1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. IŞİD’de Değişim Emareleri mi Taktik mi?
IŞİD’de Değişim Emareleri mi Taktik mi?

IŞİD’de Değişim Emareleri mi Taktik mi?

Taban kaybetme endişesi taşıyan IŞİD’in kimisi şeri kimisi askeri emir konumunda olan bazı yetkililerini cezalandırdığı ve görevden aldığı iddia ediliyor.

04 Eylül 2014 Perşembe 17:00A+A-

HAKSÖZ-HABER

Abdullah Süleyman Ali'nin 2 Eylül 2014 tarihinde Al-Monitor'da yayınlanan yazısını Haksöz-Haber için Hasan Soylu tercüme etti.

***

Taban kaybetme endişesi taşıyan IŞİD’in kimisi şeri kimisi askeri emir konumunda olan bazı yetkililerini cezalandırdığı ve görevden aldığı iddia ediliyor. 

Örgütün infaz görüntüleri yayınlama ve tekfir konularında da örgütün birtakım sınırlamalara gittiği de bildirilmekte.

İki hafta önce IŞİD içlerinde Ebu Cafer el-Hattab (şeri emirlerden biri), Ebu Musab et-Tunusi (Deyr’uz Zor’un eski emiri), Ebu Asid el-Mağribi, Ebu el-Havra el-Cezayiri, Ebu Halid eş-Şarki ve Ebu Abdullah el-Mağribi (Halep’in askeri emirlerinden biri) gibi isimlerinin de bulunduğu yönetici kadrolarından bazı kişiler tutuklandı. Bu isimler tekfirde aşırı gitmekle suçlandılar.

Bu isimlerden Ebu Musab et-Tunusi’nin Kaide lideri Eymen ez-Zevahiri’nin tekfir edilmesine yönelik çağrı içeren bir videosu sosyal medya ortamında dolaşmaktaydı.

Şeri Heyetin üyelerinden biri olan Ebu Cafer el-Hattab’ın da Özgür Ordu ve Suriye İslam Cephesi liderlerini tekfir eden uzun bir raporu kaleme alan kişi olduğu biliniyor. Bununla birlikte onun gözaltına alınması IŞİD’in bu örgütlerin liderlerinin kâfir olduğu ithamından vazgeçtiği anlamına gelmiyor.

Ebu Abdullah el-Magribi hakkında bir açıklama yapılmış değil ama İngiliz istihbaratıyla irtibatlı olduğuna dair söylentilerden ötürü açığa alındığı iddialar arasında.

Halep Vilayeti’nin kararıyla, Ebu Ömer el-Kuveyti ise örgüt liderliğinin sosyal medya sitelerinde kişisel kanaatlerini yayma yasağını çiğnediğinden ötürü tecrit edilmiş durumda. El-Kuveyti de Şiilerin kâfir olduğuna dair fetva yayınlamadığı ve cehaletin özür sayılabileceğine dair kanaatlerinden ötürü Zevahiri’yi açıkça tekfir etmişti.

Kuveyti’ye göre şirk söz konusu olduğunda cehalet diye bir şey dikkate alınamazdı ve bunu mazeret kabul edenler de tekfir edilmeliydi. Yaklaşık iki yıl önce Suriye’ye gelen ve aşırı görüşleriyle tanınan Kuveyti, Dağıstani diye bilinen Ebu el-Banat ile yakın irtibat içindeydi. Banat’ın birliğinin dağıtıldığı ve kendisinin Türkiye’de tutuklandığı bilinmekte. Kuveyti yine geçtiğimiz yıl İdlib yakınındaki Dana’da Özgür Ordu ve IŞİD arasında büyük çatışmalara yol açan olaylarda da aktif rol oynamıştı.

IŞİD merkez komitesinin 7 nolu bildirisinde militanların gerek fetihler esnasında ve gerek diğer hallerde infaz görüntüleri kaydetme ve yayınlamaları yasaklandı. Bu tür şeylerin ancak komite izniyle yapılabileceği ve aykırı davrananların sorumlu olacağı belirtildi.

Bu bildiri özellikle 29 Ağustos’ta örgüt tarafından esir alınan Lübnanlı bir askerin öldürülmesine dair görüntü konusunu daha yoğun bir şekilde tartışma gündemine getirdi.

Bazı yorumcular bu gelişmelerin IŞİD liderliğinin tekfir ve aşırı şiddet yöneliminden duyduğu rahatsızlığın bir neticesi olduğunu ve bu gelişmelerin örgütün kendi içinde sıkıntı oluşturmaya başladığını söylüyor. Buna karşın bazıları ise bu çekincelerin örgütün tavrında bir değişimi yansıtmadığını sadece taban kaybetme endişesinden kaynaklandığını ifade etmekteler. Özellikle de önümüzdeki günlerde Amerikan saldırılarının yoğunlaşacağının da düşünüldüğü bir ortamda mümkün olduğunca geniş bir tabana hitap etmenin öncelendiği belirtiliyor. 

Örgütün bu imaj değişikliğinin etkili olduğu, Bahreynli Şeyh Türki al-Binali’nin farklı gruplarla temasa geçmek üzere Suriye’den Irak’a davet edildiği ve görüşmeler neticesinde uzun yıllar boyu aralarında çatışmış olmalarına rağmen Ensar’ul İslam örgütünün İslam Devleti örgütüne biat ettiği öğrenildi. 29 Ağustos’ta bir beyanatla Irak’ta bulunan Ensar’ul İslam örgütünün 50 yöneticisi örgütlerini tamamen fesh ettiklerini ve Ebubekir Bağdadi’nin hilafetini kabul ettiklerini duyurdular.

Buna karşın Ensar’ul İslam’ın bir kısmı ise, bu açıklamanın Cephetun Nusra ve el-Kaide‘ye karşı bir düşmanlık olduğunu değerlendirerek bu beyanı reddettiklerini açıkladılar.

 

HABERE YORUM KAT

3 Yorum