1. YAZARLAR

  2. Dr. Sivilay Genç (Abla)

  3. Her şeye Rağmen Yaşayan Diller Enstitüsü
Dr. Sivilay Genç (Abla)

Dr. Sivilay Genç (Abla)

Yazarın Tüm Yazıları >

Her şeye Rağmen Yaşayan Diller Enstitüsü

17 Eylül 2009 Perşembe 17:56A+A-

Soru: Sevgili Sivilay Abla, 64 yıllık hayatımda konuştuğum, rüya gördüğüm dil için YÖK bir enstitü kurmuş. Adına da Yaşayan Diller Enstitüsü demiş. Abla, sen bizim YÖK başkanından çok daha yaratıcısındır. Sen olsan Kürtçe öğretilecek enstitüye ne isim koyardın? (Hasan Vanlı)

Cevap:
Sevgili Hasan, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nden sonra ülkemizin gördüğü en ilginç enstitü olayı ile karşı karşıyayız. Ben olsaydım, Her şeye Rağmen Yaşayan Diller Enstitüsü derdim. Tabii ki; Türkleştiremediğimiz Diller Enstitüsü de hemen akla gelen seçeneklerden. Biraz uzun olabilir ama; Bükemediğin Dili Öğreteceksin Enstitüsü’nde de karar kılınabilir.

Biz yine de bu isimlere takılmayalım. Bir ülkede milyonlarca insanın konuştuğu bir dil için enstitü kurmak dünya için çok sıradan, minik bir adım olsa da bizim üniversite profesörleri için çok çok büyük bir adım. Biz bu arkadaşların karşısına geçelim ve “Hadi! Bir adım daha, hadi tay tay yavrum” diyerek yürümeyi öğrenmelerine yardımcı olalım.



Sıcak küvet etkisi

Soru:
Sevgili Sivilay Abla, bir bakıyoruz anneannesinin Ermeni olduğu ortaya çıkan bir adam hayatını Türk milliyetçiliğine adıyor, bir solcu herkesten çok general dalkavukluğu yapıyor, en ezilmiş kesimlerde en koyu hamaset edebiyatı yapılıyor. Bunun psikoloji bilimindeki karşılığı nedir? (Tunç Tiryaki)

Cevap:
Sevgili Tunç, insanın kendi varlığı için en tehlikeli bulduğu gücün koltuğunun altına girmesi, üç ay banyo yüzü görmemiş bir bedenin lavanta kokulu sıcak bir küvete oturmasıyla aynı rahatlama hissini yaratır. Tıpta buna sıcak küvet etkisi diyoruz.



Demirel’den arınmak

Soru:
Kıymetli Sivilay Abla, abla dememe bakma senden yaşlıyım. Yıllarca bu Demirel’i başının üzerinde taşıyan ahalinin bir ferdiyim. Hiç vermediysem 15 kere kendisine ya da belediyesine oy vermişliğim vardır. “Başörtülüler Arabistan’a gitsin” demişti, şimdi de “Ordu devleti korumak için darbe yapma hakkına sahiptir” diyor. Ben Demirelci olma vebali ile ölmek istemiyorum. Nasıl arınabilirim? (Kemalettin Taylan)

Cevap:
Sevgili Kemalettin, bütün Karadeniz ormanlarını odun yapsan, Zonguldak madenlerinin kömürünü köküne kadar çıkarsan; tüm bu malzemeyi üst üste yığıp bir ateş yaksan, Marmara denizinin suyunu kaynatsan ve bu suda yıkansan bile Demirelci olma vebalinden kolay kolay kurtulamazsın. Aynı zamanda 70 milyonun her bir ferdinden, ahrete intikal etmişlerinden ve henüz doğmamışlarından da helallik alman lazım.



Ölmedi, etkisiz hale geldi

Soru:
Sevgili Sivilay Abla, bu mesajı biraz da korkarak yazıyorum. 15 yaşında bir Kürt genciyim ne de olsa. 14 kurşunla vurulabilir, hapse atılabilirim, dipçikle kafam ezilebilir ya da kolum kırılabilir. Şunu merak ediyorum. Neden bir insan öldüğünde hayvanlar için bile çok görülmeyen ölüm yerine “etkisiz hale getirildi” deniyor. Bu beni tahrik ediyor. Etkisiz hale getirilmiş veya getirilmekle yüz yüze birçok akrabası olan biri olarak bu beni isyan ettiriyor. (Diyar Kawa)

Cevap:
Sevgili Diyar. Bu Kürtlere karşı özel bir uygulama değil. İlkokullarda öğretmenler çocukların suratlarına tokat atar. Çocuk araba çarpmışa döner ama ıstırabı bununla bitmez. Öğretmen, yüzü mosmor olmuş çocuğa bir de “Acıdı mı” diye sorar ve (ağlamaklı Ömercik sesiyle okuyun) “Yok acımadı öğretmenim, hiç acır mı? Öğretmenin vurduğu yerde gül biter” demesini bekler. O yüzden devlet vurunca gül biter, hep de mor gül biter ama gül güldür. Yanaklarda mor güllerin bittiği bir ülkede, devletin vurduğuna da öldü denmiyor, etkisiz hale getirilmiştir deniyor haliyle.



Genel soru:
Geçen hafta niye yoktun?

Cevap:
Afette gemiden ilk atılacaklar listesinde olduğumdan.

 

TARAF

YAZIYA YORUM KAT