1. YAZARLAR

  2. Orhan Miroğlu

  3. Korkuların aynasında
Orhan Miroğlu

Orhan Miroğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Korkuların aynasında

17 Şubat 2011 Perşembe 17:30A+A-

Temmuz 2007 seçimlerinden bir yıl sonraydı. Mersin’de Ufuk Uras’la beraber bir panele konuşmacı olarak katılmıştım. 

ÖDP’li olduğunu söyleyen bir kadın dinleyici, panele kısa bir ara verildiğinde yanımıza geldi. Merhabalaştık. “Size oy vermedim” diye söze başladı.

ÖDP Mersin’de seçimlere katıldığı için bana oy vermemesinin normal olduğunu söyledim. Ama bukadın arkadaşımız ÖDP’ye değil CHP’ye oy verdiğini söyleyince biraz şaşırdım.

Partisi dururken gidip CHP’ye oy vermesinin sebebini sorduğumda, “Çok korktum, Kürtlerin Türkiye’yi böleceğine inandım, bunun için ÖDP’ye değil CHP’ye oy verdim” dedi.

Türkiye sözkonusu olduğunda belli başlı siyasi paranoyaların ve bu paranoyalardan beslenen endişelerin, bütün siyasi inançların önüne geçmesinin ve toplumsallaşmasının akılla açıklanacak bir yanı yok tabii.

Böylesi korkular başa beladır.

Bu korku illetine yakalanmışsanız, “Türkiye’yi bölünmekten kurtarmaya ÖDP’nin gücü yetmez, ama CHP’nin gücü yeter” diye düşünürsünüz ve siyasi olarak ÖDP’yi olumlasanız da oyunuzu gider CHP’ye verirsiniz.

Bu noktada, Ergenekonculuğun toplumsallaşması ile Türkiye’de siyasi korkuların yaygın bir hal alması arasında doğru bir orantı olduğunu düşünüyorum.

Bu doğru orantıyı yüksek bir trendde tutmak için medya, iş dünyası, asker-sivil bürokrasinin bir kesimi, akademi çevreleri, legal-illegal, düzenli bir çalışma yürüttüler. Hiçbir şey tesadüf değildi ve olamazdı da. Herşey bir merkezden yürütüldü. Ergenekonculuğun her yere nüfus etmesi böylelikle mümkün olabildi.

Bana kalırsa, Baykal’dan başlayarak devam eden süreçte, CHP bu çalışmanın hazırlanıp kotarıldığı yegâne merkezdi.

İşte bu merkezin değişip başka bir şeye dönüşmesini beklemek, Alevi toplumuyla beraber onu var eden Ergenekon kitlesinden vazgeçmesini istemek saflıktan öte bir anlam taşımaz.

Sonra ne çabuk unuttuk, Kılıçdaroğlu genel başkanlığını Ergenekon operasyonuna borçludur. 

Ergenekon’u desteklemekten nasıl vazgeçebilir?

Nihayetinde o artık arayıp bulabilse(!) Ergenekon’a üye olabilecek bir CHP Genel Başkanı konumundadır. 

CHP, siyasetini toplumu korkutmak üzerine inşa etmiş bir partidir.

Lakin, Türkiye’de statükoyu korumak ve bunun üzerinden siyasi başarı elde etmek için üretilen korkular, bugün artık bizzat o korkuları üretenleri bir bumerang gibi dönüp vuruyor. 

Korku ticareti yapanlar, durdurmak istedikleri rakip parti AKP karşısında giderek çaresizleşiyor ve hiçbir temel konuda söz söyleyemez hale geliyor.

O zaman da “Asker, ‘kağıttan kaplan’ değilse, vazifesini yapsın, gelsin herşeyi hâl yoluna koysun ve iktidarı bana bırakıp gitsin” yollu bir kolaycılık ve darbe çağrıları başlıyor..

CHP ona inananları, Kürt sorunuyla, AB’nin ulus-devleti sona erdiren sözleşmeleriyle korkutup durdu.

Bu partide yıllardır, en makbul siyasi yetenek, toplumu korkutabilmekle ölçülüyordu.

En iyi korkutanlar, en başa geçiyor, CHP’yi sanal korkular âleminden çıkarıp, ülkenin gerçek sorunları hakkında fikirleri ve programı olan bir parti haline getirmek isteyenler, tasfiye oluyorlardı.

CHP’yi yönetenlerin zihniyet dünyası, Kürtlerin hak taleplerine de, genel demokratikleşme sürecine de kapalı bir dünyaydı. Dahası bu zihniyet dünyası, sözkonusu talepleri de, süreci de, Batı icadı ve Sevr’i diriltmeye yönelik “ülkeyi parçalama hamlesinin” ilk adımları olarak görüyordu.

Bu siyaset tarzı, ne AK Partiyi durdurabildi ne de CHP’nin korkutulan kitlelerden aldığı oy oranına bir şey kattı. Ama sonuçta bu siyaset anlayışı, geldi bumerang gibi CHP’yi vurdu. Çünkü korkutmak üzerinden siyaset yapmayı tercih ediyorsanız, sonuçta korku nesnesi haline getirdiğiniz hiçbir şeyi merak etmez, başkalarının merak edip anlamaya ve çözmeye çalıştıkları her konudan uzaklaşırsınız. Siyasetin merak etme sanatı olduğunu unutur, anlamayı ve çözmeyi değil, sorunlarla, sorunların muhataplarıyla araya mesafe koymayı tercih edersiniz. 

Bu seçimlerde, oylarını birkaç puan da olsa arttırma şansı yok CHP’nin..

CHP yöneticilerinin, en azından bazıları, seçimde alacakları oyların AK Parti’yi durdurmaya yetmeyeceğini tahmin ediyor ve zamanında bu korku dozajını iyi ayarlamadıkları için hayıflanıyor olabilirler mi acaba?

Bunu bilmek mümkün değil, ama çok çaresiz olduklarını anlamak da, zor değil.

Ordunun darbe yapma ihtimali çok zayıf.

Kürt’e Kürt denemediği için, Kürtleri “kucağa oturtmak”, pardon(!), Kürtlerle ittifak yapmak da mümkün görünmüyor.

CHP ancak, korkmak ve korkutmaktan vazgeçmekle normalleşebilir.

İnsan sağlığı sözkonusu olduğunda tıpta, dozajı ayarlamak sorun olmaktan çıktı biliyorsunuz, çeşitli ölçümler, analizler yapılabiliyor ve aşırı dozdan ölene pek rastlanmıyor artık.

Ama toplumun siyasi sağlığı sözkonusu olduğunda, siyasetçilerin korkuyu pompalarken başvurdukları aşırı doz, toplumun umutlarını ve geleceğe yönelik bütün beklentilerini yok edebilir.

İşte bu tarihî anlarda kötü siyaset anlayışından beslenen paranoyalar, bumerang gibi hem toplumu hem o siyasileri gelir kalbinden vurur. 

CHP ve kitlesi şimdi bu gerçeği fazlasıyla yaşıyor..

Üstüne yağmur gibi yağan bumeranglar altında kalmış, kalbinden vurulmuş, çaresiz bir partidir CHP..

Ben hiç şaşırmıyorum, Kılıçdaroğlu Meclis’ten reform paketleri geçtikçe, bir kader gibi yaşamak zorunda bırakıldığı şeyi yapıyor aslında.

Korkuyor ve korkutuyor..

Baykal’ın hissedarı olduğu Halk TV’nin ödeneğini kesip, ODATV ile ortak televizyon kurma gibi parlak fikirler de onun, AB’ye çağrı yapıp, bu AK Parti ne yapıyorsa sizden destek alıp yapıyor gibi son derece komik fikirler de. Konuya devam edeceğim..

***

PKK medyası şimdi de Şivan’a saldırıyor, tehdit ediyor. Söylenecek ne varsa Şivan bunu fazlasıyla söyledi. Bunlara ekleyecek bir sözüm yok, aynen katılıyorum. Kürt aydınlarını, sanatçılarını bir anda hiçe dönüştürmek, kişilik katline uğratmak çabası asla sonuç vermez. Hazin olan şu ki, Şivan için o karalama layihalarını kaleme alanların çoğu Kürtçe bile bilmez.. Kürtçe bilmeyenler, Halepçe’nin, Dotmam’ın stranbêjini Kürtlük adına, karalıyor ve tehdit ediyor. Bu da, ne Kürt halkının ne de Şivan’ın hak ettiği bir kadersizlik belki, ne diyelim..

[email protected]

TARAF

YAZIYA YORUM KAT