1. HABERLER

  2. HABER

  3. HUKUK

  4. 'Kozmik Odada Kumpas' Davasında Mütalaa Açıklandı
'Kozmik Odada Kumpas' Davasında Mütalaa Açıklandı

'Kozmik Odada Kumpas' Davasında Mütalaa Açıklandı

Yargıtay’da görülen "Kozmik Odada Kumpas" davasında eski savcı Bilgili'ye 11 yıldan 24 yıla kadar, eski hakimler Uslu ve Kütük'e ise 10,5 yıldan 23 yıla kadar hapis cezası verilmesi istendi.

18 Temmuz 2018 Çarşamba 16:43A+A-

Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast iddialarıyla başlatılan ve Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığının "kozmik odaları"nda günlerce süren aramalarla devam eden soruşturmada görev alan hakim ve savcıların yargılandığı davada esas hakkındaki mütalaa açıklandı.

İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 16. Ceza Dairesinde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar "Kozmik Oda" soruşturmasını yürüten eski savcı Mustafa Bilgili, soruşturma kapsamında bazı kararlar veren eski hakim Halil İbrahim Kütük, tutuksuz sanıklar Abdullah Bahçeci ve Nihal Uslu katıldı. Davanın iki sanığı Dündar Örsdemir ile Şadan Sakınan halen firari bulunuyor.

Duruşmada, Hakimler ve Savcılar Kurulunun son kararnamesiyle Yargıtay üyeliğine seçilen duruşma savcısı Kenan Zeybek'in hazırladığı esas hakkındaki mütalaa, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Kürşat Serbes tarafından okundu.

Esas hakkındaki mütalaada, FETÖ'nün yapısı, Genelkurmay Başkanlığının kozmik odalarına girebilmek için yapılan hazırlıklar ve sahte ihbarla başlatılan soruşturmanın ayrıntıları anlatıldı.

Kozmik odalarda yapılan ve 27 Aralık 2009'da başlanan aramaların 20 Ocak 2010'da tamamlandığı belirtilen mütalaada, aramalar sonrası sanıklar tarafından verilen teknik takip, iletişimin tespiti kararlarına da yer verildi.

Mütalaada, sanıkların, hukuka aykırı olarak yürütülen Kozmik Oda soruşturmasının genişletilerek devam ettirilmesine sebep oldukları, koruma tedbiri niteliğinde bulunan kararlarda ve buna dayanak soruşturma organı tarafından yapılan taleplerde kuvvetli suç şüphe sebeplerinin bulunmamasına, atılı suçlara ilişkin somut olaylar, bilgi ve belgeler olmamasına karşın CMK'da düzenlenen şartların varlığı denetlenmeden hukuka aykırı nitelikte kararlar verdikleri belirtildi.

Sanıkların örgütün gizli haberleşme sistemi ByLock kullanıcısı oldukları da ifade edilen mütalaada, sanıklar hakkındaki itirafçı ve tanık beyanları da aktarıldı.

Devlet sırrı niteliğine ilişkin yazı

Mütalaada, kozmik odadan çıkarılan davaya konu bilgi ve belgelerin suç tarihi itibarıyla devlet sırrı olup olmadığı konusunda dava sırasında verilen ara karar uyarınca, Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğine yazı yazıldığı hatırlatıldı.

Esas hakkındaki mütalaada, Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğince, Yargıtay 16. Ceza Dairesine gönderilen İnceleme Heyeti Sonuç Raporunda, davaya konu belgelerden, incelenen 374 dijital veri ve 7 fiziki belgenin dördünün oluşturulduğu tarihten itibaren devlet sırrı niteliği taşımadığı, bunlar dışında kalan diğer tüm belgelerin başlangıcından itibaren devlet sırrı olduğu ve bu özelliklerini halen koruduklarına oy birliğiyle karar verildiği aktarıldı.

Esas hakkında mütalaanın hukuki değerlendirme, sonuç ve talep bölümünde hakim ve savcıların, Anayasa ve yasalarla kendilerine verilen görev ve yetkileri, yazılı olan veya olmayan ancak evrensel anlamda hakim ve savcıları bağladığında kuşku bulunmayan etik kurallara tabi olarak yerine getirmeleri gerektiği vurgulandı.

Davaya konu eylemlerinden ve terör örgütü eylemlerinden dolayı haklarında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) 2016'daki kararıyla FETÖ/PDY örgütüyle iltisak ve irtibatlarının sabit görüldüğünden bahisle sanıkların meslekten çıkarılmalarına karar verildiğinin hatırlatıldığı mütalaada, sanıkların ayrıca Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı yazılarıyla örgütün şifreli haberleşme ağı "ByLock"u kullandıklarının da tespit edildiği belirtildi.

Mütalaada, örgütün faaliyetleri kapsamında hareket eden sanıkların örgüt tarafından nasıl korunup kollanmaya çalışıldığının ByLock mesajlarının içerikleriyle ortaya konulduğu ifade edildi.

Sanıklar örgütün hücre evlerinde saklandı

Bir ByLock yazışmasında "Uygun yerde tatil yapıyorlar." şeklindeki ifadeyle, bu davaya konu eylemlerinden dolayı HSYK tarafından açığa alındıkları dönem içerisinde sanıkların "gaybubet" olarak adlandırılan örgütün hücre evlerinde saklandıklarının anlaşıldığı kaydedilen mütalaada, şu tespitler yapıldı:

"Sanıklardan Mustafa Bilgili, Halil İbrahim Kütük ile Nihal Uslu'nun tabi oldukları yasal mevzuatın yanı sıra 'bağımsızlık, tarafsızlık, doğruluk ve tutarlılık, dürüstlük, eşitlik, ehliyet ve liyakat' şeklindeki yargı etiği ilkeleriyle bağdaşmayan biçimde mensubu oldukları anlaşılan FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün amacını benimseyip bu örgütün hiyerarşik yapısına dahil olarak kendilerine verilecek emir ve talimatları sorgulamadan, tam bir teslimiyet duygusuyla bunları yerine getirmeye hazır şekilde kendi iradelerini örgüt iradesine terk ederek üzerlerine atılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olmak suçunu işledikleri anlaşılmıştır.

Bu sanıkların hiyerarşik yapısına dahil oldukları FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından kendilerine verilen talimat doğrultusunda kendileriyle birlikte aynı örgütün mensubu durumunda bulunan diğer bir kısım kişilerle fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek, Genelkurmay Başkanlığı Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığı içerisinde devlet sırrı niteliğinde bilgi ve belgeler bulunan 11 ve 16 No'lu odalarda yer alan devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgi ve belgeleri hukuka aykırı şekilde temin etmeye yönelik oluşturulan örgütsel plan çerçevesinde ve kamuoyunda 'Kozmik Oda' soruşturması olarak bilinen kurgu bir soruşturmada yargısal faaliyet kılıfına büründürdükleri örgütsel eylem ve faaliyetleri ile bu devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeleri temin etmeye çalıştıkları ve iştirak halinde bu suçu işledikleri anlaşılmıştır."

"Kurgulanmış soruşturmayı başlattı"

Bu kapsamda Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan sanıklardan Mustafa Bilgili'nin, örgütsel plan çerçevesinde oluşturulan sahte delillerle Genelkurmay Başkanlığı Seferberlik Tetkik Kurulu Ankara Bölge Başkanlığında görevli bir kısım personelin, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast girişiminde bulunacakları iddialarını içeren önceden kurgulanmış soruşturmayı başlattığı anlatıldı.

Bilgili'nin, örgütün sahip olduğu medya desteğinin de kullanılması suretiyle kamuoyunda oluşturulacak algı operasyonundan yararlanılarak soruşturma görünümü altında bu kozmik odalara girerek devlet sırlarını ele geçirme girişiminde bulunduğu aktarılan mütalaada, bu amaçla kendisiyle aynı örgüt mensubu durumundaki hakimlerin görev aldığı mahkemelerden gerekli kararları talep ederek arama faaliyetlerini başlattığı bildirildi.

Ancak devlet sırrı olması nedeniyle kendisi tarafından arama yapılamayacağı yönündeki itirazlarla karşılaştığında aramayı bizzat gerçekleştirmesi için Bilgili'nin bu konuda mahkemeden talepte bulunduğu kaydedilen mütalaada, halen FETÖ/PDY üyesi olmak suçundan firari durumda bulunan ve yakalama emri ile aranan eski hakim Kadir Kayan tarafından gerçekleştirilip tamamlanan arama faaliyeti sonucunda "Kozmik Odalar"dan ele geçirilen devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeleri buradan dışarıya çıkarmaya çalıştıkları anlatıldı.

Mütalaada, belgelerin dışarıya çıkarılması girişimi engellendiğinde uygun zaman ve zemin bulununcaya kadar bu girişimin dondurulup, örgütsel amaçların zamana yayıldığı belirtildi.

Sanıkların, kendilerini engelleyebilecek konumdaki kişilerin de kumpas soruşturmalarla bertaraf edilmesini sağladıktan sonra uyumada bekletilen soruşturma dosyasını tekrar canlandırarak, yine örgüt mensubu hakimlerin görev aldığı mahkemelerden gerekli kararları talep ettikleri belirtildi.

Esas hakkındaki mütalaada, Bilgili'nin, aldığı bu hukuka aykırı mahkeme kararlarından da yararlanarak hukuka ve CMK'nın ilgili maddelerine açıkça aykırı olacak şekilde başlatıp yürüttüğü sahte delillere dayalı kurgu bir soruşturmada örgütsel eylem ve faaliyetlerini, yargısal faaliyet kılıfına büründürerek gerçekleştirdiği, arama ve el koymalarla devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeleri temin ettiği kaydedildi.

Diğer sanıklar Halil İbrahim Kütük ve Nihal Uslu'nun da örgüt hiyerarşisi içerisinde kendilerinden talep edilen kararları, bu konuda bir sorgulama yapmadan tam bir teslimiyet duygusuyla vererek, hukuka aykırı şekilde verdikleri kararlarla bu kurgu soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili'nin soruşturma aşamasında bu konuda yetkisi olmadığı halde hukuka aykırı bir şekilde devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeleri temin etmesi eylemine iştirak ettikleri belirtildi.

Sanıklar hakkında siyasal veya askeri casusluk maksadıyla gizli kalması gereken bilgileri açıklama suçunu işledikleri gerekçesiyle TCK'nın 330/1. maddesi uyarınca cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açıldığı hatırlatılan mütalaada, Genelkurmay Adli Müşavirliğinin konuyla ilgili inceleme heyeti sonuç raporunda, devlet sırrı olduğu belirtilen belgelerin aleniyet kazandığına dair herhangi bir bilgiye ulaşılamadığının bildirildiği aktarıldı.

Mütalaada, bu nedenle, sanıkların eyleminin devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme boyutunda kaldığı belirtildi. FETÖ/PDY mensubu durumunda bulunan sanıklar Bilgili, Kütük ve Uslu tarafından örgüt faaliyetleri kapsamında iştirak halinde gerçekleştirildiği anlaşılan eylemlerin TCK'nın 327/1 maddesi kapsamında "Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin etme" suçunu oluşturacağı kaydedildi.

Sanık Bilgili'nin de ayrıca Kozmik Oda soruşturması sırasında şüpheli durumda bulunanların iletişimin tespiti, dinlenmesi, kayda alınması kararının uygulanması sırasında alınan telefon görüşmesi kayıtlarının derhal yok edilmesi gerektiğine ilişkin CMK hükmünü ihlal etmesi şeklinde gerçekleşen eyleminden dolayı TCK'nın 257/1 maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de sanığın bu eyleminin TCK 138/1 maddesi kapsamında "verileri yok etmeme" suçunu oluşturacağı ifade edildi.

Sanık Bahçeci'ye beraat talebi

Sanık Abdullah Bahçeci hakkında ise silahlı terör örgütüne üye olma, devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken belgeleri casusluk maksadıyla açıklama suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığı hatırlatılan mütalaada, Bahçeci'nin gerçekleşen eylemlere iştirak iradesiyle katıldığına dair delil elde edilemediği belirtildi. Bu nedenle sanık tarafından verilen kararların hakimin yargı yetkisi ve takdiri kapsamında kaldığının kabulünün gerektiği bildirildi. Mütalaada, Bahçeci'ye isnat edilen suçların yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle ayrı ayrı beraatine karar verilmesi istendi.

Firari sanıkların dosyası ayrılsın

Mütalaada, davanın daha fazla uzamaması diğer sanıkların adil yargılanma haklarının etkilenmemesi açısından firari durumda bulunan ve yakalama emirleriyle aranan sanıklar Şadan Sakınan ve Dündar Örsdemir hakkında yakalama emrinin devamıyla bu sanıklar hakkındaki kamu davasının ayrılması talep edildi.

İstenen cezalar

Diğer sanıklar Mustafa Bilgili, Halil İbrahim Kütük ve Nihal Uslu'nun, eylemlerine uyan TCK'nın "silahlı terör örgütü üyelerine 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası"nı öngören 314/2, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun 3. maddesi ile "silahlı terör örgütüne yönelik suçları işleyenlerin cezalarının yarı oranında artırılmasını öngören 5/1. maddesi gereğince cezalandırılması istendi. Sanıklar hakkında, TCK'nın 53. maddesindeki belli haklardan yoksun bırakılmasına ilişkin hükümlerinin de uygulanması talep edildi.

Devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme suçunu işledikleri tüm dava dosyasından anlaşılan sanıklar Bilgili, Kütük ve Uslu'nun, eylemlerine uyan TCK'nın "devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme" suçunu düzenleyen ve 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasını öngören 327/1. maddesi uyarınca da cezalandırılmaları istendi.

Sanık Mustafa Bilgili'nin ayrıca, "verileri yok etmeme suçu"nu düzenleyen ve 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezasını öngören TCK'nın 138/1 maddesi uyarınca cezalandırılması talep edildi.

Böylece sanıklardan eski Savcı Mustafa Bilgili'nin 11 yıldan 24 yıla kadar, eski hakimler Nihal Uslu ve Halil İbrahim Kütük'ün 10,5 yıldan 23 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları talep edildi

Mütalaada, tüm sanıklara isnat edilen suçların işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, suçların işlendiği zaman ve yer, suç konularının önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, faillerin kastına dayalı kusurların ağırlığı, faillerin güttüğü amaç ve saikler gibi konular bir bütün halinde göz önünde bulundurularak işlenen suçların kanuni tanımında öngörülen cezaların alt sınırından uzaklaşılarak temel cezaların belirlenmesi gerektiği görüşü belirtildi.

Esas hakkındaki mütalaada, tutuklu sanıklar Bilgili ve Kütük'ün, tutuklu kaldıkları sürelerin orantılık, ölçülük kriterlerin uygun olduğu, tutuksuz sanık Nihal Uslu'nun adli kontrol tedbirinin kaldırılarak tutuklanması istendi.

Yargıtay Cumhuriyet Savcısının esasa ilişkin mütalaasının ardından duruşmaya ara verildi.

Mahkeme Başkanı Eyüp Yeşil, aranın ardından tutuklu sanıklar Bilgili ile Kütük'ün tutukluluk hallerinin, Uslu hakkındaki adli kontrol tedbirinin devamına karar verildiğini bildirdi. Sanıklara esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapmak için süre verilerek duruşma ertelendi.

Kaynak: AA

 

Etiketler :

HABERE YORUM KAT