1. YAZARLAR

  2. Nusret Çiçek

  3. İhraç mı, uhruç mu?
Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Yazarın Tüm Yazıları >

İhraç mı, uhruç mu?

13 Kasım 2009 Cuma 04:33A+A-

Uhruç, her dert için okunan bir duadır...

Daha ziyade şeytan, cin, peri gibi görülmeyen varlıkların vücuttan kovulması için okunur. İhraç ise öyle değil, şeytan yerine sen kovulursun...

Gündemi ağzına kadar dolduran şu Eminağaoğlu ile Kaçmaz’ın meslekten kovulma hikayesi. İhraç mı, uhruç mu olacaklar acaba?

Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, bu kişilerin meslekten ihracı için fezlekeyi hazırlayıp HSYK’ya göndermiş. Son sözü orası söyleyecek.

Kamuoyu bu kişilerin mutlaka meslekten atılacakları beklentisinde. Medya havayı o şekilde bastığı için bekleme o yönde.

Aksi olur mu acaba?

Yıllarca Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nde çalışan ve de hakim-savcı soruşturmalarına bakan eski bir hakim olarak görüşlerimi okuyucularımla paylaşmak isterim.

Meslekten atılma olayı kolay bir iş değildir.

2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 69/2. maddesi:

“68. maddenin (e) bendinde yazılı hallerden dolayı hangi sınıf ve derecede olursa olsun iki defa; diğer hallerden dolayı bir derecede iki veya derece ve sınıf kaydı aranmaksızın üç defa yer değiştirme veya derece yükselmesinin durdurulması cezası almış olmak...”

Aynı kanunun 69/5. maddesi:

“Disiplin cezasının uygulanmasını gerektiren fiil suç teşkil etmezse ve hükümlülüğü gerektirmese bile mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte görüldüğü takdirde de meslekten çıkarma cezası verilir.”

69/2’de üst üste iki veya üç sefer yer değiştirme cezası almak, maddi delil olarak meslekten ihraç için yeterli oluyor.

Ama 69/5 öyle değil. Mesleğin şeref ve onuru meselesi kurulun tamamen takdirine kalmıştır. Kurul bu kişilerin meslek dışı davranışlarını mesleğin şerefini ve de onurunu kırıcı olarak kabul ettiği takdirde ihraç kararı verir; değilse uhruç olur.

Tartışmalar, olayın bu kısmında ağırlık kazanıyor.

Görevi ile alakası olmadığı halde mevcut siyasi iktidarı hedef alacak şekilde sürekli basın açıklamaları yapan bir savcının davranışları mesleğin onurunu kırıcı olur mu?

Daha açıkçası, hakimlik mesleğinin istediği tarafsızlık ilkesiyle bağdaşır mı?

Bağdaşmazsa, kurul elbette ki ihraç kararını verecektir.

Diyecek ki; “Kardeşim sen iyice siyasete bulaşmışsın, politize olmuşsun, bu saatten sonra senin görevde kalman mesleğe zarar verir, git siyaset yap.”

Osman Kaçmaz’ın konumu ise daha değişiktir.

Hakkındaki fezlekede birtakım suçlar isnat ediliyor. Bu kişinin meslekten atılması için öncelikle isnat edilen suçlardan ceza alması gerekiyor. Ceza almadığı takdirde ihraç edilemez. Belki bir başka ceza verilir, veya verilemez...

Geriye kalıyor cumhurbaşkanının yargılanması olayı.

Bu konuyu bazı televizyon ekranlarında açıklamıştım.

Yasalarımızda cumhurbaşkanının yargılanacağına dair bir hüküm yok; aksine, anayasada sorumsuzluk ilkesi vardır. Hele de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bu konuda yetkili veya görevli olmadığından cumhurbaşkanı ile alakalı evraka takipsizlik kararı veremez. Yanlışlık oradan başladı...

Savcılığın hiçbir işlem yapmadan evrakı ilgilisine göndermesi gerekirdi.

Akabinde Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi olaya ideolojik boyutu ile yaklaşmamış olsaydı, yetki ve görev yönünden takipsizliği kaldırmakla yetinecekti, ikinci üçüncü işlem yapmak onun da yetkisine girmez.

Hadi “yargılanmasına” dediniz, yargılayacak mahkeme var mı?

Mahkemeler problem üreten değil, çözen kurumlardır. O bakımdan kurul konuyu bu açıdan ele aldığı takdirde ihraç kararı verebilir.

Aynı şekilde elimizde Ferhat Sarıkaya örneği vardır.

Sarıkaya, medya karşısına hiç çıkmadı, atıldığı günden beri de çıkmadı. Öyle iken mesleğinden oldu. Dilerim ki hiç kimse mesleğinden olmasın, ama bu adalet işi ince bir ok gibidir, maksadı dışında kullanmaya kalkışırsanız gider birilerinin gözüne saplanır, kör eder. Şu kadarcık kanaatimi söyleyebilirim:

Çevresiyle çokça haşir neşir oldukları için sırf bu gerekçe ile yerleri değiştirilen yüzlerce hakim ve savcı vardır. Bunca tantana sonrasında en azından görev yönünden “yer değiştirme” kararı kuruldan çıkmadığı takdirde kamuoyu kökünden sarsılır.

Yargı bir sefer daha yara alır...

HSYK; kararları kesin, yargı yolu kapalı...

Bekliyoruz, hükümet anayasa değişikliği yapacak da bu keyfiliğe son verecek.

Beklemekten sabır taşına döndük...

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT