alır. «Belki de şans sana güler!» diye milyonda birlik bir ihtimale bel bağlatır. Hâlbuki şans (tesadüf) diye bir şey yoktur. Her şey takdîr-i ilâhîdir, takdire bağlıdır. Ve Allah bize helâlinden kazanmaya çalışmamızı emretmektedir. 

Müslüman için en güzeli; gayret ettiği kazançtır, yani alın teridir. Hazret-i Peygamber (s.a.s.) Efendimiz;

 “Hiçbir kimse, asla kendi kazancından daha hayırlı bir rızık yememiştir. Allâh’ın Peygamberi Dâvud da kendi elinin emeğini yerdi.” buyuruyor. (Buhârî, Büyû, 15, Enbiyâ, 37)

“İnsanın yediği en güzel şey, kendi kazancından olandır.” (Ebû Dâvûd, Büyû, 77)

Piyango, kumar gibi şeylerde alın teri yoktur. Bir koyup, yüz bin umudu, bir milyon beklentisi içerisine girmektir. Bu nasıl olacak? Beş milyon insan, on milyon insan her biri, birer lira verecekler. Beş milyondan biri gülecek diğerleri ağlayacak. Anadolu’muzda bir söz vardır:

“Ağlayanın malı gülene hayır etmez.” Hakikaten piyango kendisine çıkmış kişilerin de o paradan yüzlerinin gülmediği, hattâ o piyango çıkmadan önceki durumlarından daha geriye gittikleri çok defa görülmüştür. 

Bir Müslüman kazârâ böyle bir bileti elinde bulundurmuş olsa ve piyango ona çıkmış olsa bile o para kendisine helâl olmaz. Çünkü o para, milyonlarca insanın hakkıdır. Çünkü Allâh’ın helâl / meşrû saymadığı bir şey, birilerinin; «Olur» demesiyle helâl ve meşrû olmaz. 

Nasıl bir kapitalist kandırmaca!

Kapitalist çark, birilerinin yoksulluğu üzerinden diğer birtakım kendini akıllı sanan zevâtın geçinmesi üzerine bir düzen kurmuş. Meşhur sözdür: “Kumarda hep kasa kazanır!” Yani o düzeni kuranlar, diğerlerinin umudunu sömürür, parasını götürür. 

Madem bu piyangoya büyük meblâğlar çıkıyor; sokakta bilet satan adama demezler mi:

“–Karda, kışta, yağmurda sersefil dolanacağına; satma bu piyango biletlerini. Sana çıksın sen âbâd ol!”

Günümüzde kumarın çeşitleri; bahis, loto, toto ve iddia çok yaygınlaştı. At yarışları, maç sonuçları… sürekli gençlik bu günahın müptelâsı hâline getiriliyor. Adam işe gitmiyor, çalışmıyor, ganyan bayiinde çoluk çocuğunun nafakasını harama yatırıyor. Kumar öyle yaygınlaştı ki alışveriş siteleri bile çekiliş yapıyor:

“İki liraya filân telefonu kazanma şansını kaçırma!” diye reklâm yapıyor. 

Yarışmalardan Kazanılan Hediyelerin Hükmü Nedir?

Diğer taraftan bazı firma çekilişleri de var. Birtakım yarışmalardan kazanılan hediyeler var. Bunların hükmü nedir?

Neyin kumar olduğunu neyin olmadığını iyice anlatmak lâzım:

Maddî bir bedel ödenerek iştirak edilen her türlü çekiliş kumardır, haramdır. Bu ücret bir kısa mesaj parası bile olsa durum aynıdır. 

Bir bilgi yarışması yapıldı. Katılanlar bir katılım ücreti ödemediler. Kazananlara bir kuruluş, bir okul vs. hediyeler verdi. Bu câiz olur. Fakat katılmak için ayrıca ücret ödediler. O zaman kumar olur. 

Bir turnuva düzenlendi. Kazanan takıma organize eden kişi veya kuruluşlar ikramda bulundular. Katılanlardan ücret almadılar. Câiz olur. Katılanlar ücret verdiyse câiz olmaz. 

Satışı artırmak için yapılan çekilişler var. «Rakip ürünleri almasın, benim malımı tercih etsin», hattâ; «Madem çekiliş varmış, bir yeterken iki alayım, üç alayım» desin diye çekilişler düzenliyorlar. Araba veriyorlar, telefon veriyorlar vs. Bunlarda kişi sadece malın ücretini vererek onu alıyor, üzerinde yer alan şifreyi gönderip çekilişe katılıyor ise, yani ayrı bir ücret ödemiyor ise kumar olmaz. 

Fakat israfı ve tüketim çılgınlığını teşvik ediyorsa, bir kerâhet olduğunu söyleyebiliriz. Neticede o araba ve hediyelerin parası nereden çıkıyor? Bir düşünmek lâzım. 

Bazen de şu programı seyredip orada verilen şifreleri kaydedip gönderenler arasından bazılarına çekilişle hediyeler va‘dediliyor. Burada da o program; İslâmî ölçülere göre seyredilmesi câiz olan bir program mıdır değil midir ona bakmak lâzım. 

Dîn-i mübîn-i İslâm’a aykırı olan programların reytingini artırması bir Müslüman için çok ağır bir vebal olur.

“−E ben bir şey yapmıyorum.” Ama seyrediyorsun. Seyrettikçe reytingini artırıyorsun. O gazeteye abone oluyorsun; abone oldukça tirajı artıyor. YouTube kanalına abone oluyorsun, onu seyrediyorsun. İşte diyorlar ki:

“−Yüz bin kişi seyretmiş.” Böylelikle onun câzibesine katkıda bulunuyorsun. Bu tür şeyler bir müslüman açısından tehlikeli şeyler.

Öyle üç kuruşluk, beş kuruşluk çekilişlerle insanları kandırırlar ve meşrû olmayan bu tür programları izletirler veya izlemiş imajı uyandırırlar. Müslümanların böyle tuzaklara düşmemesi gerekir.

Cenâb-ı Hak, helâlinden ve alın terinden geniş rızık nasîb eylesin. Ehl-i küfrün ve ehl-i dalâletin düştükleri çirkin hâllerden, bozuk alışkanlıklardan bizleri ve evlâtlarımızı muhafaza buyursun. Âmîn… 

HABERE YORUM KAT

2 Yorum