1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. KİTAP

  4. “Mağribli Güvercin”
“Mağribli Güvercin”

“Mağribli Güvercin”

“Bir roman hangi meselelerle yazılır, bu devirde roman yazarı meselelerini ‘romanlarda’ nasıl işler?” sorularının cevabının ete kemiğe bürünmüş hallerini, Ali Emre’nin romanlarından okumak mümkün.

07 Haziran 2025 Cumartesi 22:33A+A-

Suavi Kemal Yazgıç / Sabitfikir

Ali Emre, benim için hep şair olarak kalacak. Ancak bu, onun, kolektif hafızamızın inşa edilmesinde önemli bir yere sahip olan biyografik romanlarının değerini, tarihi edebiyatla buluşturan kapsamlı emeğini gölgeleyemez.

Nureddin Zengi, Selahaddin Eyyubi ve Sultan Baybars’ı anlattığı üçlemesi, sadece geçmişi değil; “gayret”, “cehd” ve “niyaz” edeceğimiz bir geleceğin vizyonunu da sunan üç romandı. O romanlarda anlatılan Haçlı Seferleri, isim ve teknoloji değiştirdi; Müslümanlar da güya bambaşka fitnelere saplandılar. Ancak değişmeyen bir öz kaldı bence. Ali Emre’nin romanlarından, o değişenleri ve değişmeyenleri okumak mümkündü. Üçlemeyi Mehmed Âkif takip etti. Mehmed Âkif için de benzer bir saptamada bulunmak mümkün. Şimdi de “Mağribli Güvercin”, Ali Emre’nin imzasıyla kanatlandı. “Mağribli Güvercin”in de sadece geçmişte yaşamış bir insanın hayat hikâyesinin romanlaştırılmasına indirgenemeyeceğini düşünüyorum. Bu romanın sadece “olmuş bitmiş” bir geçmişi anlatmadığını, bugüne şifa olabilecek sözler ve vurgular barındırdığını, geleceğe de “mesaj” verdiğini, bir ibret aynası olarak hayatımızda yer aldığını rahatlıkla ifade edebilirim. 

İslam ordularının bir ayağının Sicilya adasına, diğer ayağının Afrika’nın batısına ulaşmasının hikâyesine de değinen roman, bugün Mağrip’te yer alan Müslüman nüfusun Sicilya’da esamisinin bile okunamamasının arka planına dair de ipuçları sunuyor bence. Fas’ta Fâtıma Fihrî’nin kurduğu üniversitenin anlamı da farklı bir boyut kazanıyor bu arada. Elbette üniversitenin bütün sorunları

çözdüğünü iddia edecek kadar saf değilim. Ancak sormak istiyorum: Fâtıma Fihrî’nin dua hükmündeki gayretinin (ve elbette gayret hükmündeki duasının) hiç mi payı yok? Endülüs ise elbette başka bir romanın ve tartışmanın konusu. Oradaki tefrika ve fitne; kanlı sonuçlanan, soykırıma varan bir dizi haçlı seferine zemin hazırladı. (Sahi Ali Emre’nin bizzat kendisi veya ondan ilham alan bir başka yazar, bir Endülüs üçlemesi yazsa fena mı olur?)

Ali Emre, suyu tersine akıtan, gidişata teslim olmayan insanların hayat hikâyelerini merkeze alıyor romanlarında. Hayatımıza kattığı onca güzelliğe rağmen, Mehmed Âkif gibi cenazesine vefa gösterilmeyen, nereye defnedildiği bile bilinmeyen, tabutunu taşımak için dördüncü omuz zor bulunan bir güzide Fâtıma Fihrî. İslam tarihinin kayıp kurucu figürlerinden biri. Vefatından 12 asır sonra onu bir romana konu eden Ali Emre’ye ne kadar teşekkür etsek az. Fâtıma Fihrî ile ilgili tarihsel malumat çok sınırlı. Umulur ki bu roman, bu kadın kahramana dair bir işaret fişeği hükmü kazanır ve bu konuda başka çalışmalar, başka keşifler yapılır. Bir Batılı olsaydı hakkında ciltlerce romanın, şiirin, akademik çalışmanın, sayısız sinema filminin ve tiyatro oyununun kaleme alınacağı Fâtımâ Fihrî’yi günümüze taşıyan “Mağribli Güvercin”, umarım kütüphane rafında tek ü tenha kalmaz.  

Sadece bir kişi değil bir dönem romanı “Mağribli Güvercin”. İslam’ın yıldızının göz alıcı bir şekilde parladığı; birçok öncünün ilimle, fenle, teknolojiyle ilgilendiği bir dönem. “Uçmayı” merak eden, fetihler için farklı coğrafyalara yönelen insanların, âlimlerin ve âriflerin öne çıktığı, medreselerin ve diğer kurumların yaygınlaştığı bir dönemin romanı. Bir yönüyle de yarı dokümanter bir roman. Ali Emre, Fâtıma Fihrî için “İkinci Hatice” nitelemesinde bulunuyor. Hz. Hatice validemizle ilgili de pek çok iz ve atıf barındırıyor eser. "Mağribli Güvercin", Hz. Hatice’nin ticaret, bilgelik ve liderlik vasıflarını çağrıştıran bir karakterle, İslam tarihinin kadın figürlerine saygı duruşunda bulunuyor. Ali Emre, Fâtıma Fihrî gibi öncü kadınların izinden giderek, İslam medeniyetinin kadim değerlerini bugünle buluşturmayı hedefliyor.

Ali Emre, ilk romanı “Nureddin Zengi”de de hikâyeyi “Kadın Hoca” namlı kadın bir karakter üzerinden anlatmıştı. Fâtıma Fihrî, Müslümanların, aralarındaki güçlü kadın karakterleri de öne çıkarması gerektiğini hatırlatıyor. Bence Fâtıma Fihrî, bir de bu gözle okunmalı; bu yönünü değerlendiren çalışmalara konu edilmeli. “Mağribli Güvercin”in güncel bir yönü varsa tam da bu olmalı bence. Nitekim ilk romanı “Nureddin Zengi” ile ilgili olarak 2018’de yapılan bir söyleşide "Bizim Müslümanlar olarak çok sayıda kadın kahramanımız, kadın güzidemiz de var. Fakat tarih bunları aktarmakta epeyce cimri davranmış. Bunların birçoğu günümüze gelememiş ya da sadece birkaç cümleyle yer alabilmişler tarih kitaplarında. Ben de en azından esas anlatıcıyı bir kadın yaparak bu konudaki zaafı, eksikliği, cimriliği birazcık da olsa azaltmak, geriletmek istedim." diyen Ali Emre, daha o zamandan “Mağribli Güvercin”i yazacağının müjdesini vermiş.

Onun başka bir söyleşide, “Çeyizime Bir Kefen” adlı şiir kitabını nasıl kaleme aldığını anlatırken verdiği cevabı da romanı için aynen geçerlidir kanaatimce: “Yaşadığımız coğrafyada olup biteni daha yakıcı yönleriyle görüyoruz. Tarihin ve kimliğimizin de bizi daha sıcak, daha canlı bir şekilde söz almaya çağırdığını düşünüyoruz. Sosyal ve siyasal vurgular benim şiirimde de bu eksende biraz daha artıp yoğunlaşmış, fark edilir hâle gelmiştir. Aynı zamanda ben Müslümanlık dairesi içerisinde yaşayışımı şekillendirmeye çalışıyorum ve edebiyat da dâhil bütün yapıp etmelerimden bir hesap vereceğime inanıyorum. Çocuk ölülerinin kıyılarımıza vurduğu, insanlığın belki eskisine göre daha büyük, daha kitlesel acılar yaşadığı bir süreçte, tarihin tekerinin eski dönemlere göre daha inanılmaz bir hızla dönmeye başladığı bir zaman diliminde, yazıp çizdiklerimin bunlardan uzak kalması mümkün de değil, doğru da değil zaten.”

Ali Emre, niçin ve hangi kaygılarla şiir yazıyorsa aynı sebeplerle ve özdeş “meselelerle” yüklü kalemiyle roman yazmaktadır. Ali Emre’nin eserlerindeki ortak temalardan biri, teslimiyetin reddi ve dirilişin mümkün olduğuna dair inanç. Onun kalemi, kayıp tarihimizi gün yüzüne çıkarırken, bizleri de bu mirası sahiplenmeye çağırıyor. Bu sebeple de bu roman sorumluluk yükleyen, daha doğrusu sorumlulukları hatırlatan bir manifesto metnine ev sahipliği yapıyor. Bir “iyilik ve güzellik inkılabının” nasıl mümkün olabileceğini araştıran bir roman “Mağripli Güvercin”.   

“Bir roman hangi meselelerle yazılır, bu devirde roman yazarı meselelerini ‘romanlarda’ nasıl işler?” sorularının cevabının ete kemiğe bürünmüş hallerini, Ali Emre’nin romanlarından okumak mümkün.

HABERE YORUM KAT

4 Yorum