1. YAZARLAR

  2. Leyla İpekçi

  3. Korkmaktan yüreğimiz tutulmuş, nasıl kardeş olacağız?
Leyla İpekçi

Leyla İpekçi

Yazarın Tüm Yazıları >

Korkmaktan yüreğimiz tutulmuş, nasıl kardeş olacağız?

26 Şubat 2008 Salı 03:31A+A-

'Herkes için özgürlük' isteyen başörtülüler Türkiye'deki pek çok kesimin ezberini bozdu. Ve onların bu bildirisi sayesinde şu çok net ortaya çıktı ki, herkesin, kendini en demokrat belleyenlerin bile bir korku eşiği varmış.

Başörtülülerin vicdana ve hakkaniyete dayalı söylemini sorgularken ille tersine çevirmek gereği hissetti çünkü kimileri. Böylesine açık yürekli ve cesur konuşanların nasıl 'halen başörtülü' olabildiklerini bir türlü kavrayamadıkları için belki, ille bir açıklarını bulmak gibi bir refleks geliştirdiler. Farkında olmadan.

Örneğin Ramazan'da içkili lokantasını açık tutmayan girişimcinin ülkeyi nasıl da geriye götürdüğünü(!) gasp edilmiş eğitim hakkını geri isteyen başörtülülerin karşısına bir dindarlaşma gerekçesi olarak koyarak, onun hesabını bile başörtülülerden sormayı normal karşılayanlar çıkabildi. Sanki içlerinden bir teki bile "hayır bu olmaz" dese, başörtüsüyle eğitim hakkını savunmak meşruiyetini kaybedecekmiş gibi.

Aynı şekilde, vakıflar yasası tartışılırken mütekabiliyet esasından bahsedenler, Trakya'daki Müslüman azınlığa Yunanistan'ın uyguladığı baskıları örnek gösterip, karşılığında buradaki gayrimüslimlerin haklarının verilmemesini savunabiliyorlar. Adaletsiz bir yaklaşıma bir başka adaletsizlikle yanıt vermeyi vicdanları rahatsız olmaksızın savunabiliyorlar. Baskın Oran'ın sözleriyle, "soydaş için gayrimüslim vatandaşı harcayabiliyorlar."

Türkiye'de çoğu Türklerden bile daha 'yerli' olan gayrimüslimlere 'yabancı' olarak bakıldıkça, bizi bölmeye çalışan her dış mihrakın hesabı onlardan sorulmuyor mu ısrarla? Hatta daha da ileri giderek zihnimizde "madem bunlar yabancıdır o halde haindir" çıkarsaması kendiliğinden oluşmuyor mu? Hadi Rum vatandaşa bu bahaneyle haklarını vermedik diyelim. Ya Kezban Hatemi'nin hatırlattığı gibi: Mütekabiliyet esasının hiç söz konusu olmadığı diğer gayrimüslimlerin bu ülkede eşit bir vatandaş olarak yaşama-varolma hakkı ne olacak?

Yalnızca başörtülülerle gayrimüslimler değil tabii, rejim tehdidi yüzünden daima 'katli vacip' hale getirilenler. Kürtler de var. Yalsızuçanlar'ın deyişiyle "dili yasaklanan, zorunlu iskâna tabi tutulan, çocuklarının ve köylerinin ismi değiştirilen, bir vakitler oruçlu iken dışkı yedirilen, günde yirmi saat işkence gören, hastalanan, sakatlanan, başka ülkelere iltica eden, alabildiğine ötekileştirilmiş, cahillik, yoksulluk ve kimlik krizi ile yaralanmış insanlar" var. Onların trajedisini sırf Kürt oldukları için görmezden gelerek korkularımızı yenmiş mi oluyoruz?

Cizre'de 15 Şubat'taki gösteriler sırasında ölen on beş yaşındaki gencin iddia edildiği gibi "göstericilerin attığı bir taşın başına isabet etmesi sonucu" ölmediği ortaya çıktığında Adli Tıp Kurumu'nun raporuyla kanıtlanan ölüm nedenine kimlerin yol açtığını sormak, adaleti Cizreli bir çocuk için istemek hiç aklımıza gelmeyecek mi: "Sert bir cismin üzerinden geçmesi sonucu" öldüğü kesinleşen gencin panzerle ezilmesi karşısında hak ve hukuk talep etmeyerek 'bölücü' gibi algılanmaktan mı korkuyoruz acaba?

Bu ülkede "Köylerimiz yakıldı küsmedik, göç edip en kötü yerlerde yaşadık, en kötü işleri yaptık isyan etmedik. Akrabalarımız faili meçhullere kurban gitti, intikam peşinde koşmadık, üzerimize bombalar atıldı hukuktan başka bir şey istemedik" diyen 'Genç Kürtler'in sesini duymak için değmez miydi korkularımızdan biraz olsun sıyrılmaya? Değmez miydi, kadına şiddet davalarında neden sıklıkla kadının aleyhinde karar verildiğini sorgulayan 'Genç Siviller'den bir başörtülü öğrenciyle nefret ve önyargı dışında bir ilişki kurmaya?

Değmez miydi onca tehdide ve iftiraya rağmen "bu topraklarda elbette gözüm var ama ancak gömülmek için" diyen Hrant'ı nefretle hedef göstermek yerine biraz olsun tanımış olmaya? Hiçbir meselenin özüne, olayların derinine inmeden, sığ sloganlarla mı ilelebet yaşatacağız bu devleti? Korkmaktan taş kesilmiş zihnimizle, tutulmuş akıl ve yüreğimizle mi birbirimizle kardeş olacağız?

Zaman gazetesi

 

YAZIYA YORUM KAT