1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. İddia ve ithamların şehvetle peşine düşenlerde iffet kaygısı var mı?
İddia ve ithamların şehvetle peşine düşenlerde iffet kaygısı var mı?

İddia ve ithamların şehvetle peşine düşenlerde iffet kaygısı var mı?

Bir "iddianın" etrafında başlatılan cadı avı Türkiye'de bazı kesimlerin kronik İslam düşmanı olduğunu bir kere daha kanıtlıyor!

08 Aralık 2022 Perşembe 16:30A+A-

HAKSÖZ HABER

Son bir haftadır Birgün gazetesinde Timur Soykan imzalı sansasyonel haberlere ve sosyal medyaya taşınan çirkin iddia, itham ve tartışmalara maruz kalıyoruz. İddialar birbirinden çirkin ve birbirinden üzücü hatta öyle ki kamuoyunu ağır psikolojik travmalara sürükleyecek kadar ağır.

Neden tek kale maçta inat ediliyor?

Peki, binlerce hesap tarafından paylaşılan, milyonlarca insanın gündemini alt üst eden Timur Soykan imzalı “6 yaşında nikâhlanan kız çocuğu” temalı haber tutarlılık ve gerçeklik açısından yeterince tetkik ediliyor mu? Evet, genç bir kadının anne babası ve kocasıyla alakalı bir dizi iddialarını okuyoruz, birkaç kare fotoğraf ve önü arkası kesilmiş bazı ses kayıtlarının dökümlerini de görüyoruz. Zaten mesele şikâyet üzerine savcılık tarafından bir iddianameye dönüştürülmüş ve yakında mahkeme safhasına geçilerek tarafların iddia ve savunmalarına hep birlikte bizler de şahit olacağız.

Birgün’de yer alan haber daha ilk elde bir dizi tuhaflık ve tutarsızlık içeriyor, nefret ve intikam duygularıyla örülmüş bir hesaplaşmanın işaretlerini veriyordu. Dahası 6 yaşındaki kızlarını kendisinden 23 yaş büyük birisiyle nikâhladığı iddia edilen anne ve babanın konuya ilişkin ne söylediğine dair hiçbir ipucu göremiyorduk haberde. Oysa baba Yusuf Ziya Gümüşel, İsmailağa Camiasının içerisinde ve Hira Nur Vakfı’nın kurucuları içerisinde yer alan, kolayca ulaşılabilecek, sorular sorulabilecek bir isimdi.

Diğer taraftan çocuk istismarı ve tecavüzle suçlanarak ismi ve resimleri lanetle anılarak manşetlerden indirilmeyen Kadir İstekli’nin nişan, nikâh, düğün ve boşanma sürecine dair söyleyeceklerinin adeta hiçbir önemi yokmuşçasına sistematik bir yok sayma davranışı görülüyordu. İyi ama iddiaları dile getirmek bir gazetecilik faaliyetiyse cevap hakkını görmezden gelmek ne demekti? İddialar ne derece doğrudur ne kadarı kurgu, yalan veya iftira içerir diyerek aynı zamanda ve oranda muhataplara kulak vermek gerekmez miydi? Şimdilik sadece Timur Soykan’ın gördüğü ve ancak sıkı bir süzgeçten geçirerek çok az bir kısmını (kara) propaganda maksadıyla kamuoyuyla paylaştığı bir savcılık iddianamesi duruyor önümüzde. Lakin gecikse bile bir mahkeme safhası başlayacak ve müddei ile muhatapları sözlerini, delillerini ve şahitlerini ortaya koyacaklar.

İthamlar manşetlerde peki, cevaplar nerede?

H.K.G.’in savcılık iddianamesi ve Birgün’ün haberine konu olan iddia ve ithamları fazlasıyla can sıkıcıydı elbette. Ailesine ve ayrıldığı kocasına ilişkin son derece çirkin ve sıkıntılı ilişki biçimleri izafe ediyordu. H.K.G’yi ve ailesini tanıyıp bilemediğimiz için şikâyet dilekçesindeki sorunların hangi oranda gerçeğe tekabül ettiğini, hangi sebeplerle vuku bulduğunu bilemeyiz elbette. Fakat bununla birlikte adaletin ve hakkaniyetin gereği olarak iki tarafın da iddia, delil ve şahitlerini objektif olarak tartarak hüküm kurmanın gerekli olduğu aşikârdı. Hele hele Türkiye gibi bir ülkede laiklik, Kemalizm veya sol-sosyalist mücadele namına medya ve kamuoyu oluşturucuların İslam ve Müslüman düşmanlığını kışkırtmak üzere ne kadar berbat bir sicillerinin olduğunu bilen bizler için…

Günah işleyenlerle, zulüm ve sapkınlığı karakter edinenlerle, aldatma ve sömürüyü meslek edinenlerle mücadele bilinci ve iradesi elbetteki her daim tetikte olacak. Ancak usulü ve esası şaşırmadan, adaleti temin etmek için hukuka bağlı olarak. Eğer Allah için adaleti ayakta tutan adil şahitlerden olmak istiyorsak suç ve suçluyla mücadele ederken, edepsizlik ve ahlaksızlığa karşı tedbirler alırken dezenformasyon ve psikolojik savaş faaliyetlerinin parçası olmamaya, kişisel hesaplaşmaların malzemesi olmamaya özen göstermek mecburiyetindeyiz.

Her ne olursa olsun gündeme gelen konu, gündem olan insan ve aile modeli Müslüman toplum açısından ciddi bir sancıyı, esaslı bir problemi işaretliyor. Bazen aşırılıkların bazen gevşekliklerin, kimi meselelerde gelenekten kimi meselelerde modernizmden kaynaklanan sorunların kuşattığı Müslüman zihin ve duyguları, fert ve aileleri maalesef sarsıyor, şaşırtıyor veya yoldan çıkarıyor. Fakat bu sarsıntı, şaşkınlık ve yoldan çıkışlarda şeytan ve dostları tarafından örgütlenen vehim ve vesveselere, hased ve düşmanlıklara, yalan ve iftiralara karşı dikkat ve rikkatle karşı koymamız icab ediyor.

Hakikatin bir bütün olarak ortaya çıkması ve adaletin eksiksiz olarak muhkem kılınması yolunda en önemli ve öncelikli görev hiç şüphesiz ki biz Müslümanlara düşüyor. Bu sebeple iffet ve izzete savaş açanların, fuhuş ve her türlü cinsel sapkınlığı teşvik edenlerin, magazin adı altında teşhircilik ve röntgencilik kültürünü kışkırtanların ve dahası sadece bu ülkede değil İslam dünyasının hemen her bölgesinde askeri darbeleri ve despotik rejimleri destekleyenlerin takdim ettiği haberlere karşı son derece dikkatli, ölçülü ve soğukkanlı yaklaşmalıyız. Tabii ki evimizin içini iyice toparlayarak, aile ve toplum ilişkilerimizi adalet ve merhametle tanzim ederek, hırs ve ihtiraslardan sıyrılarak başlamanın işin ilk şartı olduğunu unutmadan!

fjcghkhwaai3vrp-1.jpg

Yusuf Ziya Gümüşel'in açıklamaları şöyle:

"03.12. 2022 tarihinde BirGün gazetesi ve internet sitesinde Timur Soykan imzasıyla yayınlanan haber, şahsımı ve ailemizi hedef göstererek yargılanması başlamamış bir davadaki yalan iddiaları yayınlayarak bunun üzerinden İslami değer ve yargılara sahip insanları tahkir etmeye yönelik tezgâhlanmış bir projenin ürünüdür.

Söz konusu haberdeki iddiaların sahibi olan kızımız, İslami ve hukuki kurallara uygun olarak medeni kanunun reşit saydığı yaşta evlenmiş olup bu konuda ailemizin ve başka kişilerin hiçbir baskısı olmamıştır.

Son yıllarda ailevi sorunlar sebebiyle psikolojik sıkıntılar yaşayan 26 yaşındaki kızımız, birtakım yapıların etkisine girerek, eşinin evinden ayrılmış, başka bir yerde yaşamaya başlamış ve 12.10.2021 tarihinde anlaşmalı olarak boşanmıştır.

Bu süreçte kızımız, etkisinde olduğu yapıların yönlendirmesiyle habere konu dil ve mahiyette birtakım iddialar ile suç duyurusunda bulunmuş olup hazırlanan iddianamenin mahkeme kararı gibi sunulması masumiyet karinesinin ihlalidir.

Tekrar ifade etmemiz gerekirse bu haber tamamen iddiadan ibarettir.

Mahkeme süreci devam etmektedir ve iddia edilen konuların aksine deliller mahkemeye sunulmuş olup, yargılama sürecinde tüm gerçekler açıklığa kavuşacaktır.

Biz iki seneden beri kızımızın ve torunumuzun sıkıntılarının üzüntüsünü yaşarken, böyle meşum bir vaziyette üzüntümüzün suistimal edilerek camiamızın hedef haline getirilmesi ayrı bir kahir sebebimiz olmuştur.

Şahsımıza ve ailemize, süreci devam eden bir davanın iddianamesi üzerinden yalan, iftira atan ve hakarette bulunan kişi ve kurumlar hakkında tüm yasal yollara başvuracağımızı ifade etmek isteriz.

Sürecin akışı içinde mahkemelerimizin hakikati ortaya çıkaracağı noktasındaki inancımız tamdır."

6 yaşında evlendirildi iddiasıyla gündeme gelen ve şok etkisi yapan iddiaya ilgili sol / seküler kesimin BÇG çalışmalarını andıran psikolojik savaş kampanyasında hedeflenen şeyin bir hak savunusu olmadığı  ortadadır.

Diğer taraftan "6 yaşında gelinlik giydirildi" iddiası sorunlu olsa da şikayetin tarafı olan mağdurenin iddialarını desteklemek için eski eşinin konuşturduğu ses dosyasında yer alan iddiaların ciddiyetle soruşturulması elzemdir.

Suçun şahsiliği ve lekelememe hakkı ilkeleri ihlal edilmeden yapılacak bir yargılamada bu tarz suçlarla ilgili en ağır cezanın verilmesi ise hepimizin ortak beklentisidir.

 

HABERE YORUM KAT

9 Yorum