1. YAZARLAR

  2. ABDULHAKİM BEYAZYÜZ

  3. Kur’an’ı Anlama Usulünde Muhkem ve Müteşabih Meselesi -1
ABDULHAKİM BEYAZYÜZ

ABDULHAKİM BEYAZYÜZ

Yazarın Tüm Yazıları >

Kur’an’ı Anlama Usulünde Muhkem ve Müteşabih Meselesi -1

29 Ekim 2015 Perşembe 17:59A+A-

Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla…

Yüce Allah’a hamd eder, Resul’üne salatu selam ederim.

Kur’an’ı  anlama çabası içine giren herkesin önüne gelen meselelerden birisi de Muhkem ve Müteşabih konusudur. Hatta çoğu zaman bu konu, bazılarınca gerektiğinden fazla abartılır ve Kur’an’ı anlamanın önündeki ciddi bir engelolarak yansıtılır. Kur’an’da bu kavramların nasıl kullanıldıklarına bakmak suretiyle bu konunun nasıl değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaya çalışalım. Rabbimizden bunu başarmak için yardım niyaz ediyoruz.

Muhkem kavramı حَكَمَkökünden gelmektedir. Muhkem gibi bu kökten gelen, hekim, hikmet, hüküm,hakim,vb. kelimeler Kur’an-ı Kerim’deikiyüzon (210) yerde geçmekte ve onların sadece dördü Kur’an ilimleriyle ilişkili olarak kullanılmaktadır.Bunlardan ikisi muhkem kavramıyla aynı kökten gelmesine rağmen, farklı bir kalıpla ve sözlük anlamıyla kullanılmıştır. Bunların biri Hud/1’de geçmektedir. Bu kelime ayette, اُحْكِمَتْ (ühkimet)  şeklinde ve “ayetleri tahkim edilmiş/sağlamlaştırılmış” anlamında kullanılmıştır.

Elif Lâm Râ. Bu Kur'an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından tahkim edilmiş, sonra da Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır. (De ki:) Şüphesiz ben size O'nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim." (11/1, 2)
Diğeri de Hac/58’dedir. Burada da يُحْكِمُ (yuhkimu) şeklinde geçmekte ve yüce Allah’ın şeytan ve dostlarının oluşturduğu şüpheleri giderdiğini ve ayetlerini sağlamlaştırdığı beyan buyrulmaktadır.

Senden önce hiçbir resûl ve nebî göndermedik ki, bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun bu temennisine da bir vesvese vermiş olmasın. Ama Allah, şeytanın vesvesesini giderir. Sonra Allah, ayetlerini sağlamlaştırır(yuhkimu).Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (22/52)

Kur’an’da Muhkem ifadesi ise biri tekil(سُورَةٌ مُحْكَمَةٌ Muhkem bir sure), diğeri çoğul (اٰيَاتٌ مُحْكَمَاتٌ ,Muhkem ayetler) olmak üzeresadece iki kez geçmekte ve ikisinde de kavram olarak ve “kendinde şüphe olmayan zahir/açık ayetler” anlamında kullanılmaktadır. O, sana Kitab'ı indirendir. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetlerimuhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihtir. (3/7)İman edenler, derler ki: (Savaş izni için) Bir sûre indirilmeli değil miydi?Fakat içinde savaş (kıtal) zikri geçen muhkem(hükmü apaçık)bir sure indirildiği zaman, kalplerinde hastalık olanların, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş olanların bakışı gibi sana baktıklarını gördün. Oysa onlara evla (olan): İtaat ve maruf (güzel) sözdü. Fakat iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Allah'a sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu.” (47/20,21)

Muhkem ayetler Kur’an’ın çok büyük çoğunluğunu ve temelini/esasını oluştururlar. Bu ayetlerde anlaşılmayacak, kafaları karıştıracak kapalılıklar yoktur. Zira bu ayetlerin konuları, insanın anlamasını zorlaştıracak (gaybi varlıklar, eşyalar, mekanlar gibi) konuları içermezler. Bunlara örnek olarak şu ayetleri verebiliriz:De ki: O Allah, birdir.Allah Samed'dir. (Her şey O'na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.), O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır. Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir.”(112/1-4); ”İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah'a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.” (2/177);“Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. - Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. O halde, (artık) vazgeçmeyecek misiniz?” (5/90, 91);“Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (2/216);”Andolsun, biz Nûh'u kavmine peygamber olarak gönderdik. Onlara şöyle dedi: Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım. Allah'tan başkasına ibadet ve kulluk etmeyin. Doğrusu ben sizin adınıza elem dolu bir günün azabından korkuyorum." (13/25,26)
Yukarıya örnek olarak aldığımız Muhkem ayetlerde de görülüyor ki; bu ayetler anlamları apaçık ayetlerdir. Zaten bu ayetler kitabın % 99’unu oluşturmaktadırlar. Ayrıca Muhkem ifadesinin,müteşabihe karşılık olarak kullanıldığını ve ikisinin arasındaki temel farkın bahsettikleri konuların farklılığından kaynaklandığını gözden kaçırmamız gerekmektedir. Zira Muhkem-Müteşabih ayetlerin ne olduğunu apaçık bir şekilde açıklayan Âl-i İmran suresinin yedinci ayetinde şöyle buyrulur: “O, sana Kitab'ı indirendir. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihtir.  Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabihayetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, ‘Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır.’ derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.”

Nitekim Müteşabih ayetlerden birisi olan ve cehennemin üzerindeki bekçilerden bahseden şu ayetlerde tamda böyle bir durum yaşanmıştı. Konuyla ilgili bu ayetlere bakalım:“Ben onu ‘Sekar’a (cehenneme) sokacağım. Sekar'ın ne olduğunu sen ne bileceksin? Geride bir şey koymaz, bırakmaz. Derileri kavurur. Onun üzerinde on dokuz vardır.”(74/26-30)Buayetler inince, Ebu Cehil,Kureyş kavmine; “Analarınız ağlasın!İbniEbiKebşe’ninoğlunu (Muhammed’i) dinliyorum, size cehennemin bekçilerinin on dokuz olduğunu haber veriyor;sizler demir pehlivanlarsınız, sizin her onunuz onlardan bir adamı yakalamaktan aciz mi?”diye seslenmiş ve kendi arzusunca inen ayetleri yorumlamıştı.

Hâlbuki bundan önce çeşitli muhkem (apaçık) ayette cehennemden çıkışın olmayacağı bildirilmişti.:“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah'ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.” (66/6);“Bunalmaları sebebiyle, her ne vakit cehennemden çıkmak isterlerse, gerisin geriye oraya itilirler ve kendilerine: ‘Çıkmak yok! İster istemez, bu yakıcı azabı tadacaksınız!’ denir.(22/22)
 Ama müşrikler bu apaçık ayetleri dikkate almadan, gaybden ve gaybi varlıklardan bahseden bu ayetlerde geçen “üzerinde on dokuz (görevli var)” ayetindeki, on dokuz sayısına kafalarını takmışlar, cehenneme konulsalar bile, on dokuz gibi az sayıda bulunan bekçileri alt edebileceklerini ifade etmişlerdi. Nitekim kalplerinde hastalık bulunanların bu yanlış yorumlarını yüce Allah reddetmiş ve şöyle buyurmuştu: “Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkârcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını arttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de‘Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?’desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlıkiçin ancak bir öğüttür.” (74/31)


Sonuç olarak diyebiliriz ki; Kur’an-ı Kerim’de muhkem diye isimlendirilen ayetler, anlamı apaçık olan ve her türlü kafa karışıklığına sebep olmaktan uzak olan ayetlerdir ki, bunlar Kur’an’ın anasını/esasını oluştururlar. Bu ayetler yüce Allah’ın kullarından ne istediğini apaçık bir şekilde ortaya koymaktadırlar.(Yalnız herhangi bir ayetteki en ufak dilsel bir zorluk, o ayeti muhkemlikten çıkarmadığını da bilmek gerekir. Örneğin; Her hangi bir ayette geçen “lems” kelimesi cinsel yaklaşımdan kinaye olabileceği gibi, normal bir dokunma anlamına da gelebilir. Bu ve buna benzer bazı zorlukları dilin doğal yapısından dolayı taşıyan ayetler muhkemlikten çıkmazlar.)Muhkem ayetlerin en belirgin özellikleri, konularının gaybivarlıklar ve gaybi meseleler olmamasıdır. İnşallah daha sonraki yazımızda Müteşabih konusunu daha da açmaya çalışınca bu konu daha da iyi anlaşılır. Gelecek yazımızda hangi ayetlerin müteşabih olduğunu, müteşabihinanlaşılır olup olmadığını ve niçin müteşabih olarak indirildiklerini açıklamaya çalışacağız.

Sözlerimizin sonunda tekrar Yüce Allah’a hamd eder ve O’ndan bağışlanmamızı talep ederiz. 

YAZIYA YORUM KAT

5 Yorum