1. YAZARLAR

  2. Nuray Mert

  3. Kürtler ve ‘faydasız salaklık’
Nuray Mert

Nuray Mert

Yazarın Tüm Yazıları >

Kürtler ve ‘faydasız salaklık’

07 Ekim 2008 Salı 04:46A+A-

 ‘Şehitler ölmez vatan bölünmez’ diye bağırmakla olmuyor, gencecik insanlar vatandaşlık görevlerini yapmak üzere gittikleri yerlerden cansız dönüyor. Öte taraftan, ‘barışçı aydın’ ağırbaşlılığı ile, ‘Çözüm başka yerde’ demek artık bana fazlasıyla ağır gelmeye, ağrıma gitmeye başladı. Kendimizi iyi hissetmek için, sahtekârlık yapmanın veya kaçak güreşmenin âlemi yok. Bu kadar da tuzu kuru olmayalım, kendimizi iyi hissetmeyiverelim. Türk veya Kürt milyonlarca insan kendini iyi hissetmiyor. Biraz da bizim canımız sıkılsın, başımız ağırsın, uykumuz kaçsın.

Önce şu, ‘Bu bir kimlik meselesidir’ ezberinden vazgeçelim. Bu bir ‘kimlik’ meselesi değil. Daha doğrusu, ‘kimlik meselesi’ dediğimiz şeyin tam olarak ne olduğunu kurcalamaya kimsenin cesareti veya mecali yok. Ama, ‘kimlik meselesi’ gibi muğlak bir ifadeye sığınıp, işin içinden sıyrılmanın da, Türk-Kürt, kimseye faydası yok. Sol çevreler, yıllar boyu, rahatsız edici gerçeklerden kaçmak adına, Kürt siyasetinin bulaştığı şiddetle yüzleşmemeyi başardılar. Ama bu ‘başarı’ meseleyi çözmek adına kimsenin işine yaramadı.

Evet, yakın zamana kadar, ‘Kürt’ demek, Kürtçe konuşmak bile suç sayılabildiğinden, bu kimliğin tanınır olması bile bir aşamaydı. Ama, ondan sonra, mesele, bu kimlik adına nelerin talep edildiği. ‘Üniter devlet’i tartışma konusu etmek yasak olduğu için, bir büyük ikiyüzlülük leke gibi büyüdükçe büyüdü. Ama sorun sadece yasal çekinceler değil, aslında demokrat aydınlar da, ‘üniter devlet’e karşı talepler olabileceğini göz ardı etmekten memnun gibi. Zira, aksi takdirde, bu ülkede yaşayan bir grup insanın siyasi egemenlik talebine karşı tutumumuzun ne olacağı gibi zor bir durumla baş etmek zorunda kalacağız. Bu türden talepler içimize sinmediği noktada ‘milliyetçi’ olup olmadığımızdan kuşkulanacağız. Bu yönde talepler karşısında, milliyetçiliğe savrulmadan pozisyon belirlemek zor olacak. O nedenle, bu zorluktan kaçmak, mevcut yasal kısıtlarla, işin bu boyutunu tartışma dışı bırakmak aslında herkesin işine geliyor.

‘Kürtler adına siyaset yapan tüm çevreler, kimlik siyaseti altında aslında ayrı bir Kürt devleti istiyor ama söyleyemiyor’ demiyorum, ama bu yönde talepleri olanlar da hep oldu, bu taleplerden zaman içinde geri adım atan da, talepleri buralara uzanmayan da. Ama, Kürt siyasetleri, tüm bunları içeriyor ve bunları açık açık konuşmadığımız takdirde, bu muazzam ikiyüzlülük binbir şekil alarak devam edecek.

Aslında belli ki, Kürt siyaseti adına ortaya çıkanların da kafası son derece karışık. Hal böyleyken, Kürtleri yekpare bir grup veya siyasi aktör olarak tanımlayıp, onlarla, ‘barışçı aydın’ veya ‘cici Türkler’ olarak diyalog kurmanın da faydası sınırlı. Kuşdili ile konuşan taraflar arasındaki diyalogdan kime ne fayda gelecek? Milliyetçiler, demokrat aydınlara, siyasi jargonun ünlü deyimi ile, ‘faydalı salaklar’ olarak bakıyor biliyoruz. Ancak, durum bu değil, bir salaklık söz konusu ise bu ‘faydasız salaklık’, çünkü Türk-Kürt, hiçbir tarafa faydası yok.

Mesele, artık, karşı tarafa hep kuşku ile bakmak veya bu tavrı gösterenlere karşı, diyaloğun, güvenin, empatinin altını çizmek değil. Karşı tarafın her dediğini hayra yormak da bir tür anlayışsızlık. Öcalan’ın mahpusluk koşullarının iyileştirilmesi talebi, daha iyi televizyon seyretmesi için yapılmıyor, bir ‘ulusal lider’ olarak teyit edilmesi adına yapılıyor. ‘Vay hainler’ deyin diye söylemiyorum, bu gerçekle yüzleşelim, onun ötesinde bu konuda şöyle veya böyle tutum takınmak herkesin kendi bileceği iş. Biri için ‘terörist’ olan, diğeri için ‘gerilla’. Bu tür çatışmaların tümünde, dünyanın her yerinde bu böyle. ‘Ben oynamıyorum, adamı rahat ettirin de başımızı dinleyelim’ demek mümkün değil. Daha doğrusu mümkün de, ciddi veya anlamlı değil.

Ya bu rahatsız edici gerçeklerle samimi bir şekilde yüzleşeceğiz, ne diyeceksek bu zeminde korkusuzca söyleyeceğiz, bıkmadan usanmadan, konuşacağız, kavga edeceğiz, barışacağız, sonra bazı konularda yine bozuşacağız, yine barışacağız, böyle yol almaya çalışacağız, ya da olanlara seyirci kalacağız. ‘Cici Türk’lüğün kimseye faydası yok, artık ‘faydasız salaklığı’ bırakalım diyorum.

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT