1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Kemalist demagoji: İslamcılar ABD-İsrail Saldırısına Sessiz Kalmışlar!
Kemalist demagoji: İslamcılar ABD-İsrail Saldırısına Sessiz Kalmışlar!

Kemalist demagoji: İslamcılar ABD-İsrail Saldırısına Sessiz Kalmışlar!

Sözcü yazarı Ergenekoncu-Balyozcu tayfanın Siyonistlere hizmet eden 28 Şubat kalkışmasını unutmuş ve İslamcı çevreleri Ergenekon-Balyoz davalarında ordu aleyhine aktif tavır alırken, ABD-İsrail işgaline sessiz kaldığını iddia etmiş.

28 Mart 2019 Perşembe 13:22A+A-

HAKSÖZ-HABER

Kemalist çevrelerin hiçbir ahlaki-siyasi tutarlılık kaygısı taşımadıkları bilinen bir husustur. Halkçılık deyip halkı düşman görmekten, cumhuriyetçilik adına bürokratik bir despotizm inşa etmeye varan uygulamaları bu hallerini birebir yansıtır. İlginçtir, boğazlarına kadar Batıcı tezlere sarılan bu çevreler son dönemlerde anti-emperyalizm, bağımsızlıkçılık, üçüncü dünyacılık tezlerini öne çıkartmakta, buradan AK Parti iktidarını sıkıştırmaya kalkışmaktadırlar. Oysa aynı çevreler sürecin başında AK Parti iktidarını Türkiye’nin istikametini Doğu’ya çevirmekle, Batı’dan uzaklaştırmakla suçlamaktaydılar. 

Sözcü Gazetesi yazarı Aytunç Erkin de bugün aynı minvalde bir yazı yazmış. Ergenekon ve Balyoz davaları sürecinde darbeci Kemalist zihniyeti teşhir eden eylemleri nedeniyle İslamcı ve liberal çevreleri hedef almış. Mazlumder, Özgür-Der, Hukukçular Derneği ve Genç Siviller’in bu süreçte çok aktif olduğunu, eylemler yaptığını söyleyen yazar aynı çevrelerin ABD-İsrail ortaklığıyla kotarılan Kudüs ve Golan adımları karşısında ise sessiz kaldığını iddia etmiş. Buradan kalkarak sol-Kemalistlerin bayatlamış “ABD işbirlikçisi gericiler” söylemini tekrar etmiş.

Bu gayet sığ ve sloganik söylemin pratikte hiçbir tutarlılığı yok çünkü İslami hareketin tüm dünyada ABD ve İsrail karşısında nerede durduğunu herkes bilir, ayrıca da Ortadoğu’da emperyalist işgallere karşı direnişin tümüyle İslami karakterde olduğu da açıktır.

Konunun Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ilgisini kurmanın tutarsızlığı ise ayrıca orta yerde durmakta.

28 Şubat’ı, daha çok eski olmayan bir zaman önce, hep beraber yaşadık. Bu süreçte BÇG’yi kuranlar, İsrail’e karşı tavır aldığı için Erbakan hükümetine savaş açanlar, Kudüs çadırını tankla imha planı yapanların kimler olduğunu hepimiz biliyoruz. Telaviv’den döndükten 3 gün sonra MGK’da hükümete muhtıra veren Genel Kurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’yı, Amerikan hayranı yardımcısı Çevik Bir’i, İsrail ile yapılan tank modernizasyonu anlaşmasına karşı çıkanları alenen tehdit eden Hüseyin Kıvrıkoğlu’nu unutmadık, unutmayız da! 

Özetle, Kemalistlerin demagojik yaklaşımlarla kirli geçmişlerini örtme çabası sonuç vermez. Ergenekon ve Balyoz davaları sürecinde yaşanan birtakım usulsüzlükler, haksızlıklar üzerinden kendilerini bütünüyle mağdur göstermeye kalkan ve İslami çevreleri zulme taraf olmakla suçlayanlar öncelikle Kemalist darbecilik olgusuna karşı nerede durduklarını net biçimde ortaya koymak zorundadırlar. Bu bağlamda 28 Şubat’ta bu halka yaşattıklarının hesabını vermemiş olanların kimseden hesap sormaya hakkı olamaz! 

HABERE YORUM KAT