1. YAZARLAR

  2. Dr. Sivilay Genç (Abla)

  3. Kurtarıcı darbeciler
Dr. Sivilay Genç (Abla)

Dr. Sivilay Genç (Abla)

Yazarın Tüm Yazıları >

Kurtarıcı darbeciler

23 Nisan 2009 Perşembe 15:26A+A-

Soru: Sevgili Sivilay Abla. Böbrek hastalarını kurtaran Mehmet Haberal, cüzam hastalarını kurtaran Türkan Saylan nasıl darbeci olur? Hayat kurtaran insanların böyle işlerin peşinde koştuğu nasıl söylenir? İnanasım gelmiyor. (Emel Yurteri – Bostancı)

Cevap: Sevgili Emel. Kurtarmak bağımlılık yapıcıdır. Bir kere kurtarıcı olan bu duygunun müptelası olur. Doktorlarda sıklıkla görülür. Bir adamı azrailin elinden kurtaran daha neler yapamaz ki. Bir kişinin hayatını kurtarmak artık kesmemeye başlar, tüm ülkeyi hatta tüm dünyayı kurtarmanın yolları aranır. Darbeler de zaten birer kurtarma operasyonudurlar. Darbecilerin Türk filmlerinin vazgeçilmez karakteri, kötülüğü kendinden menkul Erol Taş olduğunu zannetmeyelim. Pek çok insana iyilikleri dokunmuş, kedi besleyen, çiçek büyüten bu adamlar ve kadınlar ‘Ülkemiz bir felakete sürükleniyor’ diye ağlaşırlar. Kafa kafaya verirler, kederlenirler, kederlendikçe birbirlerini şişirirler. Bunun üzerine bir de kurtarılmaya bekleyenlerin feryadı haline gelen ‘Bir daha gel gel Samsun’dan, sarı saçlım mavi gözlüm, nerdeee, nerdeee, nerdesin offff!!!’ şarkısını dinlediklerinde artık gözleri hiçbir şey görmez olur. Yakaladıklarını kurtarırlar, yakaladıklarını kurtarırlar.

Aman siz siz olun, hiçbir kurtarıcıya yakalanmayın.

***

Zarif darbeciler

Soru: Merhaba Sivilay Abla, Türkan Saylan “ne darbe, ne şeriat” dedi. Yani anladığımız kadarıyla ne darbe olsun, ne de şeriat gelsin istiyor. Böyle diyen birine darbeci muamelesi yapılması haksızlık mıdır? (Derya Katipoğlu)

Cevap: Sevgili Derya, Türkan Saylan’ın önce şeriat tehlikesi diye ortalığı ayağa kaldırıp sonra da “ne darbe ne şeriat” demesi bana rahmetli yengemle amcamı hatırlatıyor. Yengem hiç durmadan konudan komşudan şikayet eder, “sen nasıl erkeksin” diye damarına basar, amcamı doldururdu. Amcam da sessiz sessiz dinler sonra bir anda patlar, kontrolden çıkar, av tüfeğini alıp komşunun kapısına dayanırdı. Sonra yengem de onu durdurmak için kendini paralardı.

Ne darbe, ne şeriat demek kesinlikle darbe karşıtlığı değildir. Şeriat tehlikesi olmasın, o zaman darbeye de gerek kalmaz, demektir. Bu düşünceye göre; şeriat tehlikesi varsa darbe kaçınılmazdır. Bu durumda suçlu darbeciler değil, şeriat isteyenlerdir.

Zaten darbeciler de ekseriyetle eğlence olsun diye darbe yapmazlar. Sonuçta darbelerden kârlı çıkan üç beş general ve birkaç fırsatçı girişimcidir. Geri kalan herkes büyük zarar görür. Darbesever bir gencin NTV’de söylediği gibi darbe olunca her şey ‘reset’lenir. Darbe, Fatih Üniversitesi’ni bitirdiği gibi Başkent Üniversitesi’ni de bitirir. Akyazılı Derneği’ni dümdüz ettiği gibi Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni de dümdüz eder. Bu hep böyle olmuştur.

Ben şahsen 80 yıldır hiç bitmeyen bu ‘eyvah şeriat geliyor’ masalına inanmıyorum. “Bu kış komünizm gelebilir” deyip darbe yapanları da biliyoruz. Ancak diyelim ki Türkan Saylan haklı ve bir şeriat tehlikesi var. O zaman bile söylenmesi gereken şey Genç Siviller’in literatürümüze kattığı “ne darbe ne darbe”dir. Tehlike olarak gördükleri her oluşumun, hareketin karşısına kendi oluşumlarını, eylemlerini koyabilmiş insanların hâlâ askerden medet ummaları en başta kendilerine saygısızlıktır. Ancak Türkan Saylan, birkaç gün sonra ikinci yıldönümünü idrak edeceğimiz, dikkatli okunduğunda 12 Mart muhtırasından bile daha beter bir içeriği olan 27 Nisan E-Muhtırası’nı savunmuş, bu balans ayarlarına ne kadar ihtiyaç olduğunu söylemiştir. Tabii bunu tüm zarafetiyle dile getirmiştir.

Son günlerin popüler siyasi ikonunu cümle içinde kullanarak bitirelim. Hitler de çok zarifti.

TARAF

YAZIYA YORUM KAT