1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. "Gezi Eylemlerinin Ruhunda Kabataş Var"
"Gezi Eylemlerinin Ruhunda Kabataş Var"

"Gezi Eylemlerinin Ruhunda Kabataş Var"

Sabah.com.tr Genel Yayın Yönetmeni İsa Tatlıcan, yeniden alevlenen Kabataş tartışmalarını kadına şiddet konusunda çalışmalarıyla bilinen Nurhayat Kızılkan'a sordu.

09 Mart 2015 Pazartesi 13:07A+A-
Sabah gazetesinden İsa Tatlıcan'a konuşan ve kadına şiddet konusunda çalışmaları ile tanınan sosyolog Nurhayat Kızılkan: Yıllarca “kadının beyanı esastır” diyen kadın hareketlerinin ZD’ye “tacizin belgesini getir” demeleri utanç verici. Gezi’nin ruhunda Kabataş vardı. Diğer Kabataş’ları sulandırmak için bu olayın üzerine gidiyorlar.
 
Türkiye 15 ay sonra yeniden Kabataş'ta Gezi eylemcilerinin saldırısına uğrayan ZD'nin kadın gazetecilere yaptığı açıklamaları konuşuyor. İşte İsa Tatlıcan'ın Nurhayat Kızılkan'la gerçekleştirdiği 'Kabataş' söyleşisinin satır başları:
 
KADINA "BELGENİ GETİR" DEMEK UTANÇ VERİCİ
 
-1,5 yıl sonra yeniden Kabataş'taki çirkin taciz olayını konuşmaya başladık. Durduk yerde neden bu konu tekrar ısıtıldı?
 
Seçim süreci yaklaşıyor. Kabataş olayı üzerinden kendi kutubunu sağlamlaştırmaya çalışıyorlar. Özellikle bu konuda başörtülü kadınların karşılarına Gezi'nin önemli aktörlerini çıkardılar ve bu meseleyi tekrar ülke gündemine getirmeyi başardılar. 
 
-Tacize uğrayan bir kadına ısrarla "belgeni getir" demek ne anlama geliyor?
 
2013 yılında bu konuda yasa çıkarıldı. Bu yasa aslında kadın örgütlerinin bir başarısıydı. Artık tacize uğrayan kadınlardan belge, görüntü, rapor istenmeyecekti. Bu bir kazanımdı ve AK Parti iktidarına nasip oldu. Yıllarca böyle bir yasa için mücadele edilmemiş gibi sıcağı sıcağına "madem tacize uğradın git belgeni getir, görüntünü bul, Adli Tıp'tan rapor al" diyerek Kabataş'ta tacize uğradığını söyleyen ZD'ye olmadık eziyet ettiler. Böyle bir muameleye maruz kaldığını söyleyen bir kadına "yalan söylüyorsun" demek ne kadar incitici bir şey.
 
"BİR KADIN NEDEN BÖYLE BİR HİKAYE UYDURSUN?"
 
-Evli ve çocuk sahibi saygın bir aileye mensup bir kadının böyle bir senaryoyu uydurması size mantıklı geliyor mu?
 
Öncelikle şunu anlamak lazım. Yaşanmış olsa bile anlatılması zor olan bir durum bu. Neden böyle bir hikaye uydursun? Ayrıca ZD baştan bu yana yaşadıklarını anlatmak niyetinde değildi. Önce sosyal medyada bir dedikodu olarak yayıldı. Sonra gıyabında köşe yazıları yayınlandı. En sonunda konuşmak zorunda kaldı. Böyle bir senaryoyu uyduracağını, ilgi çekmek için böyle bir yönteme başvuracağına zannetmiyorum. Bunun aksini savunmak vicdansızlıktır. 
 
-Camide bira ve Kabataş'taki taciz olayında önce kışkırtıcı yayın yapan Paralel medyanın bugün tam tersine Gezi provakatörleri ile birlikte yayın yapmasını nasıl yorumluyorsunuz?
 
Karşı iktidar başörtülü kadınların mağduriyet söylemini küçümsüyor, dalga geçiyor. Bu yöntemle sürekli olarak AK Parti'ye saldırıyor. Bu anlaşılabilir bir şey. Şaşırtıcı olan Gülen cemati bu kesimle aynı argümanları kullanması. Gezi çevreleri ile birlikte müslümanların mağduriyetleriyle dalga geçiyorlar. Bu insanlar yakın geçmişte Gülen Cemaati için "Fettoş" diyen bir çevre. Sırf siyaseten cephe değiştirdikleri için bu çirkin söylemi destekliyorlar. Kısa sürede bu kadar savrulmaları içinde bulundukları hırsı gösteriyor. 
 
KADIN HAREKETLERİ KÖTÜ SINAV VERDİ
 
-Sizce Kabataş olayında feministler iyi bir sınav verdi mi?
 
Feministlerde iyi sınav veremedi. Yıllarca "kadının beyanı esastır" sözünün yasalarda yeralması için mücadele ediyorsun. Sonra da Kabataş olayında itirazda bulunmayıp çekimser duruyorsun. 
 
-Türkiye'de kadın hareketleri ideolojik olarak hangi çevreye yakın?
 
Kadın hareketlerini Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren Kemalist kadınlar domine etti. 1980 darbesinden sonra bağımsız örgütler çıkmış olsa da zamanla aslına rücu etti. Mesela katıldığım bir toplantılarda Kürtçe'ye de başörtüsüne de tahammül edemediklerini gözlerimle gördüm. Masadaki tabaklara bardaklara vurarak protesto ettiler. 
 
-Kadın örgütlerindeki bu Kemalist dayatmaya neden itiraz etmiyorsunuz?
 
Yıllarca "kötülüğü yaymayalım" diye susturulduk. Şimdi geldiğimiz nokta ortada. Tamam barışa hizmet edelim ama yıllar boyunca bunlar olmamış gibi davranamayız. Özgecan olayında bile yürüyüşe katılmak isteyen başörtülü kadınlar bazı şehirlerde "sadece Atatürkçüler katılabilir" diyerek izin verilmemiş. Gerisini siz düşünün?
 
"BİR DEĞİL BİNLERCE KABATAŞ VAR!"
 
-Atilla Yayla "Bir değil binlerce Kabataş vardı" dedi. Katılıyor musunuz?
 
Elbette katılıyorum. Birçok olaya şahit olduk. Birçok olayı şahitlerinden dinledik. Büyük şehirlerde yaşayan her başörtülünün Gezi döneminde benzer şahitlikleri olmuştur. Gezi'nin ruhunda Kabataş vardı. Bütün Gezi eylemcileri Gezi'de böyle bir potansiyel olduğunu biliyordu. Kabataş'ı yalanlayarak diğer Kabataş'ların üstünü örtmeye çalışıyorlar. Kabataş asla münferit bir örnek değildir. Bazı muhafazakar kalemlerin de bu söyleme alet olmasını da çok safça buluyorum. 
 
-Genç bir anne olan ZD bu sürecin en yıpranan ismi oldu. Belki alanınız değil ama bir kadın olarak ona ne tavsiye edersiniz?
 
Bence güçlü bir kadın olsun. İstiyorsa tekrar konuşsun, istemiyorsa konuşmasın. Kimse onu bu konuda bir daha konuşmaya zorlamasın. Yeni deliller için araştırma yapılıyor. Umarım kendini daha rahat hissedecek delillere ulaşılır. Yaşı daha çok genç. Notlar tutsun, birgün saldırı anında ve sonrasında yaşananları anlatmak isteyecektir. Biz her zaman onu dinlemeye hazırız.
 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum