1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. İpler Ruhani’nin Eline Geçecek mi?
İpler Ruhani’nin Eline Geçecek mi?

İpler Ruhani’nin Eline Geçecek mi?

Ruhani, cumhurbaşkanının özellikle konu nükleer dosya ve dış politikayla ilişkili olduğunda karar alma organı olmadığını biliyor.

19 Haziran 2013 Çarşamba 12:54A+A-

Gassan Şerbel, El Hayat gazetesinde İran’ın yeni cumhurbaşkanı Ruhani hakkında bir analiz kaleme aldı. Şerbel, “Acaba dinî lider Hamaney rejimin bir kapı açması gerektiğini mi kabul etti yoksa aşırılar Ruhani’ye kapıların ancak dinî liderin anahtarıyla açılabileceğini hatırlatmakta gecikmeyecek mi?” diye soruyor:

Ruhani, Hamaney ve Anahtar

GASSAN ŞERBEL*

İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, seçim kampanyasının sembolü olarak anahtarı seçerek çok iyi yaptı. Çünkü kapılar ve ülkenin ufku kapalı. Belki de anahtar sembolünü seçerken İranlı genç kuşak nezdinde umut kandillerini yeniden yakmak istedi. Devrimin ateşinde solumak ve ‘Büyük Şeytan’ı kınamak bu gençleri ikna etmek için yeterli değil.

İran hakkında yazarken dikkatli olmak gerekir. İran daha fazla işlenmeli. İran demokrasisinin halısı, velayeti fakih abası altında titizlikle dokunmuştur. Halı mükemmel şekilde dokunmuştur, Batılı ve zehirli ipliklere bu halıya sızma izni verilmemiştir. Cumhuriyetin kurumları özde değil, ayrıntılarda farklılıklara izin vermektedir. ‘Yeşil devrimin’ bastırılması sonuç getirdi. İran, başka ülkeleri kökünden söken bahar rüzgârı esmeden önce kendi baharını olgunlaşmadan bitirdi.

Hasan Ruhani İran devriminin meşru çocuğudur. Ülkesine dönmeye ve Şah rejiminin kökünü kurutmaya hazırlanan Humeyni’ye katıldı. İslam cumhuriyetinin koridorlarında, parlamentoda, meclislerde, ordu, medya ve ulusal güvenlik dosyalarında dolaştı. Haşimi Rafsancani ile güçlü bir ilişki dokudu, Batı ile nükleer dosya müzakeresinin idaresi için kendisini seçen Muhammed Hatemi’nin güvenini aldı.

Mahmud Ahmedinejad’ın iktidarda kalışı uzundu ve pahalıya mal oldu. Ahmedinejad döneminin Irak, Suriye ve Lübnan’da ‘fütuhatlar’ gerçekleştirdiği doğru ancak bitmesi gerektiği şekilde bittiği de bir gerçek. Yaptırımlar İran ekonomisini çökertti. Para birimi değer kaybetti, işsizlik arttı. Çatışmalar tırmandı ve tecrit dayanılmaz hal aldı. Ruhani rejimin çocuğu olduğu için cumhurbaşkanının özellikle konu nükleer dosya ve dış politikayla ilişkili olduğunda karar alma ve siyaset organı olmadığını biliyor. Büyük dosyalarda durum gayet açık: Anahtar, dinî lider Ali Hamaney’in çekmecesinde uyuyor. Ekonomik durum açıklamaya gerek duymuyor. Ekonomik kaybın rakamları internette yayınlandı. Batı’yla gerginlik ayan beyan ortada. Suriye’ye girmek oldukça maliyetli. İran’ın, Şam’daki müttefik rejimin savaşı sürdürebilmesi için devasa paralar pompalaması gerekiyor. Hizbullah’ın çatışmaya girmesi siyasi ve ekonomik faturayı kabartıyor. İran tabloda ölüm kalım savaşına sürüklenen taraf olarak görülüyor. Sanki bütün kredisiyle kumar oynuyor gibi İran. Bu sözlerde hiçbir abartı yoktur. Bölgedeki tecridi gayet açık ortada. Sünni-Şii çekişmesinin ciddileşmesi, etrafına surların inşa edilmesi uyarısında bulunuyor. Bazıları İran’ın kendi ekonomisinin kaldıramayacağı bir güçle yayılmacı bir politika izlediğini ve hali hazırda bir zamanlar Sovyetler Birliği’nin işlediği hataları yaptığını düşünüyorlar.

Rasyonellik ve ılımlılık vasıflarına sahip bir cumhurbaşkanının kazanması, hiç kuşkusuz Suriye’de yaşanan savaşa katılması sebebiyle büyük zarar gören rejimin imajını düzeltme noktasında katkıda bulunabilir. Ruhani bunu biliyor. Rejimin Hatemi’ye yaptığının da farkında. Keza Rafsancani’ye de. Ancak bugünkü şartlar daha zor ve tehlikeli. İran bugün içinde yaşadığı gibi bir tecrit hiç görmemişti. Hali hazırdaki yöntemi izlemeyi sürdürmesi güvenlik, siyasî ve ekonomik risklere kapı açıyor. Verdiği önceki vaatlerinden vazgeçmesi, zehirli kâsede yudumlamaya benzeyecek.

Bu karanlık tablonun gölgesinde Hasan Ruhani, anahtarı sembol olarak aldı. Seçimleri kazanmasını, hikmetin, ılımlılığın, aşırılık ve tutuculuğa karşı büyüme ve farkındalığın zaferi olarak gördü. Yeni bir umuttan  bahsetti. Ancak sınav gecikmeyecek. İran cumhurbaşkanı sadece dinî rehberin ofisindeki memurların başı mı? Acaba dinî lider Hamaney rejimin bir kapı açması gerektiğini mi kabul etti yoksa aşırılar Ruhani’ye kapıların ancak dinî liderin anahtarıyla açılabileceğini hatırlatmakta gecikmeyecek mi? Ruhani’nin yöntemini, reformcu ve ılımlılar ile aşırılar ve hali hazırdaki yapının bekçileri arasındaki yeni temas hatlarını görmek için beklemek gerekli. Ancak bölge havasını bulandıran kara bulutlar, Ruhani’ye anahtarı ve kendisine verilen yetkiyi kullanma fırsatları arama rahatlığı vermeyebilir. Bir gün büyük bir yangın aleviyle uyanabiliriz.

-----

*El Hayat gazetesinde (17 Haziran 2013) yayımlanan bu makale Zaman gazetesi tarafından kısaltılarak tercüme edilmiştir.

 

HABERE YORUM KAT