Sunuculuğunu Bilgi ve Erdem Topluluğu Başkan Yardımcısı Adem Korkusuz'un yaptığı Program Hasan Metin'in Kur'an tilaveti ile başladı. Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından Bilgi ve Erdem topluluğu başkanı ve İlahiyat fakültesi öğrenci temsilcisi Mahsum Yaşar asırlar önce Allah Resulünün ashabına dünya hayatında zahidane takılın ama ahiret için rağbet gösterin uyarısı modern çağda bir kez daha anlam kazandığını ve Allah Resulünün Ashabı Zor şartlar altında da olsa Peygamber efendimizden almış olduğu ilmi aktarmaya gayret gösteriyorlardı ama gelinen çağda asli ilim geleneğimizle aramızda bir kopukluk olduğunu dile getirerek şunları ifade etti:  “Çağlar arası bu kopukluğu izale etmenin yegane yolu zaman ve mekan farketmeksizin vahy-i mubini ve Allah Resulünün sünnetini iyi kavramakla mümkün olduğunu bilmemiz gerekmektedir.”

Daha sonra sözü Kubbealtı Öğrenci Topluluğu başkanı Mehmet Kalkan, Topluluğun İslami şuuru temellendirmek amaçlı kurulduğunu ve bu yolda geniş kitleye ulaşmayı hedeflediklerini dile getirip “Şuur yüreğimizde beynimizde yanan ışık gibidir. Ne zamanki o ışıklar söner, o zaman karanlıklar içerisinde kalırız. Üstad Sezai Karakoç’un dediği gibi ‘Şuuru alevlendirmek gerekir.’” dedi.

Programın konuğu Doç. Dr. Fatih Zengin konuşmasında özetle şunları söyledi:

“Aslında ilk eğitim yeri Ashab-I Suffa değildir. İlk eğitim yeri olarak Mekke’de ki Darül Erkan sayılmakta. Muhammed Hamidullah Ashabı Suffa için islam dünyasının ilk üniversitesi tabirini kullanmıştır. Bana bu biraz iddialı gelmektedir.

Ashabı Suffa okul inşa etmek için kurulan bir yer değildir zamanın şartları ve imkanları gereğince ortaya çıkan bir yapıdır. Sahabe ilkin darul erkamda indirilen ayetleri öğrenmek için bir araya gelirlermiş.

Müslümanlar Medine’ye hicret ettikten sonra mescid inşa ettiler bu mescid aynı zamanda Mekke’den gelen yoksul gençler için de bir barınma yeri oldu. Orada kalan gençlerin hiçbir zaman boş vakitleri olmamıştır. Ya cihad ile ya ticaret ile ya da ilim ile meşgul olmuşlardır

Resulüllah ilim öğretmek için bazı sahabeleri görevlendirmiştir. Bunlardan bazıları: ubade bin samid ,Ubeyde bin cerrah ,Ubey bin kab…

Resulullah zamanında mescidin pek çok fonksiyonu vardır. Örneğin; devlet binasi,adliye, hapishane, ibadethane bunlardan biri de eğitimdir. Zamanla pek çok fonksiyon mescidden ayrılmışsa da  eğitim hala ayrılmamıştır.

 İlk zamanlar bu eğitim profesyonel olarak yapılmış, ders halkaları tertiplenmiştir. İlerleyen zamanlarda caminin yanına medreseler kurulmuş, dersler böyle devam ettirilmiştir.”

Son zamanlarda var olan tartışmalara da değinen Fatih Zengin şunları kaydetti:

*Hocasız ilim olmaz, sadece kitaplardan ilim öğrenilmez.* Çünkü kitaptaki üslupla hayata dair hiçbir şeyi öğrenemiyoruz. *İyi bir hocan varsa iyi bir öğrenci olabilirsiniz. Bu noktada hocalar ilim yolunun basamakları gibidir.*

İcazette asıl olan şey hocanın öğrettiklerini talebesinin anlamasına izin verilmesidir. Aslında diplomada böyledir ama bizler daha farklı anlıyoruz. İnsanların bizim diplomamıza değil de bilgimize ihtiyaçları vardır.

Geçmiş ve şimdiki zaman arasındaki en önemli fark geçmişte talebelerin olmasidir yani bilgiyi talep edenler varmış ama şimdi talep yoktur.

Biz müslümanların bilgiye karşı rağbet etmesi gerekiyor. Bunun için yapılması gerekenler:

1. Türkçeyi iyi öğrenmek(resmi dili iyi bilmek)

2.  Bölümünüzle alakalı yabancı bir dil(mümkün mertebe batı dillerinden öğrenilmesi)

3. merak olmalı, merakını canlı tutmalı

4. Herhangi bir hobi edinmek

5. planlama (önemli ve önemsiz işleri görebilmek için yapılmalı)

6.not alma (çünkü insan hafızasına güvenmemeli)

7. Son olarak bir müslüman öğrenci eleştiriye açık olmalıdır.

En sonda konuşmalarına şu sözlerle son verdi:

*Ümit beslemediğinize sitem edemezsiniz.* 

Konuk program sonrası eserlerini imzaladı

HABER: RABİA ATEŞ / GÜLCAN CANPOLAT