1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Hz. Muhammed'in (s.a.v) örnekliğinde gençleri nasıl teşvik edebiliriz?
Hz. Muhammed'in (s.a.v) örnekliğinde gençleri nasıl teşvik edebiliriz?

Hz. Muhammed'in (s.a.v) örnekliğinde gençleri nasıl teşvik edebiliriz?

Yaşar Değirmenci, Peygamberimizin gençlere verdiği değeri, onları sorumlulukla buluşturma yöntemlerini ve ilme teşvik edişini örneklerle anlatarak günümüz gençlerine sünnet ışığında tavsiyelerde bulunuyor.

26 Temmuz 2025 Cumartesi 19:30A+A-

Yaşar Değirmenci/Yeni Akit

Peygamberimiz ve gençler

Gençlere küçükken kazandırılan ve gençliklerinden kaynaklanan hasletleri, gelecekteki hayatlarında önemli bir yer tutar. Bu sayededir ki tarih boyunca peygamberler ve toplumun ıslah ve irşadında vazife alan her ‘irşad erbabı’nın büyük bir kısmını gençler teşkil etmiştir.

Peygamberimiz, İslâm toplumunun şekillenmesinde ve İslami değerlerin yaşanmasında ve yayılmasında gençlere büyük görevler vermiştir. Onların cesaret ve enerjilerinden gereği gibi yararlanmak için, her şeyden önce gençlerin kendine güvenli, sağlam bir kişilik geliştirmelerine imkân sağlanmasının önemini çok iyi biliyordu.

Sorumluluk gerektiren en yüksek görevlere hazırlanmalarını gençliğin tabiî hakkı ve amme menfaatlerinin bir gereği olarak görüyordu. Bundan dolayı gençlere özel ilgi gösteriyor ve onları devamlı teşvik ediyordu. Eğer görev ve sorumluluklarının bilincinde olan kumandanlar, alimler ve hakimler yetişmişse bu ancak Peygamberimizin yardımı ve teşviki sayesinde olmuştur. Bu yardım ve teşvik olmasaydı dünyanın dört bir yanında büyük yankılar uyandıran büyük İslami gelişme hamlesinden bahsedilemezdi. Rasulullah, insanın en sağlam ve sistemli bir şekilde eğitilmesine yarayacak temel ilke ve metodlara başvuruyordu. Bu uygulama hem teorik hem de pratik alanda kesin sonuçlara ulaştırabilen, güçlü ve şaşmaz prensipleri de beraberinde getiriyordu. 

Rasûlullah, yapılması gereken bir işle birini görevlendirmeden önce, onu cesaretlendirmek suretiyle yolunu açar, daha sonra da ilgi ve desteğini sürdürürdü. Askerlik, eğitim-öğretim ve yargı alanlarında bunun açık örneklerini görmek mümkündür. 

Allah Resulü, gençlerin ilim alanında yetişmesine de büyük ilgi ve dikkat göstermiştir. Zekâ ve kabiliyetine güvendiği gençlerin ilimde uzmanlaşmaları için bütün engelleri kaldırmış, başkalarına göstermediği müsamahayı gençlere göstermiştir. Peygamberimiz, vahiy kâtiplerini genellikle gençler arasından seçmiştir. İslâm’a davet mektuplarını da gençlere yazdırmıştır. Bazı gençleri de Süryanice ve İbranice gibi, o gün için çok ihtiyaç duyulan yabancı dilleri öğrenmeye teşvik etmiştir. Kendisi henüz hayatta iken bulunduğu çevrede gençlerin fetva vermesine izin vermiş olması, Peygamberimizin gençleri ilme nasıl teşvik ettiğinin açık bir göstergesidir.

İlimde en yüksek dereceye ulaşmış olanların gençler olması, Allah Resulünün bu yaklaşımının tesiridir. Gelişim özellikleri itibariyle gençlerde bazı aşırı eğilimlerin kendisini göstermesi, sıkça rastlanan bir durumdur. Peygamberimizin çevresinde yer alan gençler içerisinde de aşırı eğilimleri olan kimselere rastlanıyordu. Dinî hassasiyetleri son derece güçlü olan bu genç insanlar, aşırı zühde varan dinî yorum ve uygulamalar içerisinde bulunuyorlardı. Peygamberimiz, bunlarla yakından ilgilenmiş, onları kırıp gücendirmeden, anlayış ve hoşgörü içerisinde, bu tutumlarından vazgeçmeleri hususunda kendilerini uyarmıştır.

Peygamberimizin gençlerle alakası, onları kabiliyetleri doğrultusunda istihdamı, yeteneklerini ortaya koyacak serbestlik ortamını hazırlaması, zaaflarından kaynaklanacak zeminden onları uzak tutup rehberlik etmesi, yaptığı her talim ve terbiye usulünde fıtrata uygunluğu esas alması, bugün bütün toplumla ilgilenen zümreleri uyarmalıdır. 

Siyasiler de yol, köprü, teknolojik çalışmalardan önce ‘gençlik meselesi’ni en baş mesele olarak ele almalıdır. Gençlere kısaca şöyle hitap ederek yazımı bitireyim. 

Müslüman Gençler! 

Mücadelenizi sosyal medya ve YouTube kanallarına hapsetmeyin! Tüm sermayenizi siyasi tartışmalarla tüketmeyin! Vaktinizi başkalarının yaptığı işleri eleştirerek, ona buna laf yetiştirerek çürütmeyin! Güzel bir iş yapmak ve bir hayır işlemek için kimseden bir emir ve talimat gelmesini de beklemeyin! Önce imanınızın emir ve talimatlarını yerine getirin. Allah için bir hayal kurun ve gece gündüz o hayalin peşine düşün!

Kendi derneğinizin, vakfınızın, cemaatinizin sınırlarına hapsolmayın! Hep aynı insanlarla hep aynı şeyleri yapanlardan olmayın! Bu dini asıl ulaşması gereken kitlelere ulaştırmak için gayret edin! Birkaç mahalleyi ziyaret edin! Mahalle parkındaki gençlerle tanışın! Bir okulu ziyaret edin! Oradaki gençlerle bir kitap halkası kurun! Bir öğrenci yurdunu ziyaret edin! Yeni insanlarla tanışın! Haftada bir gün akrabalarınızla bir araya gelin! Anne-babalarınızı ve kardeşlerinizi ihmal etmeyin!

Hayatın tam ortasında olun! İnsanların gerçek dertlerinden haberdar olun!

Bir yetimin başını okşayın! Bir garibin derdiyle ilgilenin! Bir işçiyle konuşun! Bir pazarcıyla sohbet edin! Ekmek kuyruğundaki bir amcayla dertleşin! Bir akraba ziyareti yapın! Hayatın tam ortasında olun! İnsanların gerçek dertlerinden haberdar olun! “Ümmetin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir” hadis-i Şerifi unutmayın!

İyiliği, güzellikleri yayın. Erteleyenlerden, hep uygun zamanı bekleyenlerden olmayın! 

 Okuduğunuz kitap, dinlediğiniz sohbet, öğrendiğiniz ilim; bu zor günlerde bile bir garibe yardıma dönüşmeyecekse, sizi bir Müslüman’ın derdiyle dertlendirmeyecekse, bir iyiliği tavsiye etmenize ve bir kötülüğü önleminize sebep olmayacaksa yani sizi harekete geçirmeyecekse ne işe yarayacak ki?

Sakın hep uygun zamanı bekleyenlerden olmayın! Okulum bitsin, ilim tahsilim bitsin, kendimi iyice yetiştireyim, henüz vakti gelmedi diyerek hayatını ve gençliğini ıskalayanlardan olmayın! Hem unutmayın! Su gibi akıp geçen hayat, asla sizin bir şeyleri bitirmenizi ve hazır hale gelmenizi bekleyecek değildir.

Gençlere küçükken kazandırılan ve gençliklerinden kaynaklanan hasletleri, gelecekteki hayatlarında önemli bir yer tutar. Bu sayededir ki tarih boyunca peygamberler ve toplumun ıslah ve irşadında vazife alan her ‘irşad erbabı’nın büyük bir kısmını gençler teşkil etmiştir.

Peygamberimiz, İslâm toplumunun şekillenmesinde ve İslami değerlerin yaşanmasında ve yayılmasında gençlere büyük görevler vermiştir. Onların cesaret ve enerjilerinden gereği gibi yararlanmak için, her şeyden önce gençlerin kendine güvenli, sağlam bir kişilik geliştirmelerine imkân sağlanmasının önemini çok iyi biliyordu.

Sorumluluk gerektiren en yüksek görevlere hazırlanmalarını gençliğin tabiî hakkı ve amme menfaatlerinin bir gereği olarak görüyordu. Bundan dolayı gençlere özel ilgi gösteriyor ve onları devamlı teşvik ediyordu. Eğer görev ve sorumluluklarının bilincinde olan kumandanlar, alimler ve hakimler yetişmişse bu ancak Peygamberimizin yardımı ve teşviki sayesinde olmuştur. Bu yardım ve teşvik olmasaydı dünyanın dört bir yanında büyük yankılar uyandıran büyük İslami gelişme hamlesinden bahsedilemezdi. Rasulullah, insanın en sağlam ve sistemli bir şekilde eğitilmesine yarayacak temel ilke ve metodlara başvuruyordu. Bu uygulama hem teorik hem de pratik alanda kesin sonuçlara ulaştırabilen, güçlü ve şaşmaz prensipleri de beraberinde getiriyordu. 

Rasûlullah, yapılması gereken bir işle birini görevlendirmeden önce, onu cesaretlendirmek suretiyle yolunu açar, daha sonra da ilgi ve desteğini sürdürürdü. Askerlik, eğitim-öğretim ve yargı alanlarında bunun açık örneklerini görmek mümkündür. 

Allah Resulü, gençlerin ilim alanında yetişmesine de büyük ilgi ve dikkat göstermiştir. Zekâ ve kabiliyetine güvendiği gençlerin ilimde uzmanlaşmaları için bütün engelleri kaldırmış, başkalarına göstermediği müsamahayı gençlere göstermiştir. Peygamberimiz, vahiy kâtiplerini genellikle gençler arasından seçmiştir. İslâm’a davet mektuplarını da gençlere yazdırmıştır. Bazı gençleri de Süryanice ve İbranice gibi, o gün için çok ihtiyaç duyulan yabancı dilleri öğrenmeye teşvik etmiştir. Kendisi henüz hayatta iken bulunduğu çevrede gençlerin fetva vermesine izin vermiş olması, Peygamberimizin gençleri ilme nasıl teşvik ettiğinin açık bir göstergesidir.

İlimde en yüksek dereceye ulaşmış olanların gençler olması, Allah Resulünün bu yaklaşımının tesiridir. Gelişim özellikleri itibariyle gençlerde bazı aşırı eğilimlerin kendisini göstermesi, sıkça rastlanan bir durumdur. Peygamberimizin çevresinde yer alan gençler içerisinde de aşırı eğilimleri olan kimselere rastlanıyordu. Dinî hassasiyetleri son derece güçlü olan bu genç insanlar, aşırı zühde varan dinî yorum ve uygulamalar içerisinde bulunuyorlardı. Peygamberimiz, bunlarla yakından ilgilenmiş, onları kırıp gücendirmeden, anlayış ve hoşgörü içerisinde, bu tutumlarından vazgeçmeleri hususunda kendilerini uyarmıştır.

Peygamberimizin gençlerle alakası, onları kabiliyetleri doğrultusunda istihdamı, yeteneklerini ortaya koyacak serbestlik ortamını hazırlaması, zaaflarından kaynaklanacak zeminden onları uzak tutup rehberlik etmesi, yaptığı her talim ve terbiye usulünde fıtrata uygunluğu esas alması, bugün bütün toplumla ilgilenen zümreleri uyarmalıdır. 

Siyasiler de yol, köprü, teknolojik çalışmalardan önce ‘gençlik meselesi’ni en baş mesele olarak ele almalıdır. Gençlere kısaca şöyle hitap ederek yazımı bitireyim. 

Müslüman Gençler! 

Mücadelenizi sosyal medya ve YouTube kanallarına hapsetmeyin! Tüm sermayenizi siyasi tartışmalarla tüketmeyin! Vaktinizi başkalarının yaptığı işleri eleştirerek, ona buna laf yetiştirerek çürütmeyin! Güzel bir iş yapmak ve bir hayır işlemek için kimseden bir emir ve talimat gelmesini de beklemeyin! Önce imanınızın emir ve talimatlarını yerine getirin. Allah için bir hayal kurun ve gece gündüz o hayalin peşine düşün!

Kendi derneğinizin, vakfınızın, cemaatinizin sınırlarına hapsolmayın! Hep aynı insanlarla hep aynı şeyleri yapanlardan olmayın! Bu dini asıl ulaşması gereken kitlelere ulaştırmak için gayret edin! Birkaç mahalleyi ziyaret edin! Mahalle parkındaki gençlerle tanışın! Bir okulu ziyaret edin! Oradaki gençlerle bir kitap halkası kurun! Bir öğrenci yurdunu ziyaret edin! Yeni insanlarla tanışın! Haftada bir gün akrabalarınızla bir araya gelin! Anne-babalarınızı ve kardeşlerinizi ihmal etmeyin!

Hayatın tam ortasında olun! İnsanların gerçek dertlerinden haberdar olun!

Bir yetimin başını okşayın! Bir garibin derdiyle ilgilenin! Bir işçiyle konuşun! Bir pazarcıyla sohbet edin! Ekmek kuyruğundaki bir amcayla dertleşin! Bir akraba ziyareti yapın! Hayatın tam ortasında olun! İnsanların gerçek dertlerinden haberdar olun! “Ümmetin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir” hadis-i Şerifi unutmayın!

İyiliği, güzellikleri yayın. Erteleyenlerden, hep uygun zamanı bekleyenlerden olmayın! 

 Okuduğunuz kitap, dinlediğiniz sohbet, öğrendiğiniz ilim; bu zor günlerde bile bir garibe yardıma dönüşmeyecekse, sizi bir Müslüman’ın derdiyle dertlendirmeyecekse, bir iyiliği tavsiye etmenize ve bir kötülüğü önleminize sebep olmayacaksa yani sizi harekete geçirmeyecekse ne işe yarayacak ki?

Sakın hep uygun zamanı bekleyenlerden olmayın! Okulum bitsin, ilim tahsilim bitsin, kendimi iyice yetiştireyim, henüz vakti gelmedi diyerek hayatını ve gençliğini ıskalayanlardan olmayın! Hem unutmayın! Su gibi akıp geçen hayat, asla sizin bir şeyleri bitirmenizi ve hazır hale gelmenizi bekleyecek değildir.

 

Gençlere küçükken kazandırılan ve gençliklerinden kaynaklanan hasletleri, gelecekteki hayatlarında önemli bir yer tutar. Bu sayededir ki tarih boyunca peygamberler ve toplumun ıslah ve irşadında vazife alan her ‘irşad erbabı’nın büyük bir kısmını gençler teşkil etmiştir.

Peygamberimiz, İslâm toplumunun şekillenmesinde ve İslami değerlerin yaşanmasında ve yayılmasında gençlere büyük görevler vermiştir. Onların cesaret ve enerjilerinden gereği gibi yararlanmak için, her şeyden önce gençlerin kendine güvenli, sağlam bir kişilik geliştirmelerine imkân sağlanmasının önemini çok iyi biliyordu.

Sorumluluk gerektiren en yüksek görevlere hazırlanmalarını gençliğin tabiî hakkı ve amme menfaatlerinin bir gereği olarak görüyordu. Bundan dolayı gençlere özel ilgi gösteriyor ve onları devamlı teşvik ediyordu. Eğer görev ve sorumluluklarının bilincinde olan kumandanlar, alimler ve hakimler yetişmişse bu ancak Peygamberimizin yardımı ve teşviki sayesinde olmuştur. Bu yardım ve teşvik olmasaydı dünyanın dört bir yanında büyük yankılar uyandıran büyük İslami gelişme hamlesinden bahsedilemezdi. Rasulullah, insanın en sağlam ve sistemli bir şekilde eğitilmesine yarayacak temel ilke ve metodlara başvuruyordu. Bu uygulama hem teorik hem de pratik alanda kesin sonuçlara ulaştırabilen, güçlü ve şaşmaz prensipleri de beraberinde getiriyordu. 

Rasûlullah, yapılması gereken bir işle birini görevlendirmeden önce, onu cesaretlendirmek suretiyle yolunu açar, daha sonra da ilgi ve desteğini sürdürürdü. Askerlik, eğitim-öğretim ve yargı alanlarında bunun açık örneklerini görmek mümkündür. 

Allah Resulü, gençlerin ilim alanında yetişmesine de büyük ilgi ve dikkat göstermiştir. Zekâ ve kabiliyetine güvendiği gençlerin ilimde uzmanlaşmaları için bütün engelleri kaldırmış, başkalarına göstermediği müsamahayı gençlere göstermiştir. Peygamberimiz, vahiy kâtiplerini genellikle gençler arasından seçmiştir. İslâm’a davet mektuplarını da gençlere yazdırmıştır. Bazı gençleri de Süryanice ve İbranice gibi, o gün için çok ihtiyaç duyulan yabancı dilleri öğrenmeye teşvik etmiştir. Kendisi henüz hayatta iken bulunduğu çevrede gençlerin fetva vermesine izin vermiş olması, Peygamberimizin gençleri ilme nasıl teşvik ettiğinin açık bir göstergesidir.

İlimde en yüksek dereceye ulaşmış olanların gençler olması, Allah Resulünün bu yaklaşımının tesiridir. Gelişim özellikleri itibariyle gençlerde bazı aşırı eğilimlerin kendisini göstermesi, sıkça rastlanan bir durumdur. Peygamberimizin çevresinde yer alan gençler içerisinde de aşırı eğilimleri olan kimselere rastlanıyordu. Dinî hassasiyetleri son derece güçlü olan bu genç insanlar, aşırı zühde varan dinî yorum ve uygulamalar içerisinde bulunuyorlardı. Peygamberimiz, bunlarla yakından ilgilenmiş, onları kırıp gücendirmeden, anlayış ve hoşgörü içerisinde, bu tutumlarından vazgeçmeleri hususunda kendilerini uyarmıştır.

Peygamberimizin gençlerle alakası, onları kabiliyetleri doğrultusunda istihdamı, yeteneklerini ortaya koyacak serbestlik ortamını hazırlaması, zaaflarından kaynaklanacak zeminden onları uzak tutup rehberlik etmesi, yaptığı her talim ve terbiye usulünde fıtrata uygunluğu esas alması, bugün bütün toplumla ilgilenen zümreleri uyarmalıdır. 

Siyasiler de yol, köprü, teknolojik çalışmalardan önce ‘gençlik meselesi’ni en baş mesele olarak ele almalıdır. Gençlere kısaca şöyle hitap ederek yazımı bitireyim. 

Müslüman Gençler! 

Mücadelenizi sosyal medya ve YouTube kanallarına hapsetmeyin! Tüm sermayenizi siyasi tartışmalarla tüketmeyin! Vaktinizi başkalarının yaptığı işleri eleştirerek, ona buna laf yetiştirerek çürütmeyin! Güzel bir iş yapmak ve bir hayır işlemek için kimseden bir emir ve talimat gelmesini de beklemeyin! Önce imanınızın emir ve talimatlarını yerine getirin. Allah için bir hayal kurun ve gece gündüz o hayalin peşine düşün!

Kendi derneğinizin, vakfınızın, cemaatinizin sınırlarına hapsolmayın! Hep aynı insanlarla hep aynı şeyleri yapanlardan olmayın! Bu dini asıl ulaşması gereken kitlelere ulaştırmak için gayret edin! Birkaç mahalleyi ziyaret edin! Mahalle parkındaki gençlerle tanışın! Bir okulu ziyaret edin! Oradaki gençlerle bir kitap halkası kurun! Bir öğrenci yurdunu ziyaret edin! Yeni insanlarla tanışın! Haftada bir gün akrabalarınızla bir araya gelin! Anne-babalarınızı ve kardeşlerinizi ihmal etmeyin!

Hayatın tam ortasında olun! İnsanların gerçek dertlerinden haberdar olun!

Bir yetimin başını okşayın! Bir garibin derdiyle ilgilenin! Bir işçiyle konuşun! Bir pazarcıyla sohbet edin! Ekmek kuyruğundaki bir amcayla dertleşin! Bir akraba ziyareti yapın! Hayatın tam ortasında olun! İnsanların gerçek dertlerinden haberdar olun! “Ümmetin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir” hadis-i Şerifi unutmayın!

İyiliği, güzellikleri yayın. Erteleyenlerden, hep uygun zamanı bekleyenlerden olmayın! 

 Okuduğunuz kitap, dinlediğiniz sohbet, öğrendiğiniz ilim; bu zor günlerde bile bir garibe yardıma dönüşmeyecekse, sizi bir Müslüman’ın derdiyle dertlendirmeyecekse, bir iyiliği tavsiye etmenize ve bir kötülüğü önleminize sebep olmayacaksa yani sizi harekete geçirmeyecekse ne işe yarayacak ki?

Sakın hep uygun zamanı bekleyenlerden olmayın! Okulum bitsin, ilim tahsilim bitsin, kendimi iyice yetiştireyim, henüz vakti gelmedi diyerek hayatını ve gençliğini ıskalayanlardan olmayın! Hem unutmayın! Su gibi akıp geçen hayat, asla sizin bir şeyleri bitirmenizi ve hazır hale gelmenizi bekleyecek değildir.

HABERE YORUM KAT

4 Yorum
  • Fatima Zehra / 27 Temmuz 2025 10:02

    Bütün dertlerimizin basi sigara dedim 25 yil önce biraktim. Bütün kötülüklerin basi Cep telefonudur dedim cikdi cikali kullanmiyorum, Telefonda konusmayi sevmiyorum kisacasi..Elinden cebini düsürmeyenleri göüpte hala cep telefonu killananlari kiniyorum... Genclerimizi evlendirende cep bosandiranda cep dersem yanilmis olurmuyum..Biz hep tüketecekmiyiz anlayamiyorum. teknolojiye karsimiyim degilim tabiki ama..Bu cep telefonuna dusmanim.. ben yakinlarima mektup yazdigim günleri özlüyorum..geclerimite soralim "Nereye gidiyorsunuz?" fe eyne rezhebun?

    Yanıtla (0) (0)
  • Ferhat karasari / 27 Temmuz 2025 09:52

    "Allah akilini kullanmayanlari pislige mahkum ediyor" Bu günkü düzen geclerimizi degil tüm bir toplumu kirletiyor. Geclerimizin akillari ellerinden aliniyorr bu sadece sistem yapmiyor sistemin besledigi ve holdinglesen tarikatlarda tasavvüf diniyle zehirliyor. Yana Yasar vey hep gec kaldik gec kalmayada devam ediyoruz. Ati alan üsküdari gecdi. Gebcleri degil insanimizi da ekomik sorunlara dücar edip milleti vebine midesine mutfagina mahkum ettik.. Kime neyi anlatacaksinizki kazanalim..Ms Tasavvuf nedir,Adama bir sey konusalim istiyorsun konusuyorsun "Agbey diyor bu konulari konusnmayalaim günaha gireriz" Diyenlerle nesi nasil konusacak ve nasil kazanacaksiniz?..Artik su ögüde uyrak tasvvuf dininide anlatmalisiniz diyecegim ama . ne hikmetse bu kirle kirlenmeyen ucundan bucundan bulasmayan insanimizda yok debecek karar azdir..
    TASAVVUF: Batilin hakk kiliginda , kurtun kuzu kiliginda görülmesidir.. Irkcilik milliyetcilik kemalizm putperestligi. Tasavvuf sapikligi vs Her yerden kusatilmisiz, derdimiz bitr degilki. Kirlendik temizlenemiyoruz..Ne diyelim. Gelde kazan genclerimizi Vesselam..

    Yanıtla (0) (0)
  • Mehmet ali ibrahimoglu / 27 Temmuz 2025 09:29

    (Sonsuz Salat ve Selam olsun Sevgili Efendimize aile ve ashabinada)
    Sevgili Efrnfimizin(s) tevhid mücadelesinde gayesi insanni kazanmakdi.. " Ey ali Senin elinle bir kisinin hidayet bulmasi yeryüzünde ki kizil develeri (yada yeryüzü dolusu altini )tasadduk etemenden hayirlidir" buyurdugu rivayet edilir. Gevleri kazanmak evladir eyvallah. Sevgili Efendimizin arkadaslarindan topal ilablar verdi, colak olanlar vardi, Ama (gözleri görmeyen) olani vardi Ama birtane olsun deli yoktu.. Bu cok önemli,, Bugünkü tarikatlara ynlendrulen geclerin akillarini alanlar ne vaadler ederek gecleri deli ediyorlar? bu soru da önemli.. Gebcleri nasil avliyorlarda akillarini ellerinfen alip deli edebiliyorlar? bu soruda cevaplanmali.. Tasavvuf denilen din de yorumlanmali.. Bedavadan cennet kazanilmiyor. birinin ruhunu birilerinin cebine konularak sirattan gecirilip cennete götürülemiyor.. Bu gerceklerde diyanet yada diger alimler tarafindan anlatilmali gündem edilmeli diye düsünüyorum...

    Yanıtla (0) (0)
  • Sıtkı / 26 Temmuz 2025 22:56

    Bence gençler sözlere bakmıyor. Nasihatlere bakmıyor gençler büyüklerin yaptığına bakıyor İslamiyet'in söylediğinin tersini yapan yetişkinlere bakıyor annelerine babalarına bakıyor ülke yöneten siyasetçilere bakmıyor sözler de kimsenin hakkını yemeyin denildiği halde hak yiyenlere bakıyor onun için gençleri düzeltmek çok önce onları yetiştiren nesillerin düzelmesi gerekirse gençler hem düzelsin hem gelecekte iyi bir Müslüman

    Yanıtla (0) (0)