1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. İtalyan genç Andera Lazaro’nun hidayeti
İtalyan genç Andera Lazaro’nun hidayeti

İtalyan genç Andera Lazaro’nun hidayeti

Adem Özköse, İtalya'da bir faşistken yaptığı okumalar sonucu Müslümanlığı seçip Ömer ismini alan Andera lazaro ile röportaj gerçekleştirdi.

03 Ocak 2022 Pazartesi 19:40A+A-

Müslüman olduktan sonra Ömer ismini alan Andera Lazaro, İtalyan bir faşistken yaptığı araştırma ve okumalar sonucu İslam’ın hakikat olduğuna iman etmiş. İyi bir kitap kurdu ve ilim aşığı olan İtalyan genç; “İslam bana niçin yaratıldığımı, hayatımdaki gayemin ne olması gerektiğini net bir şekilde açıklıyor. Yeryüzünde neler yapmalıyız ve nasıl yapmalıyız meselesinde de bana yol gösteriyor. Ölümden sonraki hayatla ilgili sorularıma da cevaplar veriyor. Bu sorulara verilen cevaplar Kierkegaard veya Nietzsche gibi yaratılmış insanların verdiği cevaplar değil. Bizzat yaratanın, herkesi ve her şeyi kuşatan Allah’ın verdiği cevaplar.” diyor.  Fatih’teki Şekerci Han’da saatler süren sohbetimiz esnasında kendisinden İslam, Batı, Müslümanlar ve mühtedilerle ilgili önemli tespitler dinlediğimiz Ömer’le yaptığımız röportajı ilginize sunuyorum.

Ömer röportaja geçmişinle başlamak istiyoruz. İtalya’da nasıl bir ortamda büyüdün? Müslüman olana kadar hangi süreçlerden geçtin?

Ben aslen Güney İtalyalıyım ve Calabria şehrindenim. Liseyi de bu şehirde okudum. Lise yıllarımda iyi kitap okuyanbir İtalyan faşistiydim ve faşizme yakın olan parti ve grupları destekliyordum. Ailem Hristiyan bir aileydi, ben de ailemden dolayı Hristiyan’dım. Çocukken daha dindar bir Hristiyan olduğumu hatırlıyorum. Hayatımın hiçbir döneminde ateist olmasam da liseden itibaren Hristiyanlıkla arama bir mesafe girmeye başladı. Aslında Batı’da din ya çocuklar ya da yaşlılar içindir. Bundan dolayı insan ya çocukluk ya da yaşlılık yıllarında dindar bir Hristiyan olur. Fakat modern dönemlebirlikte bu da kaybedilmeye başlandı. Kendi serüvenimi anlatmaya devam edersem lise yıllarımda sadece çalışmakla, yemek yemekle veya uyumakla geçen bir hayatın beni tatmin etmediğini hatırlıyorum. Hayatıma bir mana katmak için müzikle, felsefeyle ve siyasetle ilgileniyordum. Fakat bir insan için bunlardan daha güçlü bir anlamın olduğunu düşünüyordum. O dönemler özellikle okuduğum siyasi kitaplar beni faşizme yaklaştırmıştı diyebilirim.

Röportajın devamı >>>